Bu yasaklar yetse ne âlâ...

Çoğumuz aylardır had safhada tedirgin, hatta paranoyak hallerdeyiz. Biri burnuna karabiber kaçıp da hapşırsa değil mekan semt değiştiresimiz var.

Haberin Devamı

Kendimiz kadar sevdiklerimiz için de korkuyoruz.
Amma velakin korkunun ecele faydası yok.
Önlem konusundaki küçücük bir açık, bulaş zincirini hızlandırıyor, Covid-19’a kapıları ardına kadar açıyor.
Tablo sadece Türkiye değil tüm dünya için karanlık. Kimi ülkeyi ikinci, kimini üçüncü dalga vurdu.
Tsunaminin etkileri hastane önlerinde uzayıp giden kuyruklardan, kırmızı alarm veren yoğun bakımlardan da belli.
Önceki gün, günlük vefat sayısı üç haneli rakamlara tırmandı.
Ve sonuç, beklenen yasaklar geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam yaptığı açıklama kimse için sürpriz olmadı aslında. Bekliyorduk, zira salgın ürkütücü bir hızla yayılmakta.
Neticede bugünden itibaren hafta sonları 10.00-20.00 saatleri dışında sokağa çıkmamız yasak. Pazar geceleri 20.00’de başlayan yasak ise pazartesi günü 05.00’te son bulacak.
Bu kapsamda alışveriş merkezi, market, kuaför ve güzellik merkezleri sadece 10.00-20.00 saatlerinde açık olacak.
Restoran, pastane, kafe gibi yeme ­içme mekanları da 10.00-20.00 saatleri arasında sadece paket servis veya “gel­-al” şeklinde hizmet verebilecek.
Yani bir süre daha restoranda, kafede oturup keyif yapmayı unutuyoruz...
Sinema salonları 31 Aralık’a kadar kapandı... Kahvehane, kıraathane, kır bahçesi, internet kafeler, bilardo salonları, lokaller ve çay bahçeleri ile halı sahaların faaliyetleri ise ikinci bir karara kadar tamamen durduruldu.
Nargile salonları ile ilgili zaten hiç kaldırılmamış olan yasak da aynen devam edecek.
Tüm illerde 65 yaş ve üzeri kişiler gün içinde 10.00-13.00, 20 yaş altı olanlar 13.00-16.00 saatlerinde sokağa çıkabilecek.
Bu saatler dışında belirtilen yaş gruplarındaki vatandaşların sokağa çıkmaları yasak.
Yasaklar listesinde son durum şimdilik bu... Temennim de bu kadarının yetmesi, Covid-19 salgınının en kısa zamanda hız kesmesi.
Ama olur mu?
Açıkçası dünyadan gelen haberler umudumuzu kırmıyor değil. Olan bitenleri çaresizce izliyoruz.
Ne yazık ki elimizden önlem almak, asosyal yaşama uyum sağlamak ve bu kabustan bir an önce uyanmak için dua etmekten başka bir şey gelmiyor.

Haberin Devamı

10 gün sonra neler olacak?

Haberin Devamı

Tamam, kısıtlamalar başladı ama bu kısıtlamaların etkisini ne zaman görebileceğiz?
Bunun yanıtını Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, NTV yayınında açıkladı: En erken 7 ila 10 gün...
Yani üç-beş gün sonra “E rakamlarda, hastane kuyruklarında bir değişiklik yok” diye boşvermemek gerekiyor.
Kara’nın yaptığı uyarı bununla sınırlı değil.
Birincisi sosyalleşme arzumuzu dizginleyeceğiz.
Kış aylarını evimizde geçireceğiz. Çünkü yaz aylarında açık havada düşük olan bulaş riski, kapalı mekanlara tıkılmamızla birlikte arttı.
Türkiye’de bugün itibarıyla tablo şu: Bir kişi üç kişiye bulaştırıyor.
Bu zincir kırılmadığı, rakam bire düşürülmediği takdirde vaka sayılarının düşmesi de imkansız.
Lamı cimi yok artık...
Sokakta maskeyi ağzı burnu tam kapatacak şekilde takacağız, bir metre mesafeyi koruyacağız. Hijyene çok dikkat edeceğiz.
Kurallara uyum oranı yüzde 100’e yaklaşmadığı takdirde bu salgını kontrol altına almak imkansız.
Ya kurallara uyacağız ya da yoğun bakımda boş yatak kapmaya çalışacağız!

Haberin Devamı

Tam da umutlanmışken...

Tam aşı haberleriyle umudumuz filizlendi, “tünelin ucunda ışık göründü” dedik...
Rusya’dan gelen bir haberle altüst olduk.
Resmi kaynaklardan yapılan açıklamaya göre Covid-19 korkunç bir mutasyona uğramış, eskisinden çok daha ölümcül hale gelmiş. Daha da kötüsü sevinç çığlıklarıyla karşılanan aşı haberine gölge düştü, zira geliştirilen aşıların yeni tip virüse etki etmemesinden korkuluyor.
Rusya Sıhhi Denetim ve Halk Sağlığı Koruma Kurumu Başkanı Anna Popova, konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Sibirya bölgesinde derin değişim geçiren virüs, ülkemize Avrupa’dan taşınan ‘20A.EU’ tipinin türevi. Gerçekten endişeliyiz” dedi.
2020’den gerçekten yıldık. Nadir gelen güzel haberlerin sevinci bile boğazımızda kalıyor, felaket felaket üstüne geliyor.
Gamlı baykuş gibi görünmek istemesem de durum ortada... Bir yandan virüs, bir yandan onun getirdiği ekonomik darboğaz yüzünden hep beraber derin bir depresyona sürükleniyoruz.
Hayal kurmaktan, plan yapmaktan vazgeçtik, sadece günü kurtarma derdine düştük.
Dilerim ki bu ruh halinden bir an evvel çıkarız. Müjdelerimiz daim olsun, yeni yılda yüzümüz gülsün.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları