Tülay Demir

Sektöre dram işleriyle girdiğim unutuldu

30 Mart 2021
Ahmet Kural, uzun bir sessizlik döneminin ardından yeniden setlerde... Oyuncu, TRT’nin 1 Nisan’da başlayacak yeni dizisi “Bir Zamanlar Kıbrıs”ta başrolü üstlendi. Akıllarda “güldüren adam” olarak yer eden Kural’ı, bu kez alışılmışın aksine yürekleri dağlayan bir hikayenin baş kahramanı olarak izleyeceğiz. Çekimler nedeniyle ocak ayından beri Kıbrıs’ta bulunan Ahmet Kural’la internet üzerinden görüştüm, projenin yanı sıra oradaki yeni hayatını konuştum. Ve öğrendim ki çoğu set arkadaşından şanslı. Annesi, babası ve hatta uzun zamandır birlikte olduğu sevgilisi Çağla Gizem Çelik de yanında... Madem konu açıldı dedim, ucundan bucağından özel hayata da girdim. Gizlemedi, lafı dolandırmadı, “Çok mutluyum” dedi. Ya evlilik... Ona da mesafeli olmadığını söyledi ünlü oyuncu: “Evlenmeyi düşünüyorum.”

◊ Uzun aradan sonra yeniden setlerdesiniz, hayırlı olsun...
- Çok teşekkür ederim.

◊ “Bir Zamanlar Kıbrıs”ın fragmanını izledim, içim yandı. Oysa Ahmet Kural denince akla hep komedi gelirdi. Ne dersiniz, bu proje “Kural güldürür” algısını kırar mı?
- Komedi alanında çok gişe yapan filmlere, reyting açısından çok başarılı dizilere imza attığımızdan, sektöre ilk girişimin dram yapımlarıyla olduğu unutuldu biraz. Bu açıdan haklısınız, Ahmet Kural denince insanların aklına direkt komedi geliyor. Tabii insanları güldüren, mutluluk veren biri olarak anılmak güzel. Ama aslına bakarsanız yeni işim, oyunculuk yelpazem içinde daha önce tecrübe ettiğim bir alan... Bahsettiğiniz algı kırılabilir. Yine de önemli olan her yaptığım işte bana verilen rolü en iyi şekilde canlandırmak. Ben bir oyuncuyum.

◊ Bu iş, belki de oyunculuğunuzun boyutlarını göstermek, daha doğrusu hatırlatmak açısından bir avantaj yani...
- Bu hem dönem işi hem de hepimizi yüreğinden yakalayacak bir hikâye... Kıbrıs Türklerinin varoluş mücadelesi... Büyük bir prodüksiyon. Bu açıdan, siz de en iyiyi yapmaya odaklanıyorsunuz. Evet, bu benim için bir avantaj. Umarım herkesin kalbine dokunacak bir sonuç olur. Tüm çabamın ve uğraşımın sonuçlarının ne kadar iyi olduğuna, her zaman olduğu gibi izleyenler karar verecek.

ZORUNLU BİR ARAYDI...

Yazının Devamını Oku

Savaşın gölgesinde umutlar çiçek açtı

26 Mart 2021
Suriye Afrin’de Adnan’ın müzik stüdyosunda kayıt yaparken ve Arap kahvemizi yudumlarken... diye başlayıp heyecanla anlatacağım bir hikayem var artık ama o bana kalsın diyerek başlıyorum.

Türkiye’nin tanıtımına yönelik her faaliyeti yakından takip etme çabasındayım.

Bu nedenle Yunus Emre Enstitüsü’nü adım adım izliyorum. Zira bahsettiğim tanıtım işinde hem son derece başarılı hem de pandemiye rağmen son derece aktifler.

2009 yılından beri “Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtma” hedefiyle çalışmalarını sürdüren enstitünün, dünya çapında toplam 60 merkezi var.

Ama bence bu merkezlerin en özelleri Suriye’de bulunanlar. Çünkü savaş bölgesinde, kendi söylemleriyle “umuda çiçek açtırıyorlar”.

Yazının başında dedim ya “onları adım adım takipteyim” diye... Nevruz kutlamaları için Suriye’ye doğru yola çıkacaklarını duyunca da oturup kalmadım, çantamı hazırlayıp ekiple beraber yola düştüm.

Ve sayelerinde hayatımın en anlamlı nevruz kutlamasına tanık oldum. İstikametimiz Azez’di...

Türkçe’nin yanı sıra sanat eğitimi, atölye çalışmaları ve edebiyatla savaş mağduru insanlara destek olunan Azez’deki merkezde, baharın gelişi gerçekten büyük coşkuyla kutlandı.

Yazının Devamını Oku

Bu, milletine aşık bir adamın hikayesidir

23 Mart 2021
AK Parti 7. Olağan Kongresi’ne günler kala, kongreyi konuşmak, yeni yol haritasına dair ipuçları almak için AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’la bir araya geldim. Laf kongreden açılsa da sohbetimiz 1960’lara, darbelere, vesayet yıllarına kadar uzandı. Ünal, konuşmamız boyunca sözünü hiç sakınmadı. “1960’dan 2002’ye kadar geçen 42 yıl, istikrarsızlığın ve güvensizliğin hâkim olduğu kayıp 42 yıldır” dedi. “Millet 2002’de eski siyaseti tasfiye etti” diye ekledi. “20 yaşındaki bir parti 19 yıldır iktidarda, artık yetmez mi?” diyenlere de iddiası ve özgüveni hayli yüksek bir yanıt gönderdi: “Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz!”

Mahir Bey, nasıl gidiyor hazırlıklar? AK Parti, kaçıncı olağan kongresine hazırlanıyor?

- 7. olağan kongre... 3 tane de olağanüstü kongremiz var.

Neredeyse 20 yılı geride bıraktı partiniz. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Aslında AK Parti’nin hikayesi, Türkiye’nin son 20 yıldaki büyük değişim hikayesi... 14 Ağustos’ta AK Parti’nin 20’nci yaşını kutlayacağız. 20 yaşında ve 19 yılını iktidarda geçirmiş bir parti. Böyle bir hikaye yok. Bu anlamda baktığımızda, AK Parti aslında Türkiye’de güven ve istikrarın adı.

42 YILDA 39 HÜKÜMET... BU İSTİKRARSIZLIK DEMEK 2002 öncesinin tümüyle istikrarsız olduğunu mu söylüyorsunuz?

- 1960 ile 2002 arasında, yani 42 yılda 39 tane hükümet değiştiğini hatırlarsak, Anavatanlı yıllar istisna tabii, bunun ne anlama geldiği daha net ortaya çıkar. Düşünün, 42 yılda 39 hükümet... Bu ne demek; istikrarsızlık demek... Bu, bir ülkenin önünü görememesi demek... Gençlerin ve yatırımcının geleceğe dair plan kuramaması demek... İnsanların kendi ülkesine güvenmemesi demek... 1960 ile 2002 arası daha çok koalisyon yıllarıdır. 1950 ile 60 arasında bir 10 yıl yine istikrar dönemi var ama 1960 darbesinden sonra maalesef Türkiye büyük bir kırılma yaşadı.

Yazının Devamını Oku

Utanın utanmanız kaldıysa

19 Mart 2021
İnsan canı pahasına neden yasak deler? Hadi mekanın derdi para, onu anladık da oraya doluşup “Korona buraya, yumruk havaya” diye halaya duranların aklından ne geçiyor olabilir!

Yasak delmeyi adet edinenlerin geçen haftaki buluşma noktası Bebek Oteli’ymiş.

80 kişi gönüllerince coşmuş da coşmuş.

Soran olursa, hepsi otel müşterisi... Tabii yersen. Polis ekipleri mekana girer girmez gerçekte olan biteni anlamış, ceza tutanakları havada uçuşmuş.

Sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal etmek ve kapalı olması gereken mekânda eğlenmek gerekçesiyle 80 kişiye kesilen toplam ceza 254 bin 400 lira...

Bir gece eğlenmek için değer mi diyeceğim ama canını hiçe sayan ceza tutanağına mı takılacak!

Zaten umursadıkları ne ceza ne başka şey, sadece görüntülenmek... Vay efendim sen misin çeken; kimi camdan elma atmış habercilerin üzerine, kimi kameramanın üzerine yürümüş. Utanın utanmanız kaldıysa diyeceğim ama zannetmem siz de utanma duygusu olsun.

Mekana gelince... Bebek Otel bu olay sonrası 10 günlüğüne kapatılmış.

Yasağın ikinci kez delinmesi halinde ruhsatının tamamen iptal edilmesi olasıymış.

Yazının Devamını Oku

Ortak bir hayal gerçek oldu

16 Mart 2021
Bir yanda kadınlar ölüyor, öldürülüyor, bir yanda yine kadınlar dünyayı daha güzel kılmak için çabalıyor. Üç güçlü kadın, üç anne bu kez çocuklar için el ele verdi, onlar için ortak bir projenin altına imza attı. Dr. Özlem Biçer şiirlerini bir kitapta topladı, Zara o şiirleri besteledi, Dr. Melike Batukan ise projenin PR işini üstlendi. Bu güçbirliğiyle önce “Ben Hep Çok Sevdim” kitabı okurla buluştu, ardından ünlü sanatçıların seslendirdiği şiirler YouTube üzerinden dinleyiciyle buluştu. Hem kitap hem de YouTube dinlemelerinden elde edilecek gelir, Minik Kalplerle Elele Derneği’ne bağışlanacak. Sonrası... Sonrası da gelecek çünkü bu üçlünün durmaya hiç niyeti yok.

ZARA

YENİ DİZİMİN YAYINA GİRMESİ AN MESELESİ

◊ Sizi zaman zaman dizilerde de görüyoruz. Ekranlara dönmek gibi bir niyetiniz var mı yoksa öncelik müzikte mi?
- Bu süreçte 26 bölümlük bir mini dizi çektik zaten, yayına girmesi an meselesi... Çok iyi bir iş oldu. Yeni teklifler de var, değerlendireceğim mutlaka. Çünkü oyunculuğu da müzik kadar çok seviyorum. Oyunculuk dersleri aldım ama master çalışmam oyuncu koçum Yıldırım Fikret Urağ ile oldu. Bir sürü klasik çalıştık beraber. Kendimi çift konservatuvarlı gibi hissediyorum; oyunculuk ve müzik olarak yani...

ÖZLEM BİÇER

HARİKA BİR EKİP OLDUK

◊ Özlem Hanım, bu üçlünün bir araya gelme öyküsünü sizden de dinleyelim mi?

Yazının Devamını Oku

Maviyi düşlerken kırmızıya boyandık

12 Mart 2021
Türkiye haritası rengarenk... Mavide kalanlar mutlu, kırmızıya boyanan şehirler özgürlük için hâlâ gün sayıyor. Ama böyle devam ederse, bu tatlı bir hayalden öteye de geçemeyecek.

Hatta mavi alanların yeniden Covid 19 virüsüne teslim olması, kırmızıya dönmesi işten bile değil.

Niyesine, nasılına gelince...

Kısıtlamalarda bir miktar gevşeme yapıldı, ortalık ana baba gününe döndü. Sokaklarda insanlar omuz omuza, yüzde 50 kapasiteyle çalışması gereken kafe ve restoranlar hıncahınç...

Misal...

Geçen hafta sonu tüm ana haber bültenlerinde, Nişantaşı’ndaki bir ocakbaşına yapılan polis baskını vardı. Çok sayıda ünlü müdavimi de olan Cabbar adlı mekandan kapalı olması gereken saatte içeriden 100 kişi çıkmış, haberlerde öyle deniyordu.

Haberi dinlerken “pes” dedim. Böyle bir umursamazlık, böyle bir vurdumduymazlık...

Tam anlamıyla bile bile lades...

Haberlerde en son onu gördüğüm için mekanın adını verdim ama elbette tek başına günah keçisi değil.

Yazının Devamını Oku

Ölü fare gösterip ellerimi bağladılar

9 Mart 2021
Ben türküleriyle tanıdım onu ama her ne hikmetse bir süredir polemikleri, sosyal medya linç haberleriyle takip ediyorum. Söylediğine göre derdi taraf olmak değil, itirazı haksızlığa... Şükriye Tutkun ile yolumuz yüzlerce kilometre uzakta, Kahramanmaraş’taki bir organizasyonda kesişti. Mülteci çocukların arasında geçmişe daldı, 2 yaşında terk edildiği çocuk yurdundaki günlerine döndü. O duygusal anların ardından karşılıklı oturduk, her şeyi açık açık konuştuk. Eski bir belediye başkanını zan altında bırakacak iddialarda da bulundu, yürek burkan anılar da paylaştı.

Sizi zaten yıllardır dinlerdim ama son dönemde türkülerden ziyade sosyal medya linçleriyle, polemiklerle, davalarla gündemdesiniz. Neler oluyor?

- Önce geçen yılki olay, değil mi? Fahrettin Altun’la ilgili olan...

Aynen öyle... Herkes Fahrettin Altun’un çardağı yasal mı değil mi diye konuşurken, sen “Ama bu haksızlık” diye kendini ortaya attın. Neden?

- Ateşe attım hatta... Hem de hiç farkında olmadan. Neden sorusunun cevabı da çok basit; onlara destek olmak amacıyla.

Altun ailesine destek verme gereğini niye duydunuz ki?

- Benim için isimlerin önemi yok. Ortada bir insana yapılan haksızlık vardı. Fahrettin Altun’a laf atanlar, kanser tedavisi gören yoksul bir adam vakfa ait kiralık evinden atılırken sesini çıkarmadı, neden? O da buradaydı. Adam kahrından öldü. Üstelik o ev hâlâ boş duruyor. Buna hiçbir yetkilinin gıkı çıkmıyor, sonra vay efendim Fahrettin Altun orada çardak yapmış. Bunun adı ikiyüzlülük.

Yazının Devamını Oku

Mutluluk gözyaşları

5 Mart 2021
Açtığı çok sayıda kültür merkezi ile Suriye’de savaşın izlerini silmeye gayret eden Yunus Emre Enstitüsü, faaliyetlerini ara vermeksizin sürdürüyor.

Azez Yunus Emre Enstitüsü kursiyerlerinden oluşan ve ocak ayında düzenlenen sertifika töreninde de sahneye çıkan Zeytin Ağacı tiyatro grubu ile yine enstitü bünyesinde oluşturulan müzik grubu, 2 Mart’ta Mardin’de, 3 Mart’ta ise Kahramanmaraş’ta izleyiciyle buluştu.
Kahramanmaraş’taki organizasyonu ben de izledim.
Tiyatro gösterisi ve konser öncesi Türk halk müziği sanatçısı Şükriye Tutkun ile beraber Kahramanmaraş Geçici Sığınma Merkezi’ne uğrama şansı bulduk.
Merkezde, aynı anda hem yürek burkan hem de mutluluktan ağlatan bir kavuşma hikayesi yaşandı.
Savaş bölgesinde kıl payı hayata tutunan Adnan’ın, 2013 yılından bu yana görmediği ailesi ile bir araya gelip kavuşmasına tanıklık ettik.
Böylesi hüzünlü, olağanüstü mutluluk tablosuna kimin içi titremez ki? Savaşın acısı o mutlu dakikalarda bile olağanca şiddetiyle yüzümüze vurdu.
Dilerim pandemi sonrası sık sık dile getirdiğimiz “yeni dünya düzeni”, barışı da kapsıyor olsun. Tüm dünyada barış rüzgarları essin. Hiçbir çocuk ailesinden ayrı düşmesin, kimse topraklarını terk etmek zorunda kalmasın...

Teknoloji peşine TIR’la düştüler

Yazının Devamını Oku