Haddini bilmek ayrı, kendi potansiyelini baskılamak ayrı...

Gökçe Bahadır’ın bir yorumcu olarak potansiyeli var ama şarkıdan biraz korkuyor. Bu da doğru okumak için ne kadar çaba gösterirse göstersin, şarkıyı ‘ezmesine’ neden oluyor. Ezmek ne demek? Kendi duygusunu şarkıya geçirmek amacıyla kendini bırakamamak, güvenli alanda donuk kalmak demek. Biraz daha kendine güvense çok daha iyi okuyacağına yürekten inanıyorum.

Haberin Devamı

Aykut Gürel, prodüktör olarak Bergüzar Korel için yaptığı Sezen Aksu şarkılarının caz versiyonları projesinden epeyce sonra bu kez ağırlıkla 70’ler ve 80’lere ait Türkçe şarkılardan oluşan bir repertuvarla Gökçe Bahadır’ı sunuyor beğenimize (Arada bir tane de şiir albümü yaptı Selçuk Yöntem’le)...
Her oyuncunun derdini anlatacak kadar şarkı söyleyebilmesi gerekliliğinden yola çıkarak ifade edeyim: Gökçe Bahadır da Bergüzar Korel gibi bir oyuncudur öncelikle. Hatta Yeşilçam krize girdiğinde gazinolarda sahne almak zorunda kalan oyuncu assolistlerle de karıştırmayalım onları. Bu isimler ekmeğini hak ederek oyunculuktan fazlasıyla kazanmakta. Eleştirirken eksenimiz bu olsun.
Aykut Gürel ve Gökçe Bahadır, repertuvarı belirlerken uzun uzun çalışmış, geniş bir havuzdan seçim yapmış gibi görünüyorlar. Albümle ilgili ilk olumlu düşüncem Gökçe Bahadır’ın sesine uygun şarkı seçimleriyle ilgili. Aykut Gürel düzenlemeleri yaparken de albümü orta/yüksek tempolu ve analog hislerle kurgulamış. Kanımca bu da doğru bir hareket.
35 dakika süren
nostaljik yolculuk
İşin içinde Aykut Gürel olur da iddia olmaz mı? 10 parçadan ikisi Sezen Aksu, ikisi Ajda Pekkan, ikisi Nilüfer ve biri Zeki Müren’den dinleyip sevdiğimiz parçalar. Emel Sayın’lı ve Nesrin Sipahi’li hislerle sakladığımız ‘Aşkın Kanunu’, Funda’nın enfes şarkısı ‘Çaresizim’ ve Aylin Urgal’ın ‘Sen Yarattın Beni’sini de not düşelim. İddialı diyelim ama bir nüanstan da söz edelim: Az önce belirttiğim gibi Ajda, Sezen, Zeki Müren, Nilüfer gibi önemli yorumcuların şarkılarını okumak zordur elbette ama şarkı seçimleri, tonlar ve düzenlemeler doğruysa bu, avantaja dönüşür. Müzikal prodüktör farkı da burada ortaya çıkar. Hem böyle bir seriye önayak olduğu hem de ünlü ve değerli oyuncuların sosyal medyada ‘karaoke gibi olmuş’ türünden yorumlara maruz kalmalarına -bana göre- fırsat vermediği için kendisini kutlayalım.
Biliyorsunuz Gökçe Bahadır ilk defa bu proje için şarkı söylemiyor. Özel projeler dışında Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları projesinde eşlik ettiği ‘Bu Kaçıncı Sonbahar’ın videosu toplamda 8 milyon civarında izlendi. Yine Tuluğ Tırpan’la Joy Türk Akustik için icra ettikleri Sezen şarkısı ‘Vazgeçtim’in videosu 5 milyon izlenmeyi yakalamış durumda. YouTube ahalisinin sırf dizilerden sevdiğimiz bir oyuncu diye bu kadar ilgi göstermeyeceğine emin olabilirsiniz.
Ancak genel olarak kendisinin şarkıcılığıyla ilgili söylemek istediğim birkaç şey var: Bergüzar Korel için de geçerliydi bu; Gökçe Bahadır şarkıdan biraz korkuyor. Bu da doğru okumak için ne kadar çaba gösterirse göstersin, Aykut Gürel ne kadar koçluk yaparsa yapsın şarkıyı ‘ezmesine’ neden oluyor. Ezmek ne demek? Kendi duygusunu şarkıya geçirmek amacıyla kendini bırakamamak; bazı seslere hiç çıkmamak, bazı seslere hiç inmemek, güvenli alanda donuk kalmak demek. Biraz daha kendine güvense çok daha iyi okuyacağına yürekten inanıyorum ben. Bir potansiyeli var. İyi şarkı söyleyebilen oyuncular arasında bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki isimden biri. Şarkıya saygı duymak, haddini bilmek ayrı, kendi potansiyelini baskılamak ayrı şey çünkü. Yine de baştan sona keyifli geçen 35 dakikalık nostaljik bir yolculuk desek yerinde olur. Albümün satışından elde edilecek gelirin tamamı, Gökçe Bahadır’ın bir yıldır gönüllü elçiliğini yaptığı SosyalBen Vakfı’na bağışlanacak.
Haddini bilmek ayrı, kendi potansiyelini baskılamak ayrı...
Aykut Gürel Presents Gökçe Bahadır Doğan Müzik Yapım (5 üzerinden 3 yıldız)

Yazarın Tüm Yazıları