Reina canisi

REINA canisi Abdulgadir Maşaripov’u yakalayan polisimizi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü alkışlıyorum.

Haberin Devamı

Samanlığın içinde iğneyi bulup çıkardılar.

Yılbaşı gecesi Reina’da gözünü kırpmadan 39 insanı katletmiş, müthiş bir soğukkanlılıkla çıkıp kayıplara karışmıştı.

Canlı ele geçirilmiş olması çok önemli: Evvela yapanın yanına kâr kalmadığı görülecek, bir hücrede bütün ömrü boyunca cezasını çekecektir. Bu, hem adalet duygusu bakımından gereklidir hem polisin böyle bir başarıyı sergilemesi başka eylemler için caydırıcı olabilir.

Katilin ifadesinde vereceği bilgiler, Orta Asya’dan Türkiye’ye uzanan cihadist terör organizasyonu ve Türkiye’deki gizli hücreler hakkında aydınlatıcı olacaktır.


CİHADİZM VE TERÖR
Reina canisinin nasıl “yetiştirildiği” ya da “eğitildiği” sorunu da bütün ayrıntılarıyla soruşturulmalıdır.

Diyanet’in DAİŞ raporu önemlidir fakat akademik niteliktedir. Bu ölüm makinelerini üreten cihadist eğitimin nerelerde ve nasıl verildiği bütün gerçekliğiyle ortaya çıkarılmalıdır.

En önemli husus, geleneksel “cihat” kavramının “çatışma” psikolojisi tarafından terörizme dönüştürülmesidir.

Sovyetlerin Afganistan’ı işgali ve İran Devrimi 1979’da oldu. Cihadist terör bataklığı o yıllarda oluşmaya başladı. Araştırmacı Muhammed Amir Rana’nın “Pakistan’da Cihadi Örgütler” adlı kitabında yazdığına göre, 1980 yılına kadar Pakistan’da “medreseler” sakindi ve yılda yüzde 3 artıyorlardı; nüfus artışı kadar yani.

Fakat Afganistan’da “cihat”ın ateşlenmesi, İran Devrimi’nin de Şii nüfusu hareketlendirmesiyle mezhep tansiyonunun yükselmesi sonucunda, 6 yıl içinde “medreseler” mantar gibi türedi, yüzde 136 artışla sayıları 7 bine çıktı!


1980’DEN BU YANA
Afganistan savaşının bitmesi, bataklığı bitirmedi. Mücahitler birbiriyle çarpıştıkları gibi Taliban diktatörlüğü o ortamda oluştu. Ardından Çeçenistan çatışması, ABD’nin Irak’ı işgali ve nihayet Suriye içsavaşı...

Küreselleşmenin iletişim ve ulaştırma imkânlarını geliştirmesiyle uluslararası göç hareketleri “cihadist terörü”nün yaygınlaşmasını kolaylaştırdı.

Türkiye’deki DAİŞ eylemlerinin bir kısmını “Dokumacılar” gibi yerli hücreler yaptı; bunlar Suriye ve Irak’taki DAİŞ örgütleriyle irtibatlıydı.

Reina canisi Özbek-Kırgız kökenli...

Dört dil biliyor. Rusça ve Çince bilmesi coğrafyası bakımından normal sayılabilir. Türkiye Türkçesini de kolayca öğrenebilir. Fakat Arapça da biliyor olması, “medrese”de eğitildiğinin bir işaretidir.

Eğitilmiş, Türkiye’ye nakledilmiş, buradaki irtibatlarıyla buluşmuş, vahşi saldırıyı yapmış.

28 Haziran’da Atatürk Havaalanı’nda 44 vatandaşımızı katleden DAİŞ’li intiharcı teröristler de oralardan gelmişti.


SURİYE’DE DÜZEN KURULMALI
Güvenlik uzmanı Mete Yarar, Türkiye’deki DAİŞ eylemlerinde “Orta Asya kökenli teröristlerin” dikkat çekici boyutlarda olduğunu söylüyor.

Terörist Abdulgadir Maşaripov Pakistan ve Afganistan’da “iki yıl eğitim” almış.

Göç, çok önemli bir “küresel” sorundur. Polisimizin Reina canisini yakalamak için gözaltına aldığı 220 kişiden 186’sının “yabancı” olması önemli bir işarettir. Daha sıkı istihbarat, daha sıkı kontrol gerekiyor.

En önemlisi de terörizmi besleyen siyasi çatışmaların, bilhassa da Suriye içsavaşının süratle sona erdirilmesidir.

Türkiye, Rusya, Amerika ve İran öncülüğünde mutlaka Suriye’de bir “düzen” kurulmalıdır.

Türkiye’nin “İlla Esad’sız olacak” deme lüksü olamaz.

Ve tabii Türkiye’de ve bütün bu coğrafyada artık öfkeli dil bırakılmalıdır. Özellikle din söyleminde öfke ve tekfir zehirleri mutlaka terk edilmeli, mutlaka barış ve itidal dili egemen olmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları