Fransa'da OHAL

DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, kısa süreli ve yumuşak üsluplu bir OHAL tartışması yaptı.

Haberin Devamı

Bizdeki OHAL ile Fransa’daki OHAL arasında anayasal olarak çok önemli farklar var. Fransız Bakan bu farkları üç başlıkta saydı:

- Fransa’da yasama yetkisi yürütmeye geçmez, yani KHK çıkarılmaz.
- Sadece polise ek yetkiler verilir.
- Yargı bağımsızdır ve OHAL kararlarına karşı yargı yolu açıktır.

Bizde nasıl?... Bakalım.


KHK VE YARGI
Fransız anayasasının 16. maddesi OHAL’i düzenliyor. İlan prosedüründe bazı normal farklar var.

Asıl önemli fark, Fransız Bakan’ın belirttiği gibi, Fransa’da yürütme erki “OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi” çıkaramaz.

Bizde ise yürütme erki “OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri” çıkarabilir.

Dahası bizde, Anayasa’nın 148. maddesine göre bu KHK’lara karşı Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz. AYM 1991 tarihli kararında “hak eksenli” bir yorumla, bu yetkiyi aşan kararnameleri inceleyip iptal etmişti. Bugünkü AYM otorite eksenli bir kararla, “yetkim yok” diyerek reddetti. Yargı denetimi kapısını bu bağlamda kapattı.

Fransa’da ise, OHAL uygulamasının 30 günü dolduğunda meclis veya senato başkanı ya da 60 parlamenter Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir; “OHAL şartlarının devam edip etmediğinin” tespitini isteyebilir.

Fransa’da OHAL dönemindeki bütün idari işlemler de yargı denetimine tabidir.


İKİ CUMHURİYET
İkisi de devrimci ya da Jakoben cumhuriyetle kurulmuş, ikisi de kuvvetler birliği ilkesiyle yola çıkmış, ikisi de üniter devlet olan Fransa ile Türkiye arasındaki bu OHAL farkı, iki cumhuriyetin hukuk evriminde hangi aşamada olduklarına dair tipik bir örnektir.

Fransa’da yargısal düzen “olağan” işleyişle devam ediyor, Bakan’ın dediği gibi sadece polisin yetkileri artıyor... Bizde ise OHAL’in denetlenmesinde yargı devre dışıdır.

“Darbe anayasası” diyoruz ya, işte örneklerinden biri budur.

İki ülkede yargının ne ölçüde bağımsız olduğu da ayrı bir konu: Fransız anayasasına göre HSYK’nın başkanı cumhurbaşkanıydı, adalet bakanı da HSYK başkan yardımcısıydı... 2008’de bunu değiştirdiler; cumhurbaşkanı ve adalet bakanını HSYK’dan çıkardılar. (Madde 65)

Yargı bağımsızlığının düzeyi gelişmiş demokrasilerde böyle. Oralarda bir Aslı Erdoğan ya da herhangi bir profesyonel gazeteci OHAL olsa bile tutuklanmaz.

Bizde ise HSYK hiçbir dönemde bağımsız ve tarafsız olmadı.


TOPLUMDA HUKUK BİLİNCİ?
Türkiye’nin maruz kaldığı darbe ve terör sorunları Fransa’daki IŞİD teröründen çok daha vahimdir; bizdeki uygulamanın daha kapsamlı olması anlaşılabilir bir olgudur.

Türkiye’nin güvenlik sorunları, Avrupa’nın asude ülkelerinde kolaylıkla anlaşılamayacak kadar ciddi ve girifttir.

Fakat mevcut Anayasa’daki düzenlemelere ve Anayasa Mahkemesi’nin 1991’deki içtihadına uyulsaydı, tarafsız bir yargı denetimi işleseydi hem bu kadar toplumsal gerilim hem bu yoğunlukta dış eleştiri olmazdı.

Bırakın gelişmiş demokrasilerdeki anayasaları, bizim Anayasamızın da 15. maddesinde, savaş halinde bile “Suçlar ve cezalar geriye yürütülemez” diyor, ama geçmişte yasal olarak kurulmuş sendikaya üyelik bile suç sayılabiliyor.

Halbuki bir ülkede güvenliği sağlamanın yolu sadece polis ve adliye uygulamaları değildir, güvenilir bir hukuk sisteminin işliyor olması da zorunludur...

Terörle mücadele ve dış politikada “dost kazanmak” için demokrasi dünyasında o ülkenin “hukuk devleti” olarak saygı görmesi de aynı şekilde zorunludur.

Tabii asıl mesele toplumda hukuk bilincinin gelişmesidir. Bunun için her şart altında hukukun önemini vurgulamak, hukukun siyasetten ve ideolojilerden üstün olduğunu anlatmak lazım.

Yazarın Tüm Yazıları