Harikalar diyarının yaratıcı öğretmeni

Sıra dışı bir sınıf öğretmeni olarak tanıdık Ahmet Naç’ı. Klasik bir ilkokul sınıfını harikalar diyarına çevirmesini ve öğrencileriyle gerçekleştirdiği farklı ders yöntemlerini konuşurken, Atatürk’ü en iyi anlatan boyacı öğretmen unvanıyla da gündemimize oturdu adeta. Ahmet Naç, ne olacağına karar veremeyince, bütün meslekleri aynı anda yapabileceği tek iş olarak gördüğü öğretmenliği seçerek, öğrencilerinin hayatına dokunmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

23 Nisan’da doğmasının tesadüften çok daha fazlası olduğuna inanan Naç, tüm çabasının çocukların öncelikle başarılı ve mutlu bir birey olarak yetiştirilmesi için olduğunu söylüyor. Bağımlı ve birey olamamış çocuklarla hiçbir hayalin gerçeğe dönüşemeyeceğinin altını çizen Ahmet Naç ile Kalite ve Başarı Sempozyumu için geldiği Bursa’da çarpıcı bir söyleşiye imza attık.

Harikalar diyarının yaratıcı öğretmeni

- Başarınızı geleneksel anlayışlardan kurtulmak olarak tanımlıyorsunuz. Bizim eğitimde sıra dışı dediğimiz ama sizin için aslında “olması gereken” şey nedir tam olarak?
Kendimize şu soruyu sormamız gerek, o sınıf kime ait? Eğer ki sınıf, sizin öğrencilere ders verdiğiniz bir yerse; içerisinin nasıl olduğunun bir önemi yok. Ders anlatmak için ihtiyaç duyduklarınız varsa tamamdır. Ben bu soruyu kendime sorduğumda o sınıfın öğrencilere ait olduğunu anladım. Eski hali, o yaştaki çocuklar için hiç uygun değildi. Bunu görebilmek için bile çok araştırma yapmaya gerek yok. Bir sınıfın atmosferiyle öğrenciler arasında efektif bir uyum vardır. Onların gelişim dönemlerine uygun düzenlenmelidir ilk önce. Bunu yaparsanız o ortamı sahiplenirler ve kendi gelişimlerine kendi istekleriyle katkıda bulunurlar. Sizin pek bir şey yapmanıza gerek kalmaz. Benim yaptığım kolay olanıdır. Zor olan, eski tip sınıflara o yaştaki çocukları sokup beklenti içinde olmaktır.

Haberin Devamı

FİKİRLERİNİ ÖNEMSEYİN

- Baktığımızda çocuk ilkokula 7 yaşında başlıyor, yani belli bir eğitimden de geçerek… Sınıfınıza gelen çocuklarda bu anlamda neler gözlemlediniz?
O çocuklar bana ilk geldiğinde tek gözlemlediğim ne yazık ki ülkemiz adına acı bir gerçek oluyor. Bizler çocuk yetiştirmeyi bilmiyoruz. Bu konuda anne babalar eksikliklerinin farkında değiller. Çocuk yetiştirmek, belli bir profesyonellik gerektiren bir eğitim bilimidir. Eğitime bir bilim olarak bakmamız gerek. Kendi annemizden babamızdan, çevremizden gördüklerimizi birebir uygulayıp devam ettirerek çocuk yetiştirilmez. Doğru olanı öğrenip nasıl uygulamaya koyacağımızı düşünmek zorundayız. Bizim en büyük sorunumuz bu. Çocuklar bana geldiklerinde onlarda gördüğüm en acı gerçek; hayatları boyunca kendileri adına tek bir karar bile vermemiş olduklarıdır. Fikirleri hiç sorulmamış. Her şeylerini anne ve babaları yapmış onların yerine. Bağımlı ve birey olamamış çocuklar ile hiçbir hayal gerçeğe dönüşemez. Onlara en kaliteli eğitimi verseniz bile boşa gidecektir tüm çaba.
- Çocuklara hayal ettikleri seviyelere ulaşmaları için hangi becerileri kazandırmak gerekiyor?
Küçük bir çocuğun bilgisayarı nasıl bu kadar hızlı kullandığını, nasıl bu kadar çabuk öğrendiğini düşünün. Belki hala okula bile gitmemiştir; ama sizden iyi kullanır o teknolojik aletleri. Anne babalar, bunu kendi çocuklarında gözlemleyeceklerdir. Neden? Çünkü bunu yapmayı istiyorlar. Kendi istekleriyle bu becerilerini geliştiriyorlar.
Aynı çocuklar, okulda basit ders becerilerini bile kazanamıyorlar. Çünkü tüm becerileri kendi istekleriyle kazanmalarını sağlamıyoruz. Biz kazanmalarını istiyoruz o becerileri burası kesin. Okula bile neden gittiklerini bilmiyorlar. Evet, siz onlara beceri kazandıramazsınız. Kazandırdığınızı düşünürsünüz. Kazandığını sandığınız beceriyi de hep yeteri kadar yapar. Belli bir seviyeye kadar… Önemli olan becerilerini keşfetmesini sağlamak ve o beceriler üzerine kendi istekleriyle gelişim göstermelerini beklemektir. Onu, fikirleri önemsenen bir birey olarak görün önce. Kendi becerilerini keşfetmesini sağlayacak ortamları oluşturun ve saygı duyun ona. Hayal edilen seviyelere ulaşmanın tek yolu; onların kendi istekleriyle bir şeyler yapmalarından geçer.

Haberin Devamı

Harikalar diyarının yaratıcı öğretmeni

VERDİĞİMİZ DEĞER KADARIZ

- Biz sorunları hemen eğitim sistemiyle bağdaştırıyoruz. Sınav diyoruz, müfredat, ödev diyoruz… Sizin asıl sorun tespitiniz nedir?
Diyelim ki ben size piyano çalmasını öğretiyorum. Sonrasında sizden bir şarkı çalmanızı istiyorum ve çalamıyorsunuz. Ve size ‘’Ne kadar beceriksizsin!’’ diyorum. Şimdi size kızmakta haklı mıyım? Yoksa ben mi size öğretemedim? Tabii ki ben öğretemedim. Eğitimde hepimizin ürettiği bahanelerde bunun gibi. Sorunun asıl kaynağını göremiyoruz. Çünkü yanlış yere odaklanıyoruz. Siz birey olarak ve ülke olarak eğitime verdiğiniz değer kadarsınız. Bu değeri verirseniz doğru insanları doğru yerlere getirir ve bu doğru insanların sorunları çözmesini keyifle izlersiniz. O kişiler de piyano çalmayı öğretemeyen beni değil yapabilecek olanı getirir. Doğru kişiler de en uygun müfredatın, sınavın, ödevin ne olduğunu bilir ve uygular. Yoksa kaliteli piyano mu gerekli öğretmek için? Piyano öğretim müfredatı mı değişmeli? Sınavı mı farklı yapmalıyım?
- Çağdaş eğitim kavramının altını neyle dolduruyorsunuz? Anne-babalar bu eğitimin neresinde duruyor?
Anne babalar eğitilmeden çağdaş eğitimi yakalayamayız. Siz ne kadar kaliteli eğitim verirseniz verin o çocuklar eve gittiklerine birey olarak görülmüyorsa, her işlerini anne babaları yapıyorsa, ailelerine bağımlılarsa yol alamazsınız. Çocuklarının sorun çözmesine izin vermeyen, onların sorunlarını her zaman çözmeye çalışan ve bunu yapmayı doğru olarak gören aileler varken bizler nasıl özgüvenli, problem çözme becerileri gelişmiş bireyler yetiştireceğiz?

Haberin Devamı

Harikalar diyarının yaratıcı öğretmeni

DOĞRU BİLDİĞİMİZ BİRÇOK ŞEY YANLIŞ

- Bildiklerimiz ve kullandığımız yöntemleri hem meslektaşlarınıza hem de ebeveynlere sorgulatıyorsunuz bir anlamda. Karşı çıkanlar da vardır elbet ama doğru bildiğimiz yanlışlar nelerdir?
Sorgulamamız gerek çünkü doğru bildiğimiz birçok şey yanlış. Neden? Çünkü böyle gördük, herkes böyle yapıyor. Dünyanın en iyi ders anlatan öğretmeni, dünyanın en kötü öğretmenidir. Çünkü onların öğrenmesi sizin ne kadar iyi ders anlatmanıza bağlı olur. Peki, sizden sonra ne olacak? Öğrenmeyi öğrenemezlerse nasıl başarılı ve mutlu olacaklar?
Eğlenerek öğrenme çok kötü bir şeydir mesela. Çünkü öğrenmeyi eğlenceye bağlamış olursunuz ve çocuklar eğlence yoksa öğrenmezler ve ileride hep eğlence ararlar. Ne kadar çok konu tekrarı yaparsanız öğrenmeleri sizin kaç tekrar yaptığınıza bağlı olur ve ilk defa bir şeyi anlattığınızda sizi dikkatlerini vererek dinlemezler, çaba göstermezler. Çünkü nasılsa tekrar edecek diyeceklerdir. İşte onlara yaptıklarımız, doğru bildiğimiz yanlışlardan bazıları bunlar. Sorgulamadan doğru olanı bulamayız. Onlar yapamaz diyerek onların yerine bir şeyler yapmayın. İnanın yaparlar. Hem de sizin yaptığınızdan daha güzel bir şekilde. Benim sahada yaptığım budur sadece.

Haberin Devamı

Harikalar diyarının yaratıcı öğretmeni

SORUNU SİZ ÇÖZMEYİN

- Ailelerde ne gibi problemlerle karşılaşıyorsunuz? Eğitim seviyesi yükseldikçe sorunlar da değişiyor mu?
Eğitim seviyesi yükseldikçe problemler değişmiyor. Sadece şekli değişiyor. Hatta eğitimli anne babalar çocuklarını daha çok kendilerine bağımlı hale getiriyorlar. Eğitimli oldukları için bilinçli anne baba olmanın baskısıyla daha kötü sonuçlar ortaya çıkıyor. En büyük sorunumuz kendi çocuğunu dünyanın en özel çocuğu sanma sendromudur. Ve çocuklarını ‘’Prens’’ ve ‘’Prenses’’ olarak görüp, buna göre yetiştirmeleridir. Eğitim seviyesi düşük bir yerde anne çocuğuna ‘’Şehzadem’’ diyor sadece. Tek fark bu!
- Aileler çocuğunun hayata hazırlanması için nasıl davranmalılar?
Örnek vereyim. Çocuğunuz ilkokul birinci sınıfa başladı. Gözlük kullanıyor ve uzağı görmekte zorlanıyor. Öğretmeni onu en arkaya oturtmuş. Çocuğunuz eve gelince anne ben tahtayı göremiyorum arkada oturuyorum derse ne yaparsınız? Hemen okula gidip öğretmenle konuşup bu sorunu çözmeye çalışırsınız. Peki, nereye kadar çözeceksiniz onun sorunlarını? Neden kendisinin çözmesine izin vermiyorsunuz?
Bu benim öğrencimin başına gelen bir olay. Ve annesine bunu söylediğinde annesi ‘bunu öğretmenine söyle’ diyor çocuğuna. Kendisi çözmüyor. İşte eğitilmiş velimdir bu anne. Ona en büyük iyiliği yapmıştır. Bu çocuk annesinden bu cevabı alınca ertesi gün yanıma gelip sorununu bana söyledi. Ve çözdü kendi sorununu. Hayatı boyunca ihtiyacı olan bir kazanım bu.

Haberin Devamı

KARAR VERMESİNE İZİN VERİNHarikalar diyarının yaratıcı öğretmeni

- Anne - baba, çocuğunun mutluluğunu/mutsuzluğunu nasıl etkiler?
Konuşma yapmak ve kitap imzası için gittiğim her yerde anne babalara şu soruyu sorarım: ‘’Çocuklarınız büyüdüğünde ne olmasını istersiniz?’’ Cevap hiç değişmez. ‘’Onun mutlu olmasını isterim. Ne isterse onu yapsın ama mutlu olsun.’’ Ben de bunun üzerine “Ya ne istediğini bilmiyorsa?” diye sorarım.
Anne baba çocuğunun ne istediğine karar verebileceği ortamları sağlamalıdır hayatı boyunca. Doğru karar alması için yıllar boyunca karar almasına izin verilmiş çocuklar yetiştirmelisiniz. Mutluluğun tanımı basittir. Mutsuzluktan kurtulmak, mutsuz olmamaktır. O halde çocuğunuz ağladığında yalan söyleyerek, gözyaşını silerek, düşünce onu hemen kaldırarak onu mutlu edemeyeceğiniz aşikardır. İzin verin kendi başına ayağa kalsın, iyi misin diye sorun, kendi karar versin iyi olup olmadığına. Üzüldüğünde, bu durumdan küçük yaşlarda nasıl çıkacağını öğrensin.

HAYAL GÜCÜ VE YARATICILIK ŞART

- Geleceğin dünyası hangi becerilere sahip çocuklar istiyor?
Hangi mesleği yaparsanız yapın, ister günümüzde ister gelecekte. Her meslek kendi içinde hayal gücü ve yaratıcılığı yüksek bireyler arar. O halde biz çocukların hayal gücü ve yaratıcılığını ortaya çıkaracak ortamlar hazırlamalıyız. Çocuklarımızın yüzde 60 kadarı şu an var olmayan meslekleri yapacaklar ileride. İyi eğitim iyi beceri getirmez. İyi eğitim, yüksek hayal gücü ve yaratıcıkla taçlanır.

İKİNCİ KİTAP MÜJDESİ

- Ve Gölge! Okuyucularından inanılmaz yorumlar görüyorum. Böyle bir etki bırakmayı hayal etmiş miydiniz?
Bu kadar etki bırakacağını ve bu kadar kişiye ulaşacağını hiç düşünmemiştim. Hayal bile edemeyeceğim noktalara ulaştı. Okuyucuların kitaptan sonra çocukları ve sınıfları üzerinde olumlu etkilerine büyük bir mutlulukla şahit oldum. Daha fazlasını isteyemezdim.
- İkinci bir kitap daha geliyor sanırım?
Evet, hem de gümbür gümbür geliyor (gülerek). Okuyucularım bu müjdeyi de ilk defa sizden alıyorlar. Tamamen buna odaklandım. Geleceğin başarılı ve mutlu çocukları için yazıyorum yeniden. Harika bir kurgu yakaladım. Yazdıkça yazasım geliyor. Doğruyu söylemek yetmez, o doğruyu insanlara anlatmanın bir yolunu bulmak ve o doğrunun nasıl uygulanacağını göstermek gerekiyor hayatın gerçek örnekleriyle. Onu okuyacak aileleri, öğretmenleri düşündükçe kaç çocuğun hayatına olumlu katkı sağlayacağımı bilmek inanılmaz motive ediyor beni.

Yazarın Tüm Yazıları