Hayata 1 yıl mola

BAŞIMIZI kuma gömmeye gerek yok. Sosyal mesafe zorunluluğu ile yaşamak zorunda olduğumuz sürece hayat hiç bir zaman eskisi gibi sürmeyecek.

Haberin Devamı

Hayata 1 yıl mola

Kordon, Karşıyaka, Kıbrıs Şehitleri, cıvıl cıvıl olmayacak. Lokantalar, kahveler boş kalacak, sinemalar, maçlar, konserler unutulacak. Yurtdışı seyahatleri hayal olacak. Gençler şakalaşırken, el ele tutuşurken çekinecek. Ancak, insanlığın tamamı virüs musibetinden kurtulduktan sonra yaşam normale dönmeye başlayacak. Bunun için de aşının bulunması veya sürü bağışıklığı gerekiyor. Nereden baksanız 12 ile 18 ay demek.


Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Ceyhan, “Salgın hastalık, felaketlerin en büyüğü. Deprem, sel, yangın bölgesel olur. Başka yerlerden sağlık personeli ve yardım ekipleri gidebilir. Ama salgın hastalık öyle değil” diyerek sosyal mesafe ve izolasyon gerektiği sürece hayatın eskisi gibi olamayacağını söylüyor.
Amerikan MIT Üniversitesi’nin ünlü Türk iktisat profesörü Prof. Daren Acemoğlu ise, “Sosyal mesafe önlemlerinin birkaç yıl daha devam ederek bar, restoran gibi kalabalık iş modellerini tamamen dönüştüreceğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra konferans ve turizm sektörleri de en azından birkaç yıl çok radikal şekilde yavaşlayacak” diyor. Acemoğlu, aşı bulunsa bile psikolojik travma nedeniyle uluslararası turizmin birkaç yıl daha kendisini toparlamasını zor görüyor.

Haberin Devamı


70 BİN MAĞAZAYA KİLİT
İzmir’de 30 civarında alışveriş merkezi var. Bugün hepsi birer hayalet çarşıya dönmüş olan AVM’lerde Vakko’dan Beymen’e, LC Wakiki’den, Kiğılı ve Mavi gisi ünlü markaların mağazaları var. Birleşmiş Markalar Derneği’nin verdiği bilgiye göre 50’den fazla marka Türkiye genelinde sayıları 70 bini bulan mağazalarını salgın nedeniyle kapatmış durumda. İnsanların giyim kuşam alışverişini bıçak gibi kestiği şu günlerde bu mağazalarda çalışan 400 bin kişi evlerine çekildi salgının bitmesini bekliyor.


MERCEDES DEVLETLEŞTİRİLİR Mİ...
Ekonomik krizin dünyada ulaştığı boyutlar da bizi yakından ilgilendiriyor. Örneğin bazı parçalarını İzmir ve Manisa’daki yan sanayi kuruluşlarından temin eden, İstanbul’da otobüs, Niğde Aksaray’da kamyon fabrikaları bulunan Mercedes’ten bir örnek vereyim.
BBC’de yayınlanan Hardtalk programında geçen hafta Daimler/Mercedes-Benz’in en üst düzey yöneticisi CEO Ola Källenius’a “Daimler Benz devletleştirilir mi?” diye bir soru yöneltilince donup kaldım. Almanya’da otomobil satışları son 30 yılın dibine vurmuştu ve program yapımcısı Mercedes’in zora düşme ihtimalinden söz ediyordu. Buna gerekçe olarak da Alman Adalet Bakanı’nın, “Ülkenin önemli markalarının yok pahasına yabancıların eline geçmemesi için devlet gerekirse ortak olmalı” şeklindeki açıklamasını gösteriyordu.
CEO’nun cevabı, “Kriz yönetiminde birinci öncelliğimiz likit ve nakit olmak. Şimdi bunu başarıyoruz. Ama ekonomi altı ay sonra ne olur bilemiyoruz. Ekonomiyi rayına oturtmak için hükümetle sürekli görüşme halindeyiz” oldu.

Haberin Devamı


ŞAŞIRTAN UMUT
Ancak, umut veren gelişmeler de var. Örneğin Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Gökhan Hotamışlıgil, “Şaşırtıcı derecede olumlu bir husus, aşı araştırmaları inanılmaz bir hızla ilerliyor. Dünyanın her yerinde bilim insanları rekor hızda virüse dair bulgular elde ediyor. Teknolojik gelişmeler ve inovatif buluşlar çalışmaları hızlandırıyor. Yani bir çözüm bulunması yüksek olasılık, ama çok kısa sürede olmayacak” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları