Vaka sayısında 100 bine doğru giderken

Her hafta başı yaptığım koronavirüs COVID-19 salgınının geride bırakılan bir haftalık seyrine ilişkin değerlendirmeye yeni haftaya girerken Türkiye’nin küresel sıralamada vaka sayısında yedinciliğe çıktığını belirterek başlamam gerekiyor.

Haberin Devamı

Geçen hafta sonu pazar akşamı Türkiye’de tanı konulmuş vaka toplamı 86.306’ya gelmişti. Bu haftanın ortasında 100 bin eşiğini geçmemiz şaşırtıcı olmayacaktır.

Türkiye, teşhis edilmiş COVID-19 vakalarının sıralamasında geçen hafta Çin Halk Cumhuriyeti ve İran’dan sonra dokuzuncuydu. Buna karşılık gelinen noktada iki basamak yukarı çıkmıştır. Bu sıralamada Türkiye’nin hemen üstündeki altıncı sırada yaklaşık 125 bin vaka ile Birleşik Krallık, onun da üstünde 146 bin kadar vakayla Almanya yer alıyor.

VAKALARDA 7’NCİ, ÖLÜMLERDE 12NCİ SIRADA

Türkiye’deki vaka toplamının düzenli bir şekilde artmakta oluşu kuşkusuz son derece sıkıntılı bir durum. Bununla birlikte, her gün binlerce yeni insana COVID-19 teşhisi konmasının yarattığı korkutucu tabloyu kısmen dengeleyen bir faktör var. O da açıklanan ölüm olaylarının, özellikle Batı Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümüyle kıyaslandığında, vaka toplamı içinde -bütün artışa rağmen- düşük bir oranda seyretmesidir.

Haberin Devamı

Türkiye, bu virüsün yol açtığı insan kayıplarını gösteren küresel sıralamada bir süredir 12’nciliğe yerleşmiş gibi duruyor. Kayıp sayısının o anki vakaların toplamı içindeki oranının bu aşamada yüzde 2.3 olması, Türkiye’yi COVID-19 kaynaklı ölüm hadiselerinin yoğunluğunda en tepedeki ülkelerin altındaki bir kümeye sokuyor.

Bu noktada İtalya’da tespit edilen her 100 vakada 13.2 gibi yüksek bir ölüm oranıyla karşılaşıyoruz. İspanya 10.3, Fransa ise 12.8 gibi oranlarla yüzde 10 hattının üstünde seyrediyorlar. İran, vaka sayısında Türkiye’nin gerisinde kalmakla birlikte, toplam 5.118 ölümle bu kategoride Türkiye’nin bir hayli üstündedir. İran’da toplam vaka içinde ölüm oranı yüzde 6.2’dir.

ARTIŞ ORANLARI HIZ KESİYOR

Geçen haftanın gelişmelerini değerlendirirken özellikle altını çizmemiz gereken bir nokta var. Vakaların toplamda kayda değer bir şekilde artmasına karşılık, yine de gözlenen artış oranının önceki haftalara kıyasla biraz daha hız kesmiş olmasıdır. Türkiye, 30 Mart-5 Nisan haftasını 27 bin, 6-12 Nisan haftasını yaklaşık 57 bin ve geçen haftayı da 86 binin üstünde vaka toplamıyla kapatmıştır. 30 Mart-5 Nisan döneminde hafta içinde vaka sayısı 2.5 kat artarken, bunu izleyen 6-12 Nisan haftasında 1.8 kat artmış ve geçen hafta da bu artış oranı 1.4 kata düşmüştür.

Haberin Devamı

Ölüm olaylarında da benzer bir durum söz konusudur. 30 Mart-5 Nisan haftası içinde raporlanan ölümler 3.4 kat artarken (hafta sonu toplamı 574), bunu izleyen 6-12 Nisan haftasında 1.8 kat artmış (hafta sonu 1.198) ve geçen hafta da bu artış oranı 1.5 kat (2.017) olmuştur. Mart ayı sonuna doğru bir dönem ölüm vakaları üç ya da dört gün içinde ikiye katlanırken, gelinen noktada böyle bir durum yaşanmıyor.

TEST SAYISINDA 1 MİLYONA DOĞRU

Bu arada, Türkiye’nin vaka sayısındaki artış önemli ölçüde COVID-19 test kapasitesinin güçlenmesinin bir türevi olarak da beliriyor. Bunun öncesini hatırlayalım. Türkiye, 30 Mart-5 Nisan haftasında testlerde günlük sayıda 20 bin eşiğine çıkmış, bir sonraki 6-12 Nisan haftasında günlük 35 bin eşiğini de geride bırakmıştı. Geçen hafta (13-19 Nisan) günlük testte 40 bin eşiği geçilmiştir.

Haberin Devamı

Test kapasitesinin güçlenmesi Türkiye’yi önceki gün itibarıyla 634.277’ye çıkan toplam test sayısıyla küresel sıralamada da anlamlı bir şekilde yukarı çekmiştir. İki hafta önce test sayısı sıralamasında dünyada 12’nci basamakta olan Türkiye vaka sayısında olduğu gibi bu kategoride de yedinciliğe yerleşmiştir. Birinci sırada ABD (3.8 milyon), ikinci sırada Rusya (1.9 milyon) ve üçüncü sırada Almanya (1.7 milyon) yer alıyor.

Şaşırtıcı bir şekilde Türkiye’nin hemen üstünde altıncı sırada 767 bin dolayında testle Birleşik Arap Emirlikleri var. BAE, ilginçtir ki kişi başına düşen test sayısında İzlanda’dan sonra dünyada ikinci geliyor. Ancak mevcut çizgi korunduğu takdirde Türkiye’nin iki hafta içinde test sayısında 1 milyonu bulması muhtemeldir.

Haberin Devamı

TESTLER İÇİNDEKİ TANI ORANI DÜŞÜYOR

Dikkat çekici bir durum, test sayısı artarken vakaların toplam test sayısı içindeki oranının küçülmeye başlamasıdır. Daha önceki değerlendirmelerimizde genellikle her 100 testten 15’inin pozitif çıkması şeklinde bir kalıbın yerleşmekte olduğunu, test kapasitesi artar ve bu oran yüzde 15’te devam ederse bunun kaygı verici bir tırmanmaya işaret edeceği endişesini belirtmiştik.

Olumlu bir gelişme geçen hafta test sayısı artarken vaka oranının yüzde 15’ten yüzde 11-10 gibi oranlara düşmesi, hatta bir kez yüzde 10’un da altına inmesidir. Burada kafa karıştırıcı bir durum da yaşanmıştır. Bu oran geçen cumartesi yüzde 9.33’e indikten sonra pazar günü 11.25’e çıkmıştır. Bu artışın sokağa çıkma yasağının duyurulduğu 10 Nisan Cuma akşamı yaşanan büyük kargaşayla ilgisi olup olmadığını önümüzdeki günlerde gözlemek gerekiyor.

Haberin Devamı

İLK AŞAMA TEDAVİDE OLUMLU SONUÇLAR

Bütün bu veriler içinde sevindirici olan gelişmelerden biri, iyileşen hastaların oranının istikrarlı bir şekilde yükselmekte oluşudur. İyileşenlerin toplam vakalar içindeki oranı geçen pazar günü itibarıyla yüzde 13.86’ya ulaşmıştır. Bu oran bir önceki pazar (12 Nisan) yüzde 6 oranındaydı.

Bunun gibi cesaretlendirici bir diğer yöneliş, yoğun bakım ve entübe edilen hastaların durumunu konu alıyor. Entübe edilen hastaların sayısı geçen hafta pazartesi günü 1.063’le başlamış, pazar günü bu sayı 1.031’e düşmüştür. Keza, geçen hafta başı 1.786 olan yoğun bakımdaki hasta sayısı hafta sonunda 1.922’ye kadar çıkmıştır. Aradaki fark bütün Türkiye toplamında 136’dır. Son haftalarda vaka sayısında yaşanan artışların boyutları göz önünde bulundurulduğunda yine de hastanelerin kapasitesi üzerinde korkulan ölçüde bir baskının bu aşamada ortaya çıkmadığını söylemek mümkün.

Bütün bu veriler virüse karşı yoğun bakım öncesinde yürütülen ‘ilk aşama tedavi’de olumlu sonuç alma yönelişinin devam ettiğini gösteriyor. Burada bırakacağımız bir ihtiyat payı, 10 Nisan tarihinde büyükşehirlerde yaşanan kargaşanın bu yönelişlere bir etkisinin olup olmayacağı sorusuyla ilgilidir. 

Yazarın Tüm Yazıları