Türkiye’yi İdlib’de zor tercihler bekliyor

BU hafta arka arkaya kaleme aldığım üç ayrı yazıda Hatay’a komşu İdlib bölgesinde sayısız cihatçı grubun sahaya yayılmış olmasının yarattığı karmaşık durumun bir röntgenini çekmeye çalıştım.

Haberin Devamı

Bugünkü yazımda, burada beliren tablonun önümüzdeki dönemde Türkiye’nin önüne getirebileceği sıkıntılı ihtimallerle ilgili genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Önce röntgen filmindeki görüntüyü berrak bir şekilde teşhis edelim. Suriye’de iç savaşın son sahnesine doğru yaklaşıyoruz. Suriye’de kurulması hedeflenen yeni düzen için ‘büyük pazarlık’ başlamak üzere. Esad rejiminin ülkenin batısında kontrolü büyük ölçüde eline geçirmesinin ardından, muhaliflerin kendilerine sığınak bulabildikleri ana yaşam alanı İdlib’dir. İkinci çekim merkezi olarak Fırat Kalkanı bölgesi beliriyor.

İdlib bölgesi doğuda, güneyde ve güneybatıda Esad rejimi tarafından kuşatılmıştır. Kuzeybatıda Hatay ve kuzeyde ise Türkiye ile onun müttefiki Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolündeki Afrin bölgesi çevreliyor İdlib’i.

***

Haberin Devamı

Suriye sorununa ülkenin bütün topraklarını kapsayan nihai ve kalıcı bir çözüm bulunduğunda, kuşkusuz bu çözüm İdlib’i de içine almalıdır. Ancak çözümden söz ederken karşımıza bir dizi sorun çıkıyor. Birincisi, muhatap meselesi. Muhalefet olarak tek değil parçalanmış durumda, bazıları ittifak çatısı altında sayısız aktör var sahada. İkinci sorun daha ciddi: Radikallik skalasında değişik ölçülerde olmakla birlikte bu aktörlerin neredeyse hepsi cihatçı kimliğine sahip.

Bunu tamamlayan üçüncü sorun, bu grupların bir bölümünün açıkça BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde terörist kategorisinde sayılmasıdır. Buraya Orta Asya’dan ya da başka coğrafyalardan gelmiş olan radikal cihatçıları ‘Suriye muhalefeti’ diye görmek zaten doğru değil. IŞİD gibi silahlı mücadele ile söküp atmak dışında başka bir seçeneğin bulunmadığı grupların yanı sıra terörist geçmişe sahip ama terörist kimliği bugün gri bir alana giren gruplar da var İdlib’de.

Sonuçta IŞİD’den El Kaide’nin Suriye şubesi El Nusra’ya, El Nusra’nın uzantısı Heyet Tahrir’üş Şam’dan Türkiye’nin müttefiki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altındaki yapılara kadar çok sayıda silahlı grubun yan yana dizildiği bir yamalı bohça var karşımızda. Hepsi eli silahlı. Çoğu, eli titremeden insan öldürebilme konusunda kuvvetli sicile sahip.

***

Haberin Devamı

Şimdi en temel soruyu yöneltelim... İdlib’in her tarafına yayılmış bu binlerce, hatta on binlerce ‘savaşçı’ ne olacak?

Seçenekler şöyle beliriyor:

İdlib’de kalacak olanların kısa vadede burada kuşatılmış bir bölgede tutularak, akıbetlerinin zamana bırakılması akla gelen seçeneklerden biridir. Ancak kendi haline bırakıldığı takdirde tümüyle ikinci bir Afganistan haline gelecek olan bu bölge Suriye’nin geleceği ve bütün Ortadoğu ve dünya için bir çıbanbaşı olmaya, istikrarsızlık üretmeye devam edecek ve Türkiye açısından da birlikte yaşaması çok külfetli ve tehlikeli bir yük olacaktır.

Hiç gerçekçi gözükmeyen, sadece teorik düzlemde telaffuz edilebilecek bir senaryo bu grupların rejimle uzlaşmasıdır. Bir diğer senaryo, federatif bir çözüme gidildiği takdirde İdlib’in muhalefete bırakılan bir tür özerk bölge şeklinde tanımlanmasıdır.

Haberin Devamı

Bu bağlamdaki bir tasavvur, ilk bakışta çok aykırı gözükmekle birlikte, bu grupların çözüme entegre edilmesi olabilir. Ciddi bir taramadan geçirilip IŞİD, El Kaide gibi unsurlar ayıklandıktan sonra kalan grupların ‘evcilleştirilerek’ sisteme dâhil edilmesi, hatta ÖSO’nun bu amaçla kullanılması bir çıkış yolu olarak gündeme gelebilir. Ancak bu grupların gerçekte ne ölçüde evcilleştirilebileceği de haklı bir sorudur. Ayrıca, bu seçenek Türkiye’nin cihatçı grupların hamisi olduğu imajını da yerleştirecektir.

***

Son olarak unutmayalım ki, Ortadoğu’dan söz ediyoruz. Bu coğrafyada pazarlık, müzakere ve uzlaşı ile halledilmiyor meseleler. Bu senaryolardan hiçbirinin gerçekleşmeyip, İdlib’in uzun yıllar kaotik bir savaş arenasına dönüşmesi de yabana atılmaması gereken bir olasılıktır. Esad rejiminin gözünü karartarak bütün gücüyle İdlib’e girip bu gruplarla savaşmayı tercih etmesi, sınıra doğru büyük bir göç dalgasını tetikleyecek, Türkiye’yi savaşın bütün serpintilerine açık hale getirecektir.

Haberin Devamı

Neresinden bakılırsa bakılsın ucu açık, her yöne gidebilecek, çok iyi yönetilmesi gereken, zor kararları gerekli kılacak tehlikeli bir durum var Türkiye’nin yanı başında.

Yazarın Tüm Yazıları