Tam 4 yıl 4 ayda hazırlanabilen bir iddianame

Bu konudaki ilk yazıyı yaklaşık 4.5 yıl kadar önce yazmıştım. 24 Haziran seçimlerinden tam bir gün önce 23 Haziran 2018 tarihinde yayımlanmış. “Suruç’ta Çarşıda ve Hastanede Ne Oldu?” başlığını taşıyor.

Haberin Devamı

Başlığın soru şeklinde formüle edilmesi olayla ilgili açıklığa kavuşturulması gereken bir dizi sıkıntılı meseleye dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Yazı, seçim öncesinde 14 Haziren 2018 günü Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde AK Parti milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız çarşıda seçim çalışması yürütürken patlak veren olaylarda 4 kişinin ölmesi, 8 kişinin de yaralanmasını konu alıyor.

Yıldız ve beraberindekiler HDP’ye yakınlıklarıyla bilinen bir ailenin işlettiği giyim eşyası satılan “İstanbul Ucuzluk” adlı dükkâna girince burada çıkan münakaşa kısa zamanda arbedeye dönüşüyor, karşılıklı olarak silahlar çekiliyor, ardından kavga sokağa taşıyor.

Olayların birinci bölümü Suruç Çarşısı’nda meydana gelmiştir. Milletvekili adayının ağabeyi Mehmet Yıldız bu sırada hayatını kaybetmiştir. Yaralanan dükkân sahibi Celal Şenyaşar ile kardeşi Adil Şenyaşar Suruç Devlet Hastanesi’ne götürülmüştür. Hastaneye kaldırılanlar arasında kavganın diğer tarafından yaralılar da vardır.

Haberin Devamı

Mehmet Yıldız’ın ölüm haberini duyan yakınlarının oldukça kalabalık bir grupla hastaneye gelmeleri ile olaylar daha da büyümüş, hastane uzun bir süre tam bir kaos ortamına sahne olmuştur. Burada Şenyaşar ailesinden yaralılarının tedavisi yapılamamış, ayrıca saldırıya maruz kalmışlardır. Emniyet yetkilileri, bunun üzerine yaralıları ambulanslarla Gaziantep’e götürmeyi kararlaştırmıştır. Gelgelelim yaralıları taşıyan ambulanslar da hastane çıkışında saldırıya uğramıştır.

Sonuçta Gaziantep Adli Morgu’nda soyadı Şenyaşar olan üç kişi için ölüm raporu düzenlenmiştir. Bunlar dükkânın sahibi Celal Şenyaşar, kardeşi Adil Şenyaşar ve babaları Esvet Şenyaşar’dır. Baba Şenyaşar, çocuklarının yaralı olarak hastaneye getirildiklerini duyunca hemen gelmiş ancak burada uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.

HASTANEDEKİ KAMERA KAYITLARI ÇALININCA

Tabloyu vahim kılan bir başka gelişme, yaşanan kaotik hadiseler sırasında hastanenin güvenlik kameralarının kayıtlarının çalınmış olmasıdır. Dolayısıyla hastanedeki saldırılarla ilgili en önemli delillere ulaşılabilmesi engellenmiştir.

Haberin Devamı

Ve cenazelerin kaldırılmasından, tartışmaların geride kalmasından sonra bütün gözler yargıya çevrilmiştir. Ölümlere ve yaralamalara yol açan, hastaneye saldırıyı düzenleyen, delilleri ortadan kaldıran suçluların akıbeti yargıda nasıl bir seyir izleyecekti?

Bu soruşturmanın serüveni 2018 yılı haziran ayından bu yana Şanlıurfa’nın en sancılı konularından biridir. Hadisenin taraflarından biri olan İbrahim Halil Yıldız’ın seçimi altıncı sıradan kazanıp iktidar partisi milletvekili olarak TBMM’ye girmesiyle birlikte konu Şanlurfa’da siyasetin gündemine yerleşmiştir.

Bu çerçevede tartışmalar Şanlıurfa’da yargının tarafsız bir şekilde bu soruşturmanın üstüne gitmesi suretiyle faillerin cezalandırılmasının mümkün olup olmayacağı sorusuna odaklanmıştır.

Haberin Devamı

SORUŞTURMA İKİ PARÇAYA BÖLÜNÜNCE

2018’de bu konudaki ilk yazıyı kaleme aldıktan sonra belli aralıklarla iddianamenin gidişatını izlemeye başladım. Soruşturma garip bir şekilde uzuyordu.

Bu arada ilginç bir gelişme, savcılık soruşturmasının olayların meydana geldiği mekânlara göre ikiye bölünmesi oldu. Olayların çarşıda meydana gelen ilk bölümüyle ilgili iddianame 19 Ekim 2019 tarihinde hazırlandı ve dava Şanlıurfa’da değil, Malatya’daki 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Bu dava 2021 yılı nisan ayında sonuçlanmıştır.

Kararda milletvekilinin ağabeyi Mehmet Yıldız’ı öldürdüğü ve ayrıca beş kişiyi yaraladığı gerekçesiyle dükkânın sahibi Celal Şenyaşar’ın kardeşi Fadıl Şenyaşar’a 37 yıl 8 ay hapis cezası verilmiştir. Dükkânın sahibinin Celal Şenyaşar’ın kardeşi Adil Şenyaşar’ı öldürdüğü gerekçesiyle de milletvekilinin diğer kardeşi Enver Yıldız 19 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Haberin Devamı

Bir başka anlatımla, iki taraftan birer kayba karşı iki aileden birer sanığın hapis cezasına çarptırıldığı bir tablo ortaya çıkmıştır.

Oysa olaylar çarşıda başlayıp hastaneye yayılarak bir bütünlük içinde devam etmiştir. Örneğin Adil Şenyaşar çarşıda yaralanmış, getirildiği hastanede yeniden saldırıya uğramış, ölüm raporu da götürüldüğü Gaziantep Adli Tıp Morgu’nda düzenlenmiştir.

Soruşturmanın ikiye ayrılması işlenen suçların bütünlük içinde değerlendirilebilmesini önlemiştir.

ADALET BAKANLIĞI’NIN HEDEFİNE UYULMADI

Ayrıca, Suruç Devlet Hastanesi’ndeki hadiselerle ilgili soruşturma bir türlü ilerlememiştir. Bunun üzerine eşi Esvet Şenyaşar ile iki oğlunu kaybeden Emine Şenyaşar, 9 Mart 2021 tarihinden itibaren her gün Şanlıurfa Adliyesi’nin önüne gidip oturma eylemi yaparak eşi ve çocuklarının ölümünün aydınlatılmasını talep etmiştir.

Haberin Devamı

Dosya bir türlü sonuçlanmayıp Emine Şenyaşar’ın eylemi ile kamuoyunda gündeme gelince, geçen yıl 23 ve 24 Kasım’da arka arkaya iki ayrı yazıyla iddianamenin o tarihte hala çıkmamış olmasına dikkat çekme ihtiyacını duydum.

Birincisine “Üç Buçuk Yıldır Yazılması Beklenen Bir İddianeme” başlığını koydum ve soruşturmanın uzamasının yol açtığı problemli duruma değindim. Bunu tamamlayan ikinci yazım “Adalet Bakanlığı Soruşturmalar İçin Hedef Süre Açıklıyor, Ancak...” başlığını taşıyordu.

Adalet Bakanlığı 2019 yılı başında bir açıklamayla, Cumhuriyet Başsavcılıklarına cinayet suçlarında soruşturmaları en çok beş ay içinde sonuçlandırıp iddianamelerini yazmaları hedefinin verildiğini kamuoyuna duyurmuştu.

Buna karşılık Suruç’taki dosyanın seyrine bakıldığında, Adalet Bakanlığı’nın belirlediği süre hedefinin Şanlıurfa Adliye Sarayı’ndan içeri giremediğini görüyoruz.

19 SANIKTAN 14’ÜNÜN SOYADI YILDIZ

Ve nihayet Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı soruşturma 12 Ekim 2022 tarihini taşıyan bir iddianamenin hazırlanmasıyla son buldu. Toplam 91 sayfa tutan iddianame Şanlıurfa Başsavcı Vekili Ferhat Deniz’in imzasını taşıyor.

Hastanede meydana gelen olaylarla ilgili olarak toplam 19 sanık yer alıyor bu iddianamede. Şüphelilerden 15’inin “Kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Savcı, 4 sanık hakkında ise “Kamu malına zarar verme, suç delillerini yok etme, gizleme, bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık” gibi suçlamalar yöneltiyor.

İddianameyi incelerken dikkatimi çeken bir nokta, toplam 19 sanıktan 14’ünün “Yıldız” soyadını taşıması oldu. Bu isimlerin AK Parti Milletvekili Yıldız’la aynı soyadını taşıyan akrabaları olduğunu anlıyoruz.

Tutuklu iki sanıktan biri olan Celal Yıldız da bu grupta yer alıyor. Celal Yıldız, olaylardan yaklaşık dört yıl sonra 23 Nisan 2022 tarihinde tutuklanmıştır, diğer tutuklu sanık Mekail Yıldız ile birlikte.

ŞİMDİDEN TÜRK YARGI TARİHİNE GEÇTİ

Sonuçta Suruç Devlet Hastanesi’nde meydana gelen toplu saldırı ile bu hadise hakkındaki iddianamenin bitirilebilmesi arasında tam 4 yıl 4 ay gibi uzun bir zamanın geçmesi gerekmiştir. Bu gecikme, muhtemelen Türkiye’de en azından son dönemde en uzun sürede sonuçlandırılmış soruşturmalardan biri yapıyor Suruç’taki adli süreci.

Dün görüştüğüm Şenyaşar ailesinin avukatı Bülent Duran, soruşturma sırasında dosyaya bakan savcının 11 kez değiştiğine de dikkat çekti.

Bu arada soruşturma üzerinde gizlilik kararı bulunduğundan müşteki taraf olarak Şenyaşar ailesi ve avukatları delillere ancak iddianamenin açıklanmasıyla birlikte erişim sağlayabilmiştir.

Üstelik Şanlıurfa 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 91 sayfalık iddianameyi savcılık tarafından kendisine iletildiği gün hemen kabul ederek davanın başka bir şehirde görülmesi için dosyayı bu konuda karar vermeye yetkili olan Yargıtay’a göndermiştir.

Peki iddianamenin sayfalarını çevirmeye başladığımızda hastanedeki saldırılarla ne gibi tespitler okuyoruz? Bu sorulara da yarın yanıt verelim.

Yazarın Tüm Yazıları