Resmi Gazete’deki anlaşmada bakın nasıl bir tespit var

ŞİMDİ aktaracaklarımın hiçbiri bana ait değil.

Haberin Devamı

Hepsi devletin Resmi Gazetesi’nde yazılı. İnternette Resmi Gazete’nin 19 Kasım tarihli nüshasına girip siz de okuyabilirsiniz. Üstelik birazdan alıntılar yapacağım metnin en üst sayfasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan bir Cumhurbaşkanlığı Kararı da var. Karar sayısı: 352.

Bu metinde “AB’nin darbe girişimi faillerinin adalete teslim edilmesi konusunda orantılı eylemde bulunulması ihtiyacının farkında olduğu” belirtildikten sonra şöyle deniliyor:

“Ancak aday ülke ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin imzacı tarafı olarak Türkiye’nin, hukukun üstünlüğü ile temel haklara ve herkesin adil yargılanma hakkına saygı göstermesi ve hukukun üstünlüğü ile temel hak ve özgürlükler konusunda yaşanan ciddi boyuttaki eksiklikleri ele alması gerekmektedir.”

Haberin Devamı

Türkiye’de iki alanda “ciddi boyuttaki eksikliklerden” söz ediyor bu belge.

*

Değindiğimiz belge Türkiye ile AB arasında imzalanan bir anlaşma. Tam adı, ‘İPA 2 2017 Yılı Türkiye için Yıllık Eylem Programına Ait Finansman Anlaşması’.

Anlaşmanın altında Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Faruk Kaymakcı ve Avrupa Komisyonu Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü Türkiye Direktörü Myriam Ferran’ın imzaları yer alıyor.

IPA’yı (Instrument for Pre-Accession) Türkçe’ye “Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı” diye çevirebiliriz. AB’nin aday ülkelere tam üyeliğin gerektirdiği siyasi ve ekonomik reformların gerçekleştirilmesi amacıyla aktardığı mali ve teknik yardımlar bu mekanizma üzerinden yürüyor.

Resmi Gazete’de yayımlanan metin, 12 Ekim tarihinde Kaymakçı ile Ferran arasında imzalanan ve 2014-2020 dönemini kapsayan ‘IPA 2’nin 2017 yılı eylem programına ilişkin anlaşma ile bunun onaylanmasını öngören Cumhurbaşkanlığı kararından ibaret. Anlaşmanın Türkçe metni ve İngilizce çevirisiyle birlikte hepsi 85 sayfa tutuyor. Yıllık programların işleyişi başka yıllara kayabiliyor.

İlk kez Cumhuriyet gazetesinin duyurduğu bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin bugün Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesi Türkiye ile AB arasındaki havayı bir nebze ısıtacak bir adım aslında. Bu gelişme, yaşanan bütün sıkıntılara rağmen AB ile Türkiye arasındaki bazı mekanizmaların pekâlâ çalışmakta olduğunu gösteriyor.

*

Haberin Devamı

IPA 2’nin 2017 yıllık eylem planının toplam finansmanı yaklaşık 313 milyon Euro olarak belirlenmiş. ‘Yararlanıcı ülke’ kimliğiyle Türkiye de katkıda bulunuyor. Bu toplamın 123 milyon 100 bin Euro’luk bölümü doğrudan AB tarafından tahsis edilecek. AB katkısının 110 milyon 100 bin Euro’su ‘demokrasi ve yönetişim’, 13 milyon Euro’su ise ‘hukukun üstünlüğü ve temel haklar’ alanlarında değerlendirilecek.

AB’nin sağlayacağı finansmanın gerekçesinde “AB’nin 2016 Türkiye raporunda hukukun üstünlüğü ile temel hak ve özgürlükler konusunda gerileme olduğuna” dikkat çekilerek, “bu alanlarda sağlanacak mali yardımla aday ülke ve Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi olarak taahhüt ettiği yükümlülüklerini yerine getirmeye yönelik girişimlerin desteklenmesinin amaçlandığı”, bu bağlamda “eksikliklerin ele alınması gereği” vurgulanıyor.

Haberin Devamı

Burada kritik bir ifade var. “İfade ve basın özgürlüğü dahil olmak üzere temel haklar alt sektörüne özellikle önem verileceği” ve bu sektörlerdeki faaliyetlerin destekleneceği anlatılıyor. “Avrupa standartları uyarınca basın ve ifade özgürlüğünün arttırılması”, Türkiye-AB anlaşmasında öncelik taşıyan bir ‘tematik alan’ olarak beliriyor. “Eylemden beklenen sonuçlar” arasında “Medya çalışanları ve gazetecilerin haklarına ilişkin farkındalığın arttırılması” da sıralanıyor.

Diğer üç tematik alan ise İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, çocuk haklarının korunması ve temel haklara yönelik sektör koordinasyonunun kuvvetlendirilmesi şeklinde tanımlanıyor.

*

Haberin Devamı

Anlaşmada, tahsis edilecek fonların bir bölümünün Türkiye ile AB Komisyonu tarafından ortaklaşa, bir bölümünün ise AB Komisyonu tarafından “doğrudan yönetim modeli” ile yönetileceği belirtiliyor. Sivil toplum kuruluşlarının AB Komisyonu’nun yapacağı ‘hibe program çağrıları’ sonrasında hazırlayacakları proje tekliflerini doğrudan Ankara’daki AB delegasyonuna sunmaları gerekecek.

Demokrasi alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili tartışmaların ve gelişmelerin de sıcak bir şekilde sürdüğü bugünlerde AB ile yürürlüğe konan son mali yardım anlaşması, kuşkusuz önemli bir adımdır.

 

Yazarın Tüm Yazıları