Erdoğan İstanbul’un rövanşını alabilecek mi?

“UNUTMAYIN, vakit Türkiye vakti. Vakit, İstanbul vakti. Bunu ortaya hep beraber koymalıyız” dedikten sonra “Sandıkları patlatmaya var mıyız? diye sordu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen pazar günü düzenlediği İstanbul mitinginde Yenikapı’yı doldurmuş olan büyük kalabalığa.

Haberin Devamı

Aynı konuşmada İstanbul’un sonucuna ilişkin tahminini kesinlik ifadeleri içinde ortaya koydu: “Ben inanıyorum İstanbul’da bu iş bitmiş. İstanbul kararını Allah’ın izniyle vermiş...”

*

Erdoğan, bütün gücüyle İstanbul’a yükleniyor. Bu özel çabası, İstanbul’un hem Türkiye sonucu hem de kendi şahsı açısından taşıdığı önemden kaynaklanıyor. Türkiye’yi kazanmanın yolu önce İstanbul’u kazanmaktan geçiyor.

Üstelik, anayasa değişikliğinden sonra sandalye sayısı 600’e çıkan TBMM’de İstanbul’un milletvekili sayısı da 88’den 98’e yükselmiş durumda. Bir başka deyişle, TBMM sıralarında oturan yaklaşık her altı milletvekilinden biri İstanbul’u temsil ediyor olacak.

Seçmen sayısı olarak baktığımızda, 10 milyon 559 bin 686 kayıtlı seçmeni var 24 Haziran’da İstanbul’un. Geçen yıl 16 Nisan’da yapılan referandumdaki seçmen sayısına yaklaşık 30 bin yeni seçmen eklenmiş.

Haberin Devamı

Peki geçen pazar günü mitingde Cumhurbaşkanı’nın kürsüde anlattığı gibi bu iş bitti mi gerçekten? Bunu pazar akşamı öğreneceğiz ama Erdoğan’ın kritik bir sınavla karşı karşıya olduğunu belirtebiliriz. Bunun temel nedeni, geçen yılki referandumda Erdoğan’ın İstanbul’da hiç beklemediği ve de hiç alışık olmadığı bir sürprizle karşılaşmış olmasıdır.

İstanbul, geçen referandumda yüzde 51.35’le Erdoğan’ın talep ettiği anayasa değişikliklerine “Hayır” dedi. AK Parti ile MHP’nin oluşturduğu ‘Evet’ cephesinin oyu yüzde 48.65’te kaldı. Sandıkta 4 milyon 728 bin 584 kişi “Hayır” derken, “Evet” diyenlerin sayısı 4 milyon 479 bin 196’da kaldı. Arada yaklaşık 250 binlik bir fark ortaya çıktı.

*

Bu sonucun bir ‘ilk’ olmasının nedeni, Erdoğan’ın İstanbul’da büyükşehir belediye başkanı seçildiği 1994 yılındaki yerel seçimden sonra bu şehirde girdiği bütün seçim ya da halkoylamalarından muzaffer çıkmış olmasıdır. Bu seri ilk kez referandumda bozuldu. İstanbul’a bu ölçüde yüklenmesinde 17 Nisan’ın rövanşını alma saiki de rol oynuyor.

AK Parti’nin bundan 14 ay önce İstanbul’da uğradığı kaybın büyüklüğünü, 1 Kasım 2015 milletvekili seçimi sonuçlarıyla kıyaslayarak da değerlendirebiliriz. 1 Kasım’da AK Parti İstanbul’da 4.5 milyon, MHP ise 790 bin oy almıştı. Yani, referandumda anayasa değişikliğini savunan cephenin potansiyel oy gücü 5.3 milyonu dolayındaydı. Ancak sandıklarda ‘evet’ oylarının 4.5 milyonun biraz altında kalması iktidar cephesinin ciddi bir düşüş yaşadığını ortaya koydu.

Haberin Devamı

Ret cephesine baktığımızda, 1 Kasım’da CHP’nin 2.7 milyon, HDP’nin de 949 bin dolayında oyu olduğunu görüyoruz. Toplamı 3.7 milyona geliyor. Oysa ‘hayır’ oyları diğer partilerden gelen desteklerin de yardımıyla bu toplamın 1 milyon üstünde çıkmıştır.

*

Burada önemli olan nokta, AK Parti’nin İstanbul’un geleneksel muhafazakâr kalelerinde bile önemli düşüşler yaşamış olmasıdır. Üsküdar gibi muhafazakâr dokusuyla bilinen bir ilçede ‘hayır’ oylarının ‘evet’lerden yüksek çıkması, ayrıca ‘evet’lerin AK Parti’nin bu ilçede 1 Kasım’da aldığı oyun da altında kalması iktidar açısından düşündürücüydü.

Bu tablo, özellikle AK Parti’nin 7 Haziran’da uğradığı gerilemeyle birlikte başlayan, ardından 16 Nisan referandumunda büyük şehirlerin “Hayır” demesiyle alevlenen tartışmaya götürüyor bizi. Bu tartışma, AK Parti’nin 2002 sonunda hükümete gelmesiyle birlikte güçlenmeye başlayan özellikle kentli muhafazakâr genç orta sınıfların, iktidarın girdiği kimi yönelişlerden rahatsız olmasını konu alıyor.

Haberin Devamı

Eğitimli, yüksek tüketim kalıplarına sahip bu kesimler, iyi bir yaşam sürmek istemekte, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne önem vermekte, kutuplaşmanın dışında kalarak otoriterleşme eğilimlerine uzak durmayı yeğlemektedir. Geçen referandumun önemi, AK Parti’nin geleneksel destek zemini içinde önemli bir yer tutan bu kesimlerin iktidara en azından bir uyarıda bulunma ihtiyacını duymuş olmasıdır.

Pazar günü test edilecek en önemli sorulardan biri, muhafazakâr kentli orta kesimlerin tutumunda bir değişiklik olup olmayacağıdır. Bu soruya alınacak yanıt, İstanbul’daki sonucun şekillenmesinde de önemli bir faktör olacaktır. Bu kesimin sergileyeceği seçmen davranışını yalnızca İstanbul’la sınırlı görmemek, Türkiye’nin genelinde şehir merkezlerindeki aynı sosyolojik katmana da teşmil etmek doğru olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları