ABD Yunanistan’a F-35, Türkiye’ye F-16 verdiğinde denge olur mu?

TBMM’nin geçen hafta İsveç’in NATO’ya üyelik protokolünü onaylamasının hemen ardından ABD yönetiminin eş zamanlı bir şekilde Türkiye’ye F-16, Yunanistan’a da F-35 savaş uçaklarının satışı için Kongre’ye bildirimde bulunması, ilk bakışta, Washington’un iki NATO müttefiki karşısında bir denge politikası izlediği izlenimini veriyor.

Haberin Devamı

Ancak bu sorunun tam bir yanıtı galiba biraz da konuya nereden baktığınıza bağlı. Daha doğrusu, birden çok yanıtı olan bir soru bu.

Evet, başvurudaki eş zamanlılık iki ülke karşısında bir denge arayışını yansıtıyor. Gelgelelim, meseleye bu savaş uçaklarının yetenekleri açısından baktığınızda sorunun yanıtı biraz değişebilir. Ayrıca, bu noktaya nasıl gelindiği sorusu, bizi S-400 meselesini de içine alan bir başka tartışmanın içine çekecektir.

Her halükârda, meselenin denge kısmıyla ilgili yanıtların karşımıza çıkaracağı tablo, ABD, Türkiye ve Yunanistan üçgeni içindeki karmaşık dinamikleri, Türkiye ile Yunanistan arasındaki rekabeti ve bu çerçevede Ankara’nın askeri planlamasını ve caydırıcılık hedeflerini yakında ilgilendiren boyutlar taşıyor.

*

Haberin Devamı

Meseleyi şöyle açıklamaya çalışalım.

Bugün Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki F-16 savaş uçakları artık bir önceki kuşak kabul edilen “4’üncü nesli” temsil ediyor. Biden yönetiminin geçen cuma günü ilettiği talep Kongre’den herhangi bir engellemeye takılmadan geçerse, Türkiye ABD’den “4.5’uncu nesil” yeteneklerini taşıyan 40 adet yeni F-16/VIPER savaş uçağı alacak.

Envanterindeki 79 kadar mevcut 4’üncü nesil F-16’ya, aynı paketin bir parçası olarak satın alınacak modernizasyon kitleriyle yine 4.5’uncu nesil yetenekleri kazandırılacak.

Türkiye, böylelikle hava gücünün önemli bir bölümünü 4’üncü nesilden 4.5’uncu nesle taşımış olacaktır.

*

Şimdi Yunanistan cephesine bakalım.

ABD yönetiminin yaptığı talep çerçevesinde, Yunanistan, teknolojik donanım açısından 4.5’uncu nesilden bir adım ileride olan 5’inci nesil 40 adet F-35 uçaklarını alacaktır ABD’den.

İşin gerçeği odur ki, Yunanistan’ın elindeki F-16 uçaklarının 4.5’uncu nesle dönük modernizasyonu programı da 2022 yılında zaten başlamış bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye neredeyse iki yıl kadar geriden gelerek önümüzdeki bir iki yıl içinde Yunanistan’ı bu kategoride yakalamaya çalışacaktır.

Ancak konu bir sonraki 5’inci nesli temsil eden ve görünmezlik niteliği (stealth) taşıyan F-35 uçaklarına geldiğinde burada işler değişiyor. Yunanistan, muhtemelen 2027-28 döneminde F-35’leri ABD’den teslim almaya başladığı takdirde, Türkiye’nin de 5’inci nesil savaş uçağı yeteneğini ne zaman kazanacağı sorusunun yanıtı şimdiden kritik bir önem kazanıyor.

Haberin Devamı

Gelişmelerin seyri Yunanistan’ın bu yeteneği Türkiye’den önce kazanmakta olduğuna işaret ediyor.

*

Bu durum Türkiye ile Yunanistan arasında askeri güç dengesini nasıl etkiler?

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, geçen yıl bu soruyu kendisine yönelttiğimizde, 4.5’uncu ve 5’inci nesil kategorileri için farklı yanıtlar vermişti.

Orgeneral Ünal, 4.5’uncu nesil açısından bakıldığında, Türkiye de 40 F-16/VIPER uçağı alıp 80 kadar F-16’yı modernize ederse, “iki ülke muharip savaş uçaklarının yeteneklerinde dengenin sağlanmış olacağını” belirtmişti.

Ünal’a göre, Türkiye ile Yunanistan arasında sorun 5’inci nesil F-35’lerde ortaya çıkıyor. Yunanistan’ın bir sonraki nesil savaş uçaklarını uçurduğu, Türkiye’nin ise bu imkandan yoksun olduğu bir senaryo Yunanistan açısından avantajlı bir durumu gösteriyor.

Haberin Devamı

Bu avantajı kendisi şöyle anlatıyor “Emekli Orgeneral Ünal’ın gözünden Havada Türk-Yunan Güç Dengesi” başlıklı yazımızda:

“Burada 5’inci nesil uçağın avantajları söz konusu olur. Bunların en önemlisi F-35’lerin ‘az görünürlük’ özelliğidir. F-35’lerin çok daha yüksek silah kapasitesine sahip olması, büyük çaplı hareket etkisi kazandırması gibi faktörler söz konusu değil. Mesele şu: Az görünürlük özelliği nedeniyle, ben onu görünceye kadar o beni görmüş oluyor... Bu da ona hava harekat ortamında bir avantaj sağlıyor. Bu özellik dışında bir yüksek avantaj sağladığını söylemek bence doğru olmaz.”

Ankara böyle bir risk almak istemediği içindir ki, 5’inci nesil savaş uçağına dönük arayışlarını, çalışmalarını sürüyor.

*

Haberin Devamı

Tabii, bugün 2024 yılı başında yaptığımız bu tartışmanın oldukça düşündürücü bir başka boyutu var. Bilindiği gibi, Türkiye başlangıçta F-35’lerin ortak üretim programında yer alan, hatta savaş uçağının çok sayıda parçasının üretimini üstlenmiş bir proje ortağı konumunda iken, Rusya’dan 2019 yılında S-400 hava savunma sistemleri satın aldığı için ABD tarafından bu programdan çıkartılmıştır.

İlk parti doğrudan ABD imalatı olan ve Türkiye’nin parasını büyük ölçüde ödediği 6 adet F-35 savaş uçağı da bu kararın bir parçası olarak Amerika’daki üste hangara çekilmiş ve orada kalmıştır.

Türkiye, Rus yapımı S-400 seçeneğine yönelmeseydi muhtemelen bugün çok farklı bir tablodan söz ediyor olacaktık.

*

Haberin Devamı

Ancak bugünün yalın gerçeklerine döndüğümüzde karşımızdaki tablo şudur:

Ankara’daki sivil ve askeri karar vericilerde Türkiye’nin 5’inci nesil savaş uçaklarında en azından bir süre için Yunanistan’ın gerisinde kalma ihtimaline karşı kuvvetli bir hassasiyetin varlığı sır değildir. Bu nedenledir ki, Türkiye “KAAN” adı verilen beşinci nesil savaş uçağını TAİ’de kendi imkânlarıyla yapmayı en kritik stratejik önceliklerinden biri haline getirmiş bulunuyor.

Burada karşılaşılan sorunlardan biri uçağın motorudur. Bu başlıkta yaşanan önemli bir gecikme sonrası Ankara motorda yeniden Birleşik Krallık’ın Rolls Royce seçeneğine yönelmiştir. Bütün imkânların zorlanmasıyla KAAN’ın motorunun 2027-28’e yetiştirilmesi hedefleniyor. Ancak her şeyin yolunda gitmesi halinde dahi KAAN’ın Hava Kuvvetleri’nin envanterinde operasyonal hale gelebilmesinin, 2030’lu yılların başlarını, hatta ortalarını bulması muhtemeldir.

Bu projeksiyonun bizi getirdiği nokta şudur: Yunanistan 2020’li yılların sonlarına doğru ABD’den F-35’leri almaya başladığı, Türkiye’nin imal ettiği KAAN’ın ise 2030’lu yılların ortalarına doğru operasyonel hale geldiği bir durum söz konusu olabilir.

*

İşte beliren bu ihtimaller ışığında Türkiye yeniden F-35 seçeneğine dönebilir mi?

Kısa bir süre önce Ankara’yı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iki numaralı yetkilisi Victoria Nuland, geçen pazartesi günü CNN-Türk’ten Büşra Arslantaş’a verdiği mülakatta, “S-400 meselesine bir çözüm bulunabildiği takdirde Türkiye’yi yeniden F-35 ailesinde karşılamaktan memnuniyet duyacaklarını” söylemiştir.

Kuşkusuz, Türkiye’de her zaman sürprizlere hazırlıklı olmak gerekir. Ancak yine de bugün gelinen aşamada S-400 konusunda geri adım atılarak F-35 seçeneğine dönülmesi çok da gerçekçi görünmüyor. Özellikle Ankara’nın bütün gücüyle KAAN seçeneğine yöneldiği dikkate alındığında...

Tabii burada ABD’nin Türkiye ve Yunanistan karşısında kayda değer bir pazarlık kartını eline geçirdiği de tartışma götürmez. Kaldı ki, son yıllarda Atina’nın da davetkar tutumuyla, ABD’nin Yunanistan’ın askeri yönden güçlendirmesine sağladığı imkanlarla ibreyi biraz bu ülkeye doğru çevirdiği de aşikârdır.

Sonuçta aktardığımız gelişmeler, Türkiye ile Yunanistan arasında hava gücünde 2020’li yılların tümüne ve oradan 2030’lu yıllara yayılacak olan ve ABD’nin de denklemin içinde önemli bir rol oynayacağı bir rekabet ve çekişme ortamını şimdiden haber veriyor bize.

Yazarın Tüm Yazıları