Olan oldu artık, önümüzdeki gecelere bakalım

Eğlence ve gece hayatında kimse net bir şekilde önünü göremiyor, sadece bazı tahminler yapılabiliyor. Korona meselesi daha uzunca bir süre gündemimizde kalacağına göre, ihtimallerin üzerinden geçelim mi?

Haberin Devamı

Olan oldu artık, önümüzdeki gecelere bakalımYeme-içme sektörünün hemen yanında koronavirüs krizinden en ağır darbeyi alan sektör eğlence sektörü. Yani barlar, kulüpler, konser alanları, festivaller, beach’ler...

Hatta yeme-içmede görece normalleşmeye geçilse bile aynı şeyin gece hayatında telaffuzu için daha çok bekleyeceğiz gibi görünüyor.

Mesela Çeşme’deki beach club’ların bu sene nasıl olacağına dair biraz etrafı kokladım. Asıl mesele sosyal mesafe kuralının uygulanması değil. O, işin kolay kısmı. Sorun şu: Sezon çok kısa. Mayıs bitiyor. Şu anda çoktan inşaatların tamamlanma aşamasına gelmiş olması gerekiyordu. Ama bırakın inşaatı, kısıtlamalardan dolayı gidip yerlerini bile göremiyorlar ve “Geriye kalacak bir buçuk-iki ay için o yatırımı yapmaya değer mi” diye tartışıyorlar kendi aralarında.

Haberin Devamı

Big Burn Elektronik Müzik Festivali gibi bazı önemli etkinlikler şimdilik dijital ortama kaydırıldı. Ama kimse net bir şekilde önünü göremiyor.

Mesela Antalya kısıtlama kapsamından çıktı belki ama...

Tek bildiğimiz, eğer aşı bulunamazsa nüfusun yüzde 60-70’i bu virüse yakalanacak. Ve bu da uzunca bir zaman alacak. Kuralları gevşete-sıka ne kadar sürecek, ona bakacağız. Mesela Antalya kısıtlama kapsamından çıktı. Ama vaka sayısında hızlı bir artış görülürse tekrar girecek. O çıkacak, belki Çeşme; Çeşme çıkacak, belki Bodrum’a kısıtlamalar getirilecek...

Şehirlerde kalanlar için de durum farklı değil. Sadece bazı öngörüler yapılabiliyor. İhtimallerin üzerinden geçelim mi?

ÜÇ BÜYÜK TREND

Açık hava partileri: Olan oldu artık, önümüzdeki gecelere bakalım
Yok, öyle Cemil Topuzlu’da cümbür cemaat oturup konser dinler gibi değil. Herkes arabasının içinde. Konser alanına arabanızla gidiyorsunuz, tıpkı açık hava sineması gibi size bir yer gösteriyorlar, iki kişi-üç kişi konseri aracınızın içinden dinleyip eğleniyorsunuz. Almanya ve Danimarka bu konuda en ileri ülkeler. Türkiye’de mümkün mü diye bakındım, çok pahalı bir yatırımmış, ciddi sponsorluklar gerekiyormuş. Para meselesi hallolsa bile iki büyük handikapı var. Birincisi, eğlendikten sonra alkollü araç kullanmak. İkincisiyse flört: Arabalı vapur gibi, sizi nereye yerleştirirlerse ancak yandaki arabayla sosyalleşebilirsiniz. Tahran caddelerindeki gibi: Kaş, göz, en fazla numara alıp vermece.

Haberin Devamı

Küçük bitti, yaşasın ferah: Olan oldu artık, önümüzdeki gecelere bakalım
2000’li yılları neredeyse bütün dünyada ‘küçülerek’ geçirdik. Emirgân’daki Gizli Kalsın gibi küçücük yerlere tıkılıp dip dibe, üst üste eğlendik. “Küçük iyidir” düsturu ezici trend haline geldi; dar alanda iki-üç masalı butik restoranlar, kafeler, kahveciler milenyumun gözdesiydi. Hatta daha uç bir örnek: Alaçatı’da Tek Masa adında bir yer açıldı. Herkes aynı büyük ve geniş masanın etrafında toplanıyor, yiyip içip eğleniyordu. Artık hayır: Hoş geldin 90’lar! Şimdi insanların kendi küçük grupları içinde, sosyal mesafeli localara dağılmış halde takılabilecekleri ferah feza mekânlar avantajlı olacak. Mümkünse de açık hava. Bakınız Ortaköy Sortie, gidiniz Kuruçeşme Oligark, ha keza Beyoğlu 360...

Haberin Devamı

Radikal izolasyon:Olan oldu artık, önümüzdeki gecelere bakalım
Sürekli dışarı çıkan biri değilsiniz ama 40 yılda bir de evlilik yıldönümünüzü kutlamak istiyorsunuz. Onlar ne yapacak? Türkiye’de de dünyada da örnekleri oluşmaya başladı: Bir mekâna gittiğinizde sizi camekân ve benzeri uygulamalarla diğer masalardan ayıran düzenler... Mesela Balat’taki Balat Gibi. Tek masası var, sadece size özel yemek hazırlıyor, başka müşteri alınmıyor. Bir önceki geceden sonra iyice dezenfekte edildiğinden eminseniz, neden olmasın? İsveç’te bir restoran iyice abartmış: ‘Bord för En’ yani ‘Bir Kişilik Masa’ isimli restoran, yanınıza eşinizi de almıyor, tek başınıza yiyorsunuz. Yemekleri de masaya ipli sepetle yolluyorlar.

Haberin Devamı

BEYRUT TİPİ EĞLENCE

Uzun yıllar süren iç karışıklık ve çatışma ortamına rağmen Beyrut, dünyanın eğlence başkentlerinden biri olarak kalmayı başardı. Bunu açıklamaya kalkanlar, sürekli tehdit ve tehlike altında yaşamanın doğurduğu ‘ya yarın yoksa’ psikolojisine bağlıyorlar. Bir nevi ‘Pompei’nin Son Günleri’... ‘Yarınımız zaten garanti değil, öyleyse vur dibine’ hali. Gittiğim her iki seferinde de beni acayip şaşırtan bu şehirde, sığınaktan gece kulübüne çevrilmiş mekânlardan birinde “Habibi” diye avizeden sarkarak dans eden adam görmüştüm. Adı neydi, gitsem o dağlık yerde yine bulabilir miyim, hâlâ yerinde midir bilmiyorum. Çünkü tehlikeye karşı bir gelenek olarak sık sık yerleri değişiyormuş.

Haberin Devamı

YENİ TEKNOLOJİLER

Herkes kafasında neyin ne olduğunu tam olarak oturtuncaya kadar imdadımıza VR teknolojisi (sanal gerçeklik) gibi temkinli çözümler yetişecek. Bir süre konserlere, festivallere evimizden, belki maksimum birkaç tanıdığımızla internet üzerinden katılıp hem kendimizin hem de toplumun izolasyonuna dikkat edeceğiz. Bu arada dükkân içinde de çevrimiçi sipariş, tepsiyi robotla gönderme gibi uygulamalara tanık olursanız şaşırmayın. Robot deyince ille de bir android anlamayın bundan. Uzaktan kumandalı buz kutusu gibi düşünün. ABD’de başladı bile.Olan oldu artık, önümüzdeki gecelere bakalımYemeğinizi buna benzer bir 'garson' getirebilir.

Yazarın Tüm Yazıları