Durun siz kardeşsiniz!

Önceki gün, Etiler, Tepecik Yolu’nda bir apartmanın yedinci katı... Gündüz gözüyle çığlık, küfür kıyamet... Sanki adam öldürülüyor. E burası Türkiye, her şey olabilir. Belki de adam karısını kesiyor! Komşular polise haber veriyor.

Haberin Devamı

O kadar çok ihbar geliyor ki olay yerine sadece polis değil, sağlık ekipleri de sevk ediliyor.

İçeridekiler kapıyı açmıyor.

İkna süreci tamamlanınca ortaya çıkıyor ki evet, aile içi şiddet!

Ama kocadan eşine değil, kardeşten kardeşe....

¡ ¡ ¡

Meğer Esra ve Ceyda (Ersoy) kardeşler birbirine girmiş, burası da onların eviymiş.

“Yoluşma” o kadar ciddi ki ikisi de yaralı.

Ambulansa bindirilip yakındaki özel bir hastaneye götürülüyorlar.

Kavga nasıl başladı; mevzu bir erkek mi, para mı yoksa başka bir şey mi; kimin elinde kimin daha çok saçı kaldı; evdeki hasar ne; belli değil...

Söylenen o ki ünlü bir işadamı için çırılçıplak çekilmiş bir video mesajıymış husumetin sebebi.

¡ ¡ ¡

Bunlar işin sulu, magazin, tantanalı tarafı tabii.

Çekirdek çitleyiniz, okuyunuz, gülüp geçiniz.

Haberin Devamı

Ama işin bir de üzücü yanı var...

Çünkü özüne bakarsanız aslında, bu iki kardeş birbirine muhtaç.

Eğer bugüne kadar evde “prize parmak” oyunu oynamadılarsa, ne bileyim rögara düşüp ölmedilerse; Bodrum yerine yanlışlıkla Rakka uçağına falan binmedilerse...

Bilin ki ikisini toplasan, zar zor 1’i ancak buldukları için.

¡ ¡ ¡

Eğer bölünürlerse hepimizin derdi: Artık kazık kadar oldular; (Büyüğü 33, küçüğü 30 yaşında)
ana-babasına veremezsiniz.

Topla/çıkar/çarp/böl: Aklıma gelen tek çare kayyum.

Abi değil kardeş lazım bize

iciş deyip geçmeyeceksiniz işte. Çünkü “kardeşlik” deyince işin ucu Fransız Devrimi’ne kadar gidiyor.

İhtilalin üç sloganından biri “kardeşlik”ti. Yani “La Fraternite”...

Ne siz, ne de ben seçtik “Cilalı Trump Devri”nde doğmayı... Tarihe bakarsanız, çok daha “talihli” zamanlar varmış orta yaşlı olmak için...

Olup bitene, tutuşturulmaya uğraşılan yangına bakınca, formül belli.

Prize parmak sokarken, yanlış uçağa binerken, açık rögardan kaçarken...

Tek güvencemiz “kardeşliğimiz”.

Çocukken biz de kız kardeşimle kedi-köpek gibiydik. Büyüdükçe hayat fena öğretti bize kardeşliğin ne demek olduğunu; birbirimize nasıl ihtiyacımız olduğunu.

Fark ettim ki ben hep “abilik” taslamışım.

Bu yaşımda anlıyorum ki “abi”lere değil, en çok “kardeş”lere ihtiyacımız var bu ülkede.

 

Yazarın Tüm Yazıları