Bırakacaksan Semiramis Pekkan gibi bırakacaksın

Zerrin Özer “müziği bıraktığını” açıklamıştı. Aradan 3 ay geçmedi, bu kez döndüğünü açıkladı. Güzel tabii, bırakmasın, Türkiye’nin en özel seslerinden biri. Ama şarkıcılar durup durup “müziği bıraktım” açıklamasından vazgeçsinler artık. İlgi çekmeye, gündem olmaya çalışıyorlar hissi veriyorlar insana.

Haberin Devamı

3 ay önce, 24 Haziran’da kendi kendime sormuşum: “Müziği bırakmak nasıl oluyor?”
Yani müzik dediğiniz şey, teknik olarak nasıl bırakılır?
Aklına beste gelir de... Deniz kabuğuna söyleyip denize mi atarsın mesela?
Aklına şarkı sözü gelir de... Kâğıda yazıp tutuşturur musun yahut?
Bir sanatçı dostunun çıktığı mekâna gittin, sahneye davet ettiler...
“Yok ben bıraktım, kullanmıyorum” mu dersin?
Filanca ustaya saygı albümü yapılacak, senden de istediler bir şarkı...
“Okuyamam, tövbe ettim” diye geri mi çevireceksin?
Mehmetçik’e, sağlık çalışanlarına ya da benzer başka bir topluluğa moral konseri verilecek... “Maalesef müzik kariyerimi noktaladım” mı olacak cevap?
“Halk çok istiyor, gel sana best of yapalım” dedi prodüktör...
“İstemem, ben olmuşum mest of” falan?
Peki ya müzik yarışmasında jüri?
Hepsini geçtim, duştan sonra banyoda da mı okumazsın?
Yok anlamıyorum bu “müziği bırakmak” tam olarak nerede başlıyor, nerede bitiyor...
Haziran ayında Zerrin Özer “müziği bıraktığını” açıklayınca yazmışım bunları.
Aradan 3 ay geçmedi, bu kez döndüğünü açıkladı.
Güzel tabii, bırakmasın, Türkiye’nin en özel seslerinden biri. Mümkünse daha on yıllarca devam etsin şarkılarını söylemeye.
Devam etsin etmesine de şarkıcılar artık durup durup “müziği bıraktım” açıklamasından vazgeçsinler. Çünkü teknik olarak bir manası yok. İlgi çekmeye, gündem olmaya çalışıyorlar hissi veriyorlar insana.
Daha önceki örnekler de aynı: Bakınız: Teoman... Biliniz: Demet Sağıroğlu...
Hatırlayınız: Mahsun Kırmızıgül... Hepsi müziği bıraktıklarını açıklamışlardı.
Ne oldu sonra?
Müzik dediğin öyle Teoman’ın, Mahsun’un, Demet’in, Zerrin’in bıraktığı gibi bırakılmaz.
Bırakılacaksa aslanlar gibi Semiramis Pekkan tarzı bırakılır.
Kadın noktayı bir koydu, bir daha 53 yıl sonra “Broadway’den İstanbul’a Müzikaller” gibi çok özel bir proje için, yalvar yakar çıkarabildiler sahneye.

Haberin Devamı

Ne Wanda’ymış ama...

Bırakacaksan Semiramis  Pekkan gibi bırakacaksın

Haberin Devamı

Galatasaray’ın yeni transferi Mauro Icardi ile model ve oyuncu eşi Wanda Nara ayrıldıklarını duyurdu.
Büyük sürpriz, çünkü aynı zamanda Icardi’nin menajerliğini de yürüten Wanda Nara, kocasının transfer görüşmelerini yapmak için ağustosta bizzat Türkiye’ye gelmişti.
Eylül başında da beş çocuklarıyla birlikte İstanbul’a taşınmışlardı.
Daha Türkiye’ye gelir gelmez ayrılmaları sürpriz ama Wanda’nın geçmişine bakılırsa pek şaşırtıcı değil.
Zaten Mauro Icardi ile de bir başka Arjantinli futbolcuyu, Maxi Lopez’i aldatarak birlikte olmuştu Wanda.
Hatta bu yüzden Arjantin karışmış, Maradona bile olaya dahil olmuştu. Maradona, futbolcu arkadaşının karısıyla birlikte olan Icardi’nin Arjantin milli takımında yeri olmadığını açıklamıştı.
Arjantin basınına göre bu yeni ayrılığın arkasında yine Wanda’nın gönül işleri var.
Birinci iddia Wanda’nın eski kocası Maxi Lopez’e döneceği. Nitekim ayrılığı duyurduktan sonra Wanda ile Maxi sosyal medyada yeniden takipleşmeye başladı.
İkinci iddiaysa Wanda’nın şarkıcı L-Gante ile yakınlaştığı.
Gerçi Wanda’nın kız kardeşi Zaira Nara bu dedikoduları yalanlamış ve “Wanda ile L-Gante’nin müziğinde dans etmeyi seviyoruz. Hepsi bu” demişti.
Amaan bozacının şahidi şıracı işte...

Haberin Devamı

Tam ihanet mi yarım ihanet mi?

Oyuncu Güven Kıraç, Asmalımescit’teki Corridor adlı mekânda genç bir kadınla öpüştü, çıkışta da meydan okurcasına el ele yürüdü ikili.
Magazin siteleri ve sosyal medya hesapları sanki sözbirliği etmişlercesine “İhanet gecesi” başlığıyla duyurdular olayı. Ama Güven Kıraç, 12 yıllık eşi Başak Kıraç’tan boşanma aşamasındaymış.
Kâğıt üstünde elbette ki “ihanet”.
Birbirlerine sadakat sözü vermiş eşlerin evlilik akdi tamamen sonlanıncaya kadar bu sözlerine sadık kalmaları beklenir tabii.
Bu sadece hukuken değil, karşımızdaki kişiye karşı vicdanen de bir sorumluluğumuzdur aynı zamanda.
Ama çift boşanma aşamasındaysa, bugün-yarın mahkemeleri görülecekse ben orada bir duraklıyorum “ihanet” demeden önce.
Her şeyin normal gittiği bir evlilikteki aldatmayla bu, aynı şey değilmiş gibi geliyor bana.
Bütün bu “hafifletici sebeplere” karşın, Güven Kıraç gibi saygın birinin bu işi de saygınca, bir kuyumcu titizliğiyle halletmesini beklerdim yine de.
Diyelim ki âşık oldu ve hatta belki de bu yüzden boşanıyor...
O durumda bile biraz sabırlı davranması, tam anlamıyla boşanmadan o fotoğrafları verip Başak Hanım’ı rencide etmekten kaçınması gerekirdi.

Yazarın Tüm Yazıları