Berrak Tüzünataç davasında Türk mahkemeleri mi haklı, AİHM mi?

Hukuken böyle bir tartışma yok tabii. Türkiye, imza attığı metinler gereği AİHM’nin kararlarını tanımak zorunda. Ama Berrak Tüzünataç-Şahan Gökbakar’ın öpüşme davasında insanın kafasını karıştıran noktalar da yok değil.

Haberin Devamı

Berrak Tüzünataç, 2010’da Kabataş’taki evinin terasında Şahan Gökbakar’la yakınlaştığı bir anda magazinciler tarafından çekilip yayınlanan görüntüleri için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtığı davayı kazandı.

Berrak Tüzünataç davasında  Türk mahkemeleri mi haklı, AİHM mi

Tüzünataç daha önce Türk mahkemelerinde de dava açmış ama ilgili mahkeme, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurulardan istediği sonucu alamamıştı. Yerel mahkemeler “şahsın sanat dünyasında tanınmış bir kişi olmasını ve haberin gerçeği yansıttığını” belirterek başvuruyu reddetmişti.
Zaten AİHM’ye gidebilmeniz için önce iç hukuk yollarını tüketmeniz gerekiyor.
Tüzünataç da Türkiye’de sonuç alamayınca hakkını aramak için 2018’de çalmıştı AİHM’nin kapısını. Sonuç, başta söylediğimiz gibi zafer: Strasburg Mahkemesi, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin aile ve özel yaşama saygıyla ilgili 8. maddesini ihlal ettiği kararını verdi. Ama talep olmadığı için tazminata hükmetmedi.
Peki sizce Türk mahkemeleri mi haklı, AİHM mi?
Hukuken böyle bir tartışma yok tabii. Türkiye, imza attığı metinler gereği AİHM’nin kararlarını tanımak zorunda. Ama bu kararda insanın kafasını karıştıran noktalar da yok değil. Tüzünataç, Kabataş’taki evinin mahremiyetini savunmakta elbette haklı.
Kimse kimsenin karşı dairesine geçip 7x24 evini gözetleyemez.
Bence buna evin balkonu, terası da dahil, çünkü açık havada olmasına rağmen orası da evinizin bir parçası.
Ama şöyle bir ayrıntı var:
Görüntülerde Şahan Gökbakar, Berrak Tüzünataç’ı terastan aşağı sarkıtıp kendisi de üstüne kapanıyordu. Yani yarıları hanenin içinde, yarıları dışarıda.
E şimdi evden çıkıp sokağa, yani kamusal alana taşmış sayılmaz mı... Türk mahkemeleri görüntülenen kişinin ünlü insan olmasına ve haberin doğruluğuna vurgu yapmış.
Bu vurgu bana eski bir olayı hatırlattı: Haluk Bilginer, Zuhal Olcay’la evli olduğu dönemde Aşkın Nur Yengi’yle aşk yaşamaya başlamıştı.
Bu ilişkiyi ilk kez 2001’de “Yılın aşk bombası” başlığıyla Hürriyet duyurmuştu.
Taraflar haberi kesin dille yalanlamıştı. Hem Bilginer hem Yengi, haberin doğru olmadığını ve ’sadece arkadaş olduklarını’ açıklamıştı.
Sonra Haluk Bilginer’le Zuhal Olcay boşanmış, ilişkilerini yalanlayan Bilginer’le Yengi’nin Ömerli’deki villanın balkonunda çekilen fotoğrafın yine Hürriyet’te yayınlanmasıyla tartışılacak hiçbir nokta kalmamıştı.
Başka birçok ünlü ilişkisinde, önce reddedilip sonra ortaya çıktığı gibi... O yüzden bizim mahkemelerimizin gözettiği “haberin doğruluğu” kriterini de önemsiyorum ben.
Emsal örnekleri nelerdir, onları hukukçular tartışmalı tabii ama bizden çok daha agresif magazincilik yapılan İngiltere gibi ülkelerde nasıl yürüyor bu işler...
O da ayrı mesele.

Haberin Devamı

Sanatçı ziyaretleri düzenli olmalı

Haberin Devamı

Demet Akbağ da orada, Demet Akalın da. Sezen Aksu da orada, Karsu da... Yıkılmış, nüfusları göç etmiş şehirlerde kalan depremzedeler için tanıdıkları, sevdikleri sanatçıları yanlarında görmek büyük moral. Sanatçılarla çekilmiş fotoğraflardan da anlaşılıyor nasıl mutlu oldukları. En çok da çocuklar...
O yüzden bölgeye giden, insanlarla bir araya gelen bütün ünlüleri tebrik etmek lazım.
Fakat bence bu işin bir düzene bindirilmesi gerek. Öyle herkes kafasına estiği anda, estiği yere bireysel olarak değil sürdürülebilir şekilde ve tek bir şehre yığılmadan, bütün bölgeyi dağılacak şekilde gidebilse.
Mesela MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) gibi meslek örgütleri var. Aylık takvimler oluşturulabilir. Örneğin: 20 Mart Pazartesi; Hatay-Kahramanmaraş-Gaziantep-Adıyaman-Malatya...
Hangi ünlü hangi gün, nereye müsaitse önceden orayı rezerve ettirebilir. Açıkta kalan tarih ve yerler için de çağrı yapılabilir: “21 Mart Salı günü Gaziantep boş, gidebilecek sanatçı aranıyor” gibi...

Haberin Devamı

Döne döne zirveye çıkıyor

Almanya’dan sonra Hollanda:
Ülkenin en büyük yemek sipariş platformu Thuisbezorgd, 2022’de en çok sipariş edilen yemeğin, kaşarlı ve patates kızartmalı kapsalon döneri olduğunu açıkladı.
Döner 12 bölgenin 7’sinde birinci, bir bölgesinde de ikinci en fazla sipariş edilen yemek olmuş.
Döner Türklerin yoğun yaşadığı ülkelerden başlayarak hamburgerin tahtını devire devire gidiyor.
Sıra muhtemelen Fransa’da.
Ne dersiniz, ikinci füzemizi de ateşlemenin zamanı gelmedi mi artık: Lahmacun.

Yazarın Tüm Yazıları