Bayramda yüz körlerine nasıl davranmalı?

Bayramlar sosyalleşmenin tavan yaptığı zamanlar. Ama unutmayın ki karşılaşacağınız her 100 kişiden 2’si Brad Pitt gibi “yüz körü” olabilir. Yani birini sizi tanımazlıktan gelmekle suçlamadan önce iki kere düşünmekte fayda var. Hatta “Yaa o gün ne eğlenmiştik” gibisinden zarifçe yardımcı olursanız inanın kuşkularınız uçup gidecek, onların hayatı da çok kolaylaşacak.

Haberin Devamı

Pazartesileri ünlülerle yaptığımız “O mu, Bu mu?” anket sayfamızda en sevdiğim sorulardan biri: “Hatırlayamadığınız biri size çok samimi davranıyor. Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu çözmeye çalışırsınız?”
Cevapların yüzde 99.9’u da “dolambaçlı sorular”...
En sevdiğim sorulardan biri, çünkü ünlü olmamama rağmen benim de başıma çok sık geliyor.
Bir kişiyle yaptığım bütün konuşmaları, olayları, yerleri, satır satır hatırlıyorum ama birdenbire karşımda gördüğümde kim olduğunu asla çıkaramıyorum.
Bilen arkadaşlarım yardımcı olmaya çalışıyorlar: “Bak şu karşıdan gelen filancanın babası. Hani birlikte falanca yere gitmiştik...”
Bu tüyoyu aldıktan sonrası kolay, gerisi çorap söküğü gibi geliyor ama yardımcı olacak kimse yoksa çok yorucu ve utanç verici bir durum.
Hele ki kalabalık ortamlarda. Sırf durumu kurtarmak için sahte bir gülümsemem bile var: Ne aşırı samimi, ne de fazla mesafeli.
Bazen “Ben doğuştan Alzheimer’ım” diye işi espriye vuruyorum.
İmdadıma Brad Pitt yetişti. Birçok insanı tanıyamadığını ama bunun saygısızlıktan ya da kibirden değil, “yüz körlüğü”nden olabileceğini açıkladı.
Yaşa be Brad! Böylece en azından özür/mazeret olarak sunabileceğimiz yeni bir kavram girmiş oldu hayatımıza.
“Doğuştan Alzheimer”den daha makul bir açıklama olduğu kesin.
Meğer az buz da değilmişiz. Her 100 kişiden 2’sinde çeşitli seviyelerde görülebiliyormuş bu rahatsızlık.
Bayramlar sosyalleşmenin, birileriyle karşılaşmanın tavan yaptığı zamanlar.
Ama unutmayın ki karşılaşacağınız her 100 kişiden 2’si Brad Pitt gibi “yüz körü” olabilir.
Yani birini sizi tanımazlıktan gelmekte, kibirlilikle suçlamadan önce iki kere düşünmekte fayda var.
Hatta karşınızdaki kişiye hafızasını toplayabilmesi için biraz zaman tanıyıp, “Yaa o gün ne eğlenmiştik” gibisinden zarifçe kendinizi hatırlatacak şeyler söylerseniz, inanın o kuşkularınız uçup gidecek, onların hayatı da çok kolaylaşacak.

Haberin Devamı

Fatma Girik’in aziz hatırası

Ocak ayında kaybettiğimiz Fatma Girik’in mirası, kardeşi ve yeğenleri arasında hukuk savaşı başlattı.
Yeşilçam efsanesi, hazırladığı vasiyetnameyle mal varlığının büyük bir kısmını yeğeni Ahu Turanlı’ya bırakmıştı.
Kardeşi Günay Girik ise ablasının o dönemde akli dengesinin yerinde olmadığını ileri sürüp iptal davası açtı.
Yeğeninin avukatları önceki gün bir açıklama yaparak vasiyetnamenin 2018’de devlet hastanesinden sağlık raporu alarak, noter kanalıyla ve iki tanık eşliğinde hazırlandığını duyurdu.
“Fatma Girik, kardeşi Günay Girik’i bilerek ve isteyerek mirasından mahrum bıraktı” dediler.
Bu dava bana Huysuz Virjin olarak kalplerde yer eden Seyfi Dursunoğlu’nun miras meselesini hatırlattı.
Dursunoğlu da akli dengesinin yerinde olduğunu belgeleyen rapor eşliğinde mirasını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bırakmış, sonra yeğenleri iptal davası açmıştı.
O zaman da söylemiştim, şimdi de yazıyorum...
Mümkündür, bir vasiyetnameden memnun olmayabilirsiniz, hak ettiğinizi almadığınızı düşünebilirsiniz.
Ama “O sırada akli dengesi yerinde değildi” demek, her şeyden önce bu güzel insanların hatırasına saygısızlık gibi geliyor insana.

Haberin Devamı

Komediye ne oldu?

Box Office’in son 6 ayda en çok izlenen filmler listesine bakıyorum, biyografi, macera, fantastik, animasyon... Aralarında her şey var ama komedi yok.
En beğendiğim, bir dönem ayaklarımı yere vura vura izlediğim isimlerin yeni dizilerine, yeni TV şovlarına bakıyorum... Sası sası geliyor her nedense.
Canım biraz gülümsemek istese eski işlere, gösterilere, TV şovlarına dönüyorum.
“Bir Demet Tiyatro”lar, “Yalan Dünya”lar, “Olacak O Kadar”lar...
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da sanki biraz böyle. “Seinfeld”ler, “Friends”ler, “The Office”ler, “Modern Family”ler...
Artık çıkmıyor gibi.
Birkaç olasılık var...
Birincisi, pandemi mandemi derken öyle tatsız zamanlardan geçiyoruz ki kimsenin ne gülmeye ne de güldürmeye mecali var.
Yapılan her şey, iş olsun diye yapılıyor.
İkinci olasılık, sosyal medya farkında olmadan bizi o kadar hızlandırdı ki zorlama formatlar bize artık ağır ve kasvetli geliyor.
Üçüncü ihtimal daha korkunç: Sandığımdan çok daha hızlı yaşlanıyorum!

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları