Tatilin tortusu

6. sezon finalini yapan Game of Thrones dizisini biraz gecikmeli olarak gününe getirebildim.

Haberin Devamı

Karakter zenginliğiyle, o karakterler üzerinden yarattığı duygusallıkla, çok ölümlü olmasına rağmen iyi anlatılan hikayeleriyle, öngörülmesi zor akışıyla dizi büyük bir izleyici kitlesi yakaladı. Amerikan HBO kanalında şimdiye kadar en çok izlenen dizi olmuş. Bölüm bölüm seyirci sayısı milyon kişi olarak şöyle:  

Tatilin tortusu

2017’de 7 bölüm… 2018’de de 6 bölümle final yapması planlanıyormuş…

 

Lafı bizim dizilere getiremeden olmaz tabii ki.  Gördüğüm kadarıyla bizde son zamanlarda daha çok “uyarlama senaryolar” çekiliyor.

 

Haberin Devamı

Oysa ülkede herhalde en az 60 milyon yazar var. Roman yazıyorlar, öykü yazıyorlar, deneme yazıyorlar, Facebook’ta hatta Instagram’da bile yazıyorlar…

Neden şöyle sağlam, özgün, ezber bozucu dizi senaryoları çıkmıyor hiç anlamıyorum. Hikaye desen her köşesinden çeşit çeşit hikaye fışkırıyor memleketin…

 

Ha, evet… Reyting mevzuları… Dizi mi reytingden çıkar, reyting mi diziden o belli değil işte!    

 

***

 

Salı – Cuma Fethiye’deydik. Lissiya’da kaldık.  12 bağımsız villadan oluşan Kabak koyuna 300 metre yukarıdan bakan bir tesis.  Aile işletmesi sıcaklığı daha ilk girişte hissediliyor. Sahibi Coşkun Yılmaz da oradaydı,  misafirlerle şahsen ilgilendi.  Yemekler güzel, doğal doku etkileyici, ortam huzurluydu.  Salıncaksa muhteşemdi.  Daha ne olsun? 

 Tatilin tortusu
 

Fethiye’ye gitmeyeli on yılı geçiyor herhalde. Yol çok rahatlamış.  Meşhur Göcek virajları yok olmuş. Ne giderken, ne gelirken bir tehlike atlatmadık.  Herhangi bir kazaya da rastlamadık.

 

Haberin Devamı

İyi güzel hoş da, yol Fethiye’ye yaramamış! Yaramamış derken çirkin ve çarpık büyümüş. Fethiye’nin o kendine has dokusu bozulmuş gibi geldi bana.  Emlak muhakkak değerlenmiştir, işler de kıpırdamıştır bunlara bir şey demiyorum.

 

Zor soru şu:  Gelişirken ille böyle paldır küldür kimliksiz bir yapılanmaya razı gelmek şart mı?

 

Eskiden o virajların arkasına saklanmış Fethiye daha başkaydı sanki.

 

***

 

Böyle “doku bozulması” görünce insanın aklına ister istemez Alaçatı örneği geliyor.  Marangozhane yerine bar, kasap yerine gözlükçü açılması olarak tanımlayabileceğimiz bu değişimi elbet sevenler de var.  Yoksa o yeni açılan dükkanlar o kiralarla nasıl döner ki? 

 

Haberin Devamı

Evet, Çeşme’deki trafik kaosunu ve susuzluğu sosyal medya üzerinden izledim... Alaçatı’nın dillere destan pahalılığını bir de…

 

Hayretler içindeyim diyebilirim. Bu beyaz Türkler gerçekten şaşırtıcı derecede şaşırtıcı!

 

Bundan üç beş yıl önce Alaçatı balonunu üfleyenler şimdi feryat figan ediyor.

 

Halbuki bence Alaçatı ucuz!  Bayramda iğne atsan yere düşmez durumda değil miydi?  Bu fiyatlarla talep hala bu kadar güçlüyse fiyatlarda daha yukarı potansiyel var demektir.  Şükredin halinize...

 

Ha bir de artık şunu da anlayın.  Size 300 TL’ye 70’lik rakı açıyorlarsa aslında o tam öyle değil.  Rakıyı 150 TL’ye açıyorlar.  150 TL de iki saatten fazla oturacağın sandalyenin kirası olarak alıyorlar! Bunu belirtmiyorlar, o kadar. 

 

***

 

Haberin Devamı

Bir de açılış sonrası Osmangazi köprüsünün matematiği üzerine dönen tartışmaları izledim.  Hemen belirteyim Hürriyette Uğur Gürses'in yazdıklarına aynen katılıyorum.  

 

Uzaktan gördüğüm şu.  Böyle analitik tartışmaları pek sevmiyoruz biz.  Özellikle de gelişmeden yana olduklarını iddia edenlerin istediği sonuçlar çıkmıyorsa iş hemen popülist zemine kayıyor.  Hemen yok bunlar köprüyü de istememişlerdi muhabbeti başlıyor…

 

Bir kere Osmangazi köprüsü yeni açılan bir hat değil.  O köprüyü kullanacaklar alternatiflere bakıp karar verecekler.  Seyahat etmeyi düşünmeyen biri sırf o köprü açıldı diye seyahate çıkacaksa o ayrı!  Yani sonuçta bazı ceplerden çıkacak öbür cebe kayacak bir hasılattan söz ediyoruz.

 

Haberin Devamı

O yüzden köprü şöyle bir altı ay açık kalsın.  Eski yol, feribot, hava yolu alternatifleri üzerindeki net etkiyi bir görelim.  Ondan sonra devrimler falan biçeriz. O kolay bu ülkede... 

 

Yazarın Tüm Yazıları