Sizin fobiniz hangisi?

Sık karşılaştığımız bazı ruhsal problemler var. Fobiler de bunlardan. Fobinin dişçi korkusu, kapalı mekan korkusu ya da yükseklik korkusu olması fark etmiyor, her türlüsü hayatımızın tadını da, akışını da önemli ölçüde etkiliyor.

Haberin Devamı

Fobiler başlangıçta size belki biraz eğlenceli bile gelebilir. Sizin de bahsedebilecek özel bir konumunuzun olması, sinemanın, tiyatronun, asansörün hatta metro ve otobüslerin sizi korkutması veya kan görünce düşüp bayılmanız, size de, başkalarına da hikâye olarak hoş gelebilir.
Ama işin pratiğine baktığınızda fobiler tadınızı da, tuzunuzu da kaçırıp hayatı size zindan edebilir. Fobilerinizi biraz daha yakından tanımak istiyorsanız buyurun...

 

CAN SIKICI

Sosyal fobi utandırır

Sosyal fobiler sosyal yaşamınızın psikolojik tehditleridir.
Sosyal fobi, bireyin yabancı insanlarla karşılaştığı ya da diğerleri tarafından gözlenme olasılığının bulunduğu durumlarda yanlış bir şey yaparak rezil olacağı korkusu yaşaması halidir.
Kişi zamanla bu durumlarla karşılaşmamak ve anksiyete yaşamamak için kendinde olumsuz duygular uyandıran ortamlara girmemeye başlar.
Sosyal fobikler, performanslarını göstermeleri gereken sosyal durumlarda rezil olmaktan ya da olumsuz değerlendirilmekten aşırı korkarlar.
Korktukları duruma maruz kaldıklarında, dikkati kendilerine yöneltir, sıklıkla kendilerini eleştirir ve terleme, kızarma, kalp atımında artış gibi fiziksel belirtiler gösterirler.
Bu kişiler başkalarının bulunduğu ve performans göstermeleri gereken durumlarda, “Herkes bana bakıyor, kontrolümü kaybedeceğim, rezil olacağım” gibi düşüncelere kapılıp, durumlarını daha da karmaşık bir hale getirirler.
Sosyal fobikler kendilerini utangaç olarak tanımlar.
Bu utangaçlığa yoğun anksiyete ve kaçınma davranışları da eşlik eder.
Sosyal fobiklerin bazıları diğer insan-
ların önünde yemek yeme, yazı yazma ya da konuşma yapma gibi belirgin performans gerektiren durumlarda, bazı sosyal fobikler de gündelik yaşamın pek çok alanında karşılaştıkları etkinlikler karşısında yoğun anksiyete yaşarlar.

 

ŞAKA GİBİ

Haberin Devamı

Dişçi koltuğu korkutur 

Dişçi korkusu (Deontofobi) tıbbi olarak; dişçiye gitmekten korkma veya hoşlanmama ile dişçiye gitmeyi iğrenç bulma gibi mantık dışı durumları içerir.
Bu korkunun kapsamında dişçi koltuğunda geriye doğru yatırılma, ellerin veya dişçilikte sıkça kullanılan delici aletin ağza sokulması, iğne korkusu ve kullanılan aletlerin steril olmadığı takdirde HİV, hepatit gibi bulaşıcı hastalıkların kapılabileceği korkuları da yer alır.
Bu korkular aslında bir bakıma kabul edilebilir korkulardır ve kişinin bu tür korkular içinde olmasında kendine göre haklı nedenleri bulunabilir.
Ancak yaşantımızda her an için dişçiye gitme olasılığımız bulunduğundan, hoşlanmadığımız bu durumlarla karşılaşmak zorunda kalabile-ceğimiz göz ardı edilmemelidir.
Dolayısıyla hoşunuza gitmese de bu duruma katlanmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.

 

KÖTÜ HABER

İğneyi görünce bayılıyorum! 

Haberin Devamı

Halk arasında “kan tutması” olarak da bilinen bu korku sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu korkuyu yaşayanlar, kan verme, iğne vurulma, diş çektirme ve diğer tıbbi işlemlerle karşılaşma durumunda kaldıklarında, kalp atışlarında değişiklik, bulantı ve terleme gibi fiziksel belirtiler göstermenin yanında bayılacak gibi olabilirler, hatta bayılabilirler.
Direkt fobik durumlarla karşılaşma sırasında tepki gösteren ve ciddi korku yaşayan hastaların dışında, yalnızca “kan” sözcüğünü duymakla dahi bayılan hastalar da bulunmaktadır.
Bazı hastalar da ambulans sireni duyduklarında, ameliyattan söz edildiğinde, gazetelerde bu tip haberleri okuduklarında büyük korku yaşarlar ve hem psikolojik hem de fiziksel rahatsızlıklar gösterirler.
Kan görme fobisi tedavisinde, kişinin istenmeyen durumla karşılaşması aşamalı olarak sağlanmakta ve uygulanan davranışçı tedaviyle hastanın seanslar arasında da ev ödevlerini yerine getirmesi istenmektedir.
Davranışçı tedavi sırasında kişinin fobik duruma alıştırılması aşamalı olarak sağlanmakta ve anksiyetenin seans içinde azaltılmasına yönelik çalışılmaktadır.

BİR SORU

Asansörden korkar mısınız?

Haberin Devamı

Klostrofobi kapalı yerlerde gelişen bir fobik tepkidir ve o kişinin kapalı yerlerde yaşadığı yoğun korku halidir.
Başlangıcı genellikle 30’lu yaşlardır. Kadınlarda erkeklere oranla daha çok görülmektedir. Korkulan durumlara tipik örnekler arasında asansör, basık tavanlı odalar, kalabalık otobüs, yeraltı çarşıları sayılabilir.
Kişiler, bahsedilen yerlerde sıkışıp kalmaktan, dışarı çıkamamaktan, nefes alamamaktan korkarlar. Bu kişiler, sinemaya, tiyatroya gidemez, gitseler de kapıya yakın yerleri tercih ederler.
Klostrofobik kişilerde görülen “boğulma” duygusu öylesine yoğundur ki, bu kişiler dik yakalı kazaklar giydiklerinde rahatsız olurlar, gömleklerinin yakalarını ilikleyemezler.
Sisli ve kapalı havalar da benzer duygulara yol açabilir. Klosrofobik kişiler sisli ve kapalı havaları, korkutucu bir duvar olarak algılarlar. Hamam, duş, sauna gibi yerlerde de boğulma duygusu yaşarlar.


UNUTMAYIN

Haberin Devamı

Yükselmek de korkutucu olabiliyor

Yükseklik korkusu akrofobi olarak adlandırılıyor. Bu korkuyu yaşayan kişiler, yüksek binalara çıkmadıkları gibi, odanın pencereye yakın alanlarında dahi oturmazlar.
Akrofobik kişiler, asansöre binmekten korkarlar; ancak bu asansör içinde hapis kalma ya da boğulma düşüncesinden değil, asansörün yukarı çıkışının yarattığı endişeyle oluşan bir korkudur.
Evlerde sıklıkla kullanılan ve pek çok insana zevk veren balkonlar, akrofobikler için anksiyete kaynağıdır. Bu kişiler, kendileri için oldukça zor bir mekân olan balkonlarda otursalar bile, odaya yakın tarafı tercih ederler.
Uçağa binmekten korkan akrofobiklerin büyük bir bölümünde bu korkuya uçağın düşeceği korkusu da eşlik etmektedir.
Bu durum kişinin çoğu zaman zorunlu olan uçak yolculuklarından kaçınmasına yol açar, sosyal ve iş yaşamını olumsuz etkiler.
Özgül fobiler arasında yer alan akrofobi ve klostrofobide, fobik durumla (yüksek yer, kapalı yer) karşılaşanlarda anksiyete belirtileri ortaya çıkmaktadır.
Bazen bu durumu düşünmek ve hayal etmekle dahi anksiyete yaşanabilmektedir.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları