Dr. Nathan’a kulak verin!

Amerika’nın önemli uzmanlarından Dr. David Nathan, “kilo vermeye karar veren” herkes için geçerli bazı sorular hazırlamış. Dr. Nathan’a göre sadece “diyet yapmaya” karar vermeniz kilo sorununuzu kalıcı olarak çözmenize yetmiyor. Dr. Nathan kilo verme yolculuğuna çıkanlara önce bazı sorulara samimi yanıtlar vermelerini öneriyor. İşte o sorular...

Haberin Devamı

1. Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeye ve daha aktif olmaya hazır ve istekli misiniz?
2. Haftada yarım ile bir kilo arası zayıflamaya yönelik mantıklı bir beklentiniz var mı?
3. Yaşam koşullarınız (ev, araba, işyeri) başarınıza destek olmaya mı, yoksa baltalamaya mı daha elverişli?
4. Zehir saçan bir dünyada beslenme planınız nedir?
5. Kendinizle yaptığınız konuşmalar zayıflama çabalarınıza yardımcı mı oluyor, yoksa zararlı mı?
6. Kendinizi mahrumiyet duygusu içinde değil, tatmin olmuş hissedecek şekilde sağlıklı beslenmeye hazır mısınız?
7. Duygusal açlıktan çok fiziksel açlığınızı gidermek için yemek üzerinde odaklanmaya istekli misiniz?
8. Duygularınızla baş etmek için bir şeyler yemenin dışında yöntemler geliştirmeyi istiyor musunuz?
9. Önünüze etkili hedefler koyuyor musunuz?
10. Kilonuzu, aktivitenizi ve tükettiğiniz gıdaları izleme altına almaya hazır mısınız?
11. Başarının önündeki engelleri aşmak için problem çözme becerilerinizi devreye sokmak istiyor musunuz?
12. Düzenli hesap verdiğiniz bir diyetisyen, kişisel eğitmen ya da program var mı?
13. Kişisel destek ağınızı belirlediniz mi?
14. Hataların yaşam biçimi değiştirme sürecinin parçası olduğunu kabullendiniz mi; bunları düzeltmek için bir plan üzerinde çalışmaya niyetli misiniz?
15. Diyet anlayışından kurtularak, sağlık amaçlı alışveriş yapmaya ve yemek pişirip yemeye başlamaya hazır mısınız?
(Diyabeti Nasıl Yenilgiye Uğratabilirsiniz/Optimist Yayınları/Dr. David Nathan)

Haberin Devamı

Sağlıklı yağlar hangileri

Beslenme planınızda yağ mutlaka olacak. Yağsız ya da yağı çok azaltılmış beslenme planları sağlıklı değildir. Sağlıklı her insanın günlük kalori ihtiyacının ortalama yüzde 20-30 kadarını yağlardan temin etmesi lazım. Yağları sadece enerji kaynakları gibi de görmeyin. Yemeğe lezzet katmaları, doygunluğa katkı sağlamaları, gıdaları kayganlaştırıp yutulmalarını kolaylaştırmaları da önemli özelliklerdir.
Çok daha önemli bazı özellikleri de var. Mesela vücudumuz yaşamsal (zorunlu) bazı yağ asitlerini üretemiyor. Biz o yağ asitlerini mutlaka besinlerle kazanmak zorundayız. Örnek mi? Omega-3 yağları, omega-6 yağları. Bunların ikisi de çoklu doymamış yağlar. Belirli oranda alınmadıklarında hücrelerin birçok fonksiyonu alt üst olabiliyor.
Diğer taraftan bazı yağlar var ki onlar da önemli bazı metabolik fonksiyonlar üstlenmiş durumdalar. Mesela zeytinyağında bol miktarda bulunan omega-9 yağ asitleri bunlardan biri. Nar çekirdeği yağında bulunan omega- 5 yağ asitleri bir diğeri. Nasıl ki sağlıklı ya da sağlıksız karbonhidratlar, sağlıklı ya da sağlıksız proteinler varsa, sağlıklı ya da sağlıksız, bir başka deyişle iyi ya da kötü yağlar da var.

Haberin Devamı

Her şey beslenme mi

Sağlığımız söz konusu oldu mu aklımıza hemen “beslenme” tarzımız geliyor. Sağlığı bozulan herkes de kabahati önce beslenme yanlışlarında arıyor. Doktorlar sağlığınızı sorguladığında da konuyu hemen yeme içme alışkanlıklarınıza getirip beslenmemizi sorguluyor. Peki, beslenme bu kadar önemli mi? Dahası “doğru beslenme=sağlık/kötü beslenme=hastalık” anlamına mı geliyor? Beslenmeye duyarlı bir hekim olarak itiraf etmeliyim ki konu bu kadar basit değil.
Her sağlık sorununu beslenme yanlışlarımızla açıklayamayız. Sadece doğru beslenerek de sağlığımızı koruyamayız. Biraz daha ileri giderek şunu da söyleyebilirim: Son yıllarda beslenme konusu fazlaca ön plana çıktı. Çoğu insan doğru besleniyor ama düzenli egzersiz yapmayı aklından bile geçirmiyor. Yine birçoğumuz “karaciğerimizin şu, kalbimizin bu, beynimizin o, damarlarımızın filanca besine” ihtiyacı olduğunu biliyoruz ama ruhumuzun ihtiyaçları konusunda duyarlı değiliz.
Konu “ruhu beslemek” olduğunda ilgisiz ve üstelik ciddi ölçüde bilgi fakiriyiz. Unutmayalım ki sağlığımız şansımız ve genetik mirasımız kadar yaşam tarzı seçimlerimizle de ilişkilidir. Süreç bir bütün olarak yönetildiği takdirde kalıcı ve verimli sonuçlar verebilir. Kısacası beslenme önemlidir ama her şey değildir, takıntı haline de getirilmemelidir.

Haberin Devamı

Haftada iki pilates yetmez

Pilatesin yaygınlaşması beni keyiflendiriyor. Nedeni pilatesin hem işe yarayan bir egzersiz olması, hem de insanları başka egzersizlere yönelttiğine inanmam. Ne var ki çoğu insanın (özellikle hanımların) yürümek başta olmak üzere faydalı diğer egzersizleri bir kenara bırakıp sadece pilatesle yetindiklerini, haftada iki kez pilates yaparak aktivite sorunlarını çözdüklerini zannettiklerini üzülerek izliyorum.
Yaşınız ne olursa olsun pilates yapınız ama pilatesin temel bir egzersiz olmaktan çok “güçlendirici, esneklik kazandırıcı” ve yardımcı bir aktivite olduğunu da unutmayınız. Pilatesten vazgeçmeyiniz ama diğer egzersizlere de -özellikle yürümeye- vakit ayırınız.

Yazarın Tüm Yazıları