4 mühim depresyon sorusu

Bizi sadece kayıplarımız, kaygılarımız, korkularımız depresyona sokmuyor. Depresyonun da ruhsallıkla ilişkisi olmayan hazırlayıcıları, kolaylaştırıcıları ve hızlandırıcıları var. Üstelik bunların çoğu tedavi edilebilir sorunlar. Sizden gelen soruları da dikkate alarak kısa bir “depresyon notu” hazırladık. Umarız işinize yarar. Buyurun...

Haberin Devamı

VİTAMİN NOKSANLIĞI DEPRESYONA SOKAR MI?

Şu gayet net: D ve B12 vitamini noksanlıklarında depresyona yakalanma ihtimali artıyor. B6 vitamini noksanlığının da depresyonu tetiklemesi mümkün.
Bizde özellikle D ve B12 vitamini eksikliği yaygın görülen iki sorun. Belki biraz da bu nedenle depresyonun sık görüldüğü bir ülke olduk. Bana göre depresyonun belirtilerini hisseden herkesin gidip bir B12 ve D vitamini ölçümü yaptırmasında fayda var.

HORMON DENGESİZLİĞİ DEPRESYON YAPAR MI?

Yapar! Özellikle tiroit hormonu eksikliği (hipotiroidi) ile depresyon arasında net ve açık bir bağlantı var. Ayrıca metabolik sendromlular yani insülin direncine paçasını kaptıranlar, az da olsa depresyon tehdidi altındalar.
Bunlarda da tekrarlayan reaktif hipoglisemi ataklarının depresyonu tetikleyen bir sorun olduğu kabul ediliyor. Ayrıca depresyonlularda kortizol seviyelerinin yüksek bulunması da ciddi ve düşündürücü bir işaret.

Haberin Devamı

OMEGA-3 EKSİKLİĞİ DEPRESYONU TETİKLER Mİ?

Tetikler! Omega-3 fakirleşmesi ile depresyon arasındaki bağlantı çok iyi bilinen bir ilişkidir. Beynin yüzde 60’ının yağdan oluştuğu, bu yağların büyükçe bir bölümünü de omega-3 yağlarının, özellikle de DHA’nın meydana getirdiği dikkate alınırsa, bu ilişki hiç şaşırtıcı değil.
Zaten böyle olduğu için ruh sağlığı uzmanlarının çoğu depresyon tedavisinde destek olarak omega-3 haplarından istifade etmeye başladı. Yüksek doz omega-3, hele hele DHA desteği depresyon tedavisinde önemli bir ek destek sağlayabiliyor.
Doğum sonrasında gelişen ani ve ağır depresyon ataklarının da annedeki omega-3 noksanlığı ile bağlantılı olduğu belirtiliyor.

UYKUSUZLUK DEPRESYONA YOL AÇAR MI?

Açar! Burada da bir çeşit “tavuk-yumurta” ilişkisi var. Uykusuzluğun depresyona yol açabileceğini de, depresyonun uyku bozukluklarının nedeni olabileceğini de çok iyi biliyoruz.
Özellikle gecenin ortasında ya da sabahın çok erken bir saatinde “pat” diye ve de “cin gibi” uyanıveriyorsanız, uyku bölünmelerinden, gündüz uyuklamalarından yakınıyorsanız probleminizin arkasında gözden kaçmış bir depresyonun yatabileceğini lütfen unutmayın.

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR DA DEPRESYONA GİREBİLİYOR

Sadece yetişkinler değil çocuklar da depresyon illetine paçasını kaptırabiliyor. Çocuklardaki belirtiler ise yetişkinlerden biraz farklı oluyor. İşte örnekler...
- Alınganlık
- Kolay sinirlenme
- Kendini beğenmeme
- Konuşmada azalma
- Karar vermede zorlanma
- Ders başarısında düşme
- Sık sık hastalanma
- Gece korkuları
- Alt ıslatma

MEME KANSERİ RİSKİNİ ARTIRAN 6 ŞEY

◊ Geç menopoz (55 yaş sonrası)
◊ Erken adet görme (12 yaş öncesi)
◊ Genetik eğilim (ailede meme veya yumurtalık kanseri olan yakın akrabalar)
◊ İlerleyen yaş
◊ Aşırı alkol kullanımı
◊ Uzun süreli östrojen hormon kullanımı veya hormon yerine koyma tedavisi

NEFES KOKUSU SORUNUNUZ VARSA...

Haberin Devamı

Yiyip içtiklerinizi kontrol edin. Çiğ soğan, sarımsak ve alkollü içecekler nefes kokusu yapabilir. Dişlerinizi gözden geçirtin. Diş eti hastalığınız var mı, yok mu öğrenin ve dişlerinizi düzenli olarak fırçalamayı ihmal etmeyin.
Ağız kuruluğuna yol açan ilaçlar (antidepresanlar, sakinleştiriciler, alerji hapları) da ağız kokusuna yol açabiliyor, aklınızda olsun.
Burun-boğaz bölgesindeki enfeksiyonların ve kronik sinüzit iltihaplarının da nefes kokusuna yol açabileceklerini bir kenara not edin.

DÜŞÜK DOZ CIVA MARUZİYETİ BAKIN NELER YAPIYOR?

Cıva toksik bir mineral, bu kesin. Sağlığımızı pek çok açıdan olumsuz yönde etkileyebiliyor, bu da kesin. Pek çok nörolojik bozukluk, davranış sorunu, otizm gibi problemlerle cıva toksisitesi arasında bir bağlantının olabileceği de biliniyor.
Sinir sistemini koruyan miyelin kılıfını yok edebildiği için nörolojik sisteme ciddi zararlar verebileceği belirtiliyor. Ayrıca mitokondri fonksiyonlarını bozarak enerji üretimini de altüst ediyor. İltihabi süreçleri hızlandırıyor. Antioksidan savunma sistemlerinin faaliyetlerini bozuyor. Bitmedi, cıva maruziyetinin kalp damar sistemini de olumsuz yönde etkilediği, damar iç yüzeyini örten endotel tabakasının fonksiyonunu bozabildiği gösterildi. Cıva toksisitesine yakalananlarda kalp yetmezliğine daha sık rastlanıyor.
Son bir bilgi daha: Cıva bağırsak florasını da bozarak kötü bakterilerin sayısını artırıyor. Kilo kontrolünü bozabileceği, kan basıncını yükseltebileceği yönünde de bulgular var. Toksik düzeyde cıva birikiminin varlığı ise basit bir idrar ve kan analizi ile anlaşılabiliyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları