Ne erkekler var

Ben Ceyda Düvenci ile Bülent Şakrak’ın boşanacakları haberini “Bazen erkekler de tükenir, bazen kapıyı vurur gitmek ister, isyan bayrağını çeker” diye yorumlamıştım.

Haberin Devamı

Esin Övet köşesinde şunları yazmış: “Haklısın Orkun, ancak erkekler de kadını delirterek gidiyor. Neden tükendiğini, neden isyan bayrağını çektiğini anlatmıyor, bazıları gidermiş gibi yapıp gitmiyor ve kadını elinde tutuyor.”
Hatta şöyle bitirmiş sözlerini: “Kadın terk eder ama bazı erkekler kendi terk etmiş gibi davranır. Keşke erkeklerin bu yönlerini de anlatsan Orkun.”
Haklı Esin. Düzgünce gitmesini bilenlerin dışında böyle erkekler de var tabii ki.
Hatta maalesef sayıları da fazla...
Mesela yedekte ya da hayatında hep bir kadın tutanları da biliyorum ben.
O çok sevdiği kadını gün geliyor ikinci, hatta üçüncü kadın haline getiriyor bazıları.
Mutludurlar huzursuzluktan, ihanet etmekten...
Bulut gibi gezerler hayatlarındaki kadının üzerinde. Ama kara bulut...
Destek olacağım yalanlarıyla köstek olurlar. Asla istemezler kendinin önüne geçmesini.
‘En nihayetinde kadın erkeğinin arkasında durur, önünde değil’ zihniyeti vardır onlarda.
Bazen dışarıdan ‘çok mutlu aile’ tablosu çizmeyi başarırlar. Müthiş manipülatördürler. Bu eşittir zekiler demek maalesef.
İşte o tip erkekler santim santim yer kadının hayatını.
Ve bunu yapanlar bir zahmet söylemesin zaten sıkıntısını, neden tükendiğini, isyan bayrağını çektiğini.
Bizim odağımız insan gibi adamlar.
İşte onları kastetmiştim ben.
Bazı kadınlar duruşu olan adamları çileden çıkarıyor demek istemiştim.
İnanın bana sevginin yetmediği, şefkatin hoş görülmediği, fedakârlığın acizlik, sadakatin çile olarak algılandığı kadın hayatları da var.
Adam çıksa dese ki, “Ben bitiyorum, bak gideceğim”, kadının umurunda olmuyor.
Böyle durumlarda da maalesef dönüp dolaşıp suçlu erkek oluyor.
Bunu ayırt etmekte fayda var sanki.

Olmamış

Haberin Devamı

∆ İbrahim Erkal için hazırlanan ‘saygı’ albümünü dinledim. Hiç lafı uzatmayacağım; olmamış...
∆ Selami Şahin şarkıları projesini de dinledim dün. Canım sıkıldı. Bu konuda da lafı uzatmayacağım; o da olmamış.
Bazen anlamıyorum bu yeni düzene ayak uydurma çabalarını. Hani bazı yemekler yorumlanmamalı ya, işte bence bazı şarkıların da kimyasıyla oynanmamalı.

Çılgınlık

Haberin Devamı

Artık yeni bir platformumuz var. Adı Threads.
Twitter’da yaşanan tweet görüntüleme kısıtlamasından sonra Instagram, Threads isimli platformu hizmete soktu.
Artık ‘yeni ne çıksa bir denensin’cilik mi? Yoksa çok ihtiyaç olduğundan mı şu an çözemiyorum ama toplu bir göç yaşandı yeni platforma.
7 saatte 10 milyon kullanıcıya ulaştı Threads. Şimdi kafalarda şu sorular var:
∆ Threads nasıl okunuyor?
∆ Burası ne işe yarıyor?
∆ Buradan link verebiliyor muyuz?
∆ Burada DM var mı?
DM yok kardeşim devam et!
Threads’in özelliklerden biri DM, yani direkt mesaj özelliğinin olmaması. Nefis özellik bence.
Ohhhh hatta. Sosyal medya sırtlanlarını üzer bu haber...
Öyle rahatsız edip, alevdi ateşti atamayacaksınız millete.
O yüzden siz devam edin mevcut platformlarda, çünkü Threads şimdilik sizlere göre değil.

Haberin Devamı

Özür fazla olmuş

Oyuncu Bora Akkaş, Nesrin Cavadzade’nin göğsüne para taktığı için uzunca bir özür açıklaması yaptı. Eşinden falan özür diledi. Yahu ben mi rahatım bilmiyorum da...
Gereksiz olmamış mı özür dilemek?
İki arkadaş arasında böyle şeyler olması çok normal değil mi?
Eşi kızmıştır, eşi Nesrin’i sevmiyordur, çekilen gizli bir videodur da sonradan ortaya çıkmıştır onu bilemem...
Ama onun dışında ben böyle diyalogları, böyle eğlenceleri normal görüyorum.
Yapmayın, büyütmeyin ne olur...

‘Öyle bir şey söz konusu değil’ desene

Koray Avcı’nın adı Simge ile anılmıştı geçenlerde. Anılmak da demeyelim, birkaç yerde “Aşk mı yaşıyorlar” gibi yazılar okumuştuk. E doğru değildi tabii ki. Sormuşlar Koray Avcı’ya, o da demiş ki; “Hiç aşklarımdan bahsetmedim. Bundan sonra da bahsetmeyeceğim.”
Ahahahah! Yahu desene “Yok öyle bir şey, asla olmadı, görmedim bile kızcağızı” diye... Halen bir ‘Acaba mı’ sorusu bırakma çabaları, ismim konuşulsun hamleleri falan...

Haberin Devamı

Tutmasını bilmiyorsan...

Arda Güler’in Real Madrid’e transferini yazdım dün. Gitsin dedim. Demek ki Fenerbahçe’ye dair ümitlerini kısa sürede tüketti ya da tükettirdiler dedim. Tepki geldi bazı takımdaşlarımdan. Ama kusura bakmayın hayat da tam böyledir...
∆ Tutmasını bilmiyorsan gitmesine laf edemezsin.
∆ Yanındayken kıymet vermiyorsan, gidince arkasından ağlayamazsın.
∆ Ulaşabilecekken hor görüyorsan, uzaklaşınca ah vah edemezsin.

Madrid’e 3 gün tatile çağırsalar

Madrid’e 3 günlük bedava tatile çağırsalar ülkesini, eşini dostunu bırakıp gidecek insanlar “Arda Güler Fenerbahçe’ye, Türkiye’ye ihanet etti” diyor ya...
En çok da bunun karşısında kendimi gülmekten alıkoyamıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları