Sonu düğün gecesine dönüşen sergi açılışı

Cumartesi sabahı Eskişehir’e giden hızlı trenin penceresinden göllere, dağlara dalıp gitmişken, gecenin sonunun en hasından oyun havalarının çaldığı bir düğünle sona ereceğini bilmiyordum tabii.

Haberin Devamı

Trendeyken bildiğim tek şey şuydu: Odunpazarı Modern Müze’de (kısa adıyla OMM), 31 sanatçıyı bir araya getiren yeni ve büyük bir sergi var. Ben de o serginin açılış davetine gidiyorum.

Her şey, sergi açılışından sonra sanatçılar ve İstanbul’dan gelen davetlileri (mesela Şebnem-Celal Çapa, Emir Yargıcı ve Mustafa Taviloğlu) bir araya getiren OMM INN restorandaki yemeğe girmemle beraber değişti.

Ortam küçük bir gazinoya dönüştürülmüştü.

Eski usullerle yeniler bir aradaydı: Mekana sürekli sis veriliyor, masalar sis içinde yüzüyordu.

Bir yandan da duvarlara yansıtılan projektörlerde 2021 versiyon bir zenne en kıvrak göbek hünerlerini sergiliyordu.

Daha bunlar başlangıçtı tabii.

İlerleyen saatlerde bir grup müzisyen sahneye çıktı ve ortam bir anda ateşlendi.

Haberin Devamı

Kollar iki yana doğru açıldı, göbekler atılmaya başlandı ve sergi yemeği bir anda gelinsiz, damatsız, sülalesiz küçük, tatlı, hayli arabesk bir düğün gecesine dönüştü. 

Elbette böyle olmasının bir nedeni vardı: OMM’da açılışı yapılan serginin teması ve seçilen işlerin gayet bu topraklardan oluşu.

Biz birbirimizi biliriz

Maziye bakma mevzu derin.

OMM’daki serginin ismi buydu. 

Sanatçıların ele aldığı mevzular gerçekten de hem derindi hem de fena halde bizden: Karmaşık, trajik, aynı anda hem hüzünlü hem komik...

Sanatçı Canan’ın işi mesela.

Müzenin bir duvarını boydan boya 80’ler Unkapanı kaset kapaklarını andıran afişleriyle donatmıştı Canan.

Kasetinin ismi şöyleydi:

Can Veriyorum- Kaç Kurban Daha

Afişin altına da şöyle bir not düşülmüştü: “Erkeklerin sevgisi her gün üç kadın öldürüyor”.

DİJİTAL BİR ANIT SAYAÇ

Zeren Göktan’ın “Bir İhtimal Daha Var” adlı işi ise dijital yanı da olan bir anıt sayaçtı.

Anıt sayacın anlamı şu:

Müzenin duvarında, Ümraniye T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’ndaki erkeklerin boncukları tek tek dizmesiyle oluşmuş bir kefen asılıydı.

Meğer boncuk işi cezaevi kültürünün bir parçasıymış, orada öğrenmiş oldum.

Neyse, bu boncuklu kefenin aralarına bir de QR kod işlenmişti.

O kodu cep telefonunuzla okuttuğunuzda bir web sitesi açılıyordu: anitsayac.com

Haberin Devamı

2008’den itibaren şiddetten ölen kadınların listesinin olduğu bir dijital anıt sitesi.

Sayacın 2021 yılı rakamı ise sitenin en başında yer alıyordu: 362.

TENEKE ARABA

Serginin dikkat çekici bir diğer işi ise Halil Altındere’ye aitti: Teneke Polis Arabası.

Sanatçının 70’li yıllarda çocukken oynadığı Gürel marka polis arabasının büyütülmüş hali.

Gören herkese başka başka duygular yaşattı bu teneke polis arabası.

BİZ BİRBİRİMİZİ BİLİRİZ

Hasan Özgür Top’un “Biz Birbirimizi Biliriz” adlı serisi ise Instagram’da sıkça paylaşılmaya aday olması ve içeriğiyle en çok gündeme gelecek işlerden biri olmuş.

Sanatçı bu serisinde, 80’li yılların arabesk filmlerinden aldığı görüntü ve afişlere dijital müdahaleler yapmış.

Haberin Devamı

Dönemin simge isimlerini; Müslüm Gürses’i, Orhan Gencebay’ı ve İbrahim Tatlıses’i “kendileriyle” baş başa bırakmış.

Bu iş hem müthiş bir mizah barındırıyordu.

AİLE SALONU ÜST KATTADIR

Sergide üzerinde durulmaya değer daha çok sayıda iş var.

Aydan Murtezaoğlu’nun “Aile Salonu Üst Kattadır”ı mesela.

Ya da Sinan Tuncay’ın geleneksel değerler üzerine yaptığı fotokolaj çalışmaları.

Hepsini anlatmaya satırım yetmez ama işte tüm bu eserlerdeki ironi, dram, mizah ve incelik gecenin sonundaki açılış yemeğinde kendini düğün gecesi olarak gösterdi.

Düğün gecesi şeklinde kurgulanmış yemek de serginin bir tür devamı gibi oldu.

Hatta bana sorarsanız; kendiliğinden, doğaçlama bir enstalasyon.

Haberin Devamı

Bu düğün gecesi her şeye rağmen eğlenebiliyor oluşumuzun bir göstergesi miydi yoksa her şeyi anında unutmaya meyilli oluşumuzun dramatik bir alt metni miydi?

Orasını hâlâ bilmiyorum.

Geceden kalmayım ve hâlâ içimde bir yerler göbek atıyor.

Şimdi trene binip İstanbul’a dönüyorum, sağlıcakla kalın...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları