En yeşil trend: Biyofilik yaşam

Benim gibi bitki meraklıları için şu an yılın en güzel dönemlerinden biri. Çünkü tüm bitkiler uyanışa geçiyor.

Haberin Devamı

Bir yandan da bitkileri artık hemen her yerde başrol oyuncusu olarak görmek sevindirici.
Malum, son birkaç yıldır en çok konuşulan şeylerden biri “biyofilik tasarım”.
Bu anlayış sadece iç mekânda bolca bitki barındırmak anlamına gelmiyor.
Bundan daha fazlasını, doğada var olan her şeyi yaşadığımız alanların içine taşıyabilmeyi içeriyor.
Yani daha çok doğal aydınlatma ve havalandırma, daha çok doğal peyzaj, bol ahşap zemin.
Biyofilik tasarım denen şey özetle, iç mekânların dış mekânı taklit etmesi gerektiği fikrine dayanıyor.
Biyofilik tasarımın kaynağı ise biyolog Edward O. Wilson’ın biyofili felsefesi.
O felsefe de şunu savunuyor:
İnsanların doğal dünyaya karşı doğuştan gelen biyolojik bir yakınlığı vardır...

“Seçilen bitki duyulara da hitap etmeli”

Haberin Devamı

Şimdi söz bir bitki profesyoneli olan Enverina Rina Qorraj’da.
Peyzaj mimarı Enverina, Kandilli’de yer alan bir fidanlığın yöneticisi.
İç mekân için bitki seçerken şunlara dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor Enverina:
“Eviniz aydınlık ise Ficus Lyrata, Bucida ve Philadendron çeşitlerini tercih edin.
Yarı aydınlık ise Heteropanax, Dicksonia çeşitlerine yönelebilirsiniz.
Dış mekândaki bahçe duygusunu içeriye taşımak isterseniz Strelitzai ya da palmiye türleri düşünülebilir. İç mekân bitkileri düzenli ve türüne göre az su isteyen bitkiler oluyor.
Severek bakıldığında zorlanacağınızı düşünmüyorum.
Sadece bazı bitkilerin ihtiyaçları faklı olabiliyor.
Mesela Dicksonia ağacının sulama tekniği diğer bitkilerden farklı.
Tüm gövdesinin ıslatılması gerekiyor. Bunu iç mekânda yapmak kolay değil.
Bitkinin toprağı da önemli. İç mekânla dış mekânda kullanılan toprak farklı.
Özellikle iç mekânda lif yoğunluklu torf kullanılmalı”.

“AĞAÇ, KENDİ MEKÂNINI YARATIYOR”

İyi bir bahçe peyzajı için olmazsa olmazları şöyle sıralıyor Enverina:
“Ölçeğe bağlı olarak dış mekânda ağaç, olmazsa olmazım.
Ağaç, dış mekânda tanımlayıcı oluyor ve kendi mekânını yaratıyor.
Bir ağacı seyretmek kadar, gölgesinde de keyifli saatler geçirmek mümkün.
Seçeceğimiz bitki türleri duyularımıza da hitap etmeli. Özellikle koku duyumuz.
Yaşadığım deneyimlerden yola çıkarak şunu söyleyebilirim: Yeni bahçe sahibi olacak kişiler genellikle babaannesinin bahçesindeki kokuyu çocukluk anılarından seçerek arzuluyor.
Bu koku ıhlamur ağacı çiçeği ya da ilkbaharda çiçek açan şakayığın kokusu olabilir.
Son zamanlarda beni en çok etkileyen ağaçlar ise şunlar: Quercus (Meşe) türleri, Gingko Biloba (Mabet Ağacı), Tilia (Ihlamur), Parrotio Persica (Demir Ağacı), Platanus (Çınar)”.

Yazarın Tüm Yazıları