Bir polis baskını gecesi

Bir yandan “Kimliğin yanında mı?” diyen endişeli arkadaşıma hayli kayıtsız, “Vestiyerde paltomun içinde ama sorarlarsa TC kimlik numaramı ezbere söylerim, olmaz mı?” diyorum, bir yandan da hiç tanımadığım insanlarla “Ne bu şimdi?” bakışlarıyla göz göze geliyor, baskın kardeşliği kuruyorum!

Haberin Devamı

Misal: Çağatay Ulusoy’la...
Neden mi bahsediyorum?
Bir polis baskını gecesinden!
Son haftalarda İstanbul’un gözde mekanlarına aniden polis baskını yapıldığını duyuyor, şaşırıyordum.
Çarşamba gecesi ise bizzat bir polis baskını yaşadım.
Gittiğim popüler mekanda.
Açıkçası böyle baskınlar fi tarihinde kaldı, artık yapılmıyor sanıyordum.
Yanılmışım.
Peki ne oldu o gecede? Koca bir hiç.
Müzik aniden sustu.
Polisler işletmeciyle konuştu.
Birkaç kişinin kimliğine baktı.
Mekandaki ünlülerle şakalaştı.
15 dakika sonra da gittiler. Sonra ne oldu?
Tadımız kaçtı. Huzursuz olduk. Canımız sıkıldı.
“Bu neydi? Neden yapıldı?” diye konuşmalar oldu.
“Artık böyle mi olacak? Bu uygulamalar neyin habercisi?” diyenler çıktı.
Kısacası, eğlencemiz sekteye, hatta tacize uğradı.
Olan, aslında buydu.
Ah bir de, ezberimdeki kimlik numaramı şöyle şakır şakır söyleyemedim ya, ona yanarım...

Haberin Devamı

“Geriye ne kalır ki” desek?

Filli Boya’nın ünlülere söylettiği bir sloganı var:
Hayattan rengi alın, geri neyi alır ki?
Daha önce Fahir Atakoğlu’nun piyanosu eşliğinde Buğra Gülsoy, Zerrin Tekindor, Tülin Şahin, MFÖ ve Gupse Özay bu sloganı söylemiş.
Şimdi de biri pop diğeri alaturka iki versiyonla Tarkan bu sloganı okudu.
Bir reklam filminde Tarkan’ı görmeye alışık olmadığımız için zevkle izledik, o ayrı.
Ama bu sloganda bir tuhaflık yok mu yahu?
Tamamen Türkçe kullanımı açısından.
“Geri neyi kalır ki?” çok zorlama ve manasız durmuyor mu?
“Geriye ne kalır ki?” olması gerekmez mi?
Böyle daha doğru değil mi?
Türkçe öğretmeni filan değilim tabii, sadece kulak tırmalamasına maruz kalan biri olarak söylüyorum.
Bu arada “Geri neyi kalır ki?” kısmını ancak Tarkan’lı reklamda fark ettim.
O kısımda ne dediğini çözmeye çalışırken...

En iyisi paylaşmamak mı

Model Merve Büyüksaraç daha önce internet ortamında 960 bin kere paylaşılmış mizahi bir şiiri kendi Instagram hesabına koyunca kapısına polisler gelmiş.
Cumhurbaşkanı’na hakaretten dolayı.
Haliyle şaşırmış. Gitmiş, ifadesini de vermiş.
Cumhuriyet’e verdiği röportajda şöyle diyor:
Korkmuyorum. Bir şey çalmadım, adam öldürmedim, yolsuzluk yapmadım. Ama demek ki benden bile korkuyorlar.”
Kıssadan hisse ya da gelinen son nokta: Kamuya mâl olmuş paylaşımları yaparken bile (bu gidişle) avukata danışacağız, üzerinde uzun uzun düşünmek zorunda kalacağız.
Sonra da bıkacağız tabii.
O reklam filminin sloganını alabora edersek şayet, vaziyet bu: Hayattan paylaşımı alın, geriye ne kalır ki?

Haberin Devamı

O filmdeki o sözler

Matematik dehası Alan Turing’in hayatını anlatan “The Imitation Game” filminde unutamadığım bir sahne var.
Okuldayken arkadaşları Turing’e şiddet uyguluyor.
Bunun üzerine onun yaptığı şu çıkarım hayli çarpıcı:
“İnsanlar neden şiddeti sever biliyor musun?
Çünkü son derece tatmin edici bulurlar. Ancak tatmin yok olunca eylemin de içi boşalır.”

Yarınki yazıda

* Tarkan’ın sahne aldığı o gecede neler oldu?
* Türkler’in satın aldığı adada neden önce kilise restore edildi?

Yazarın Tüm Yazıları