Beş yıl önce beş yıl sonra

Bundan beş yıl önce yazmışım.

Haberin Devamı

Özellikle beyaz yakalılar arasında, bir tür “gurmecilik” oyunu oynanan restoran keşifleri en büyük heveslerden biriydi diye.
O dönemin trend treni buydu: Her hafta işyerinden arkadaşlarla toplanıp yeni açılan bir restoranın yemeklerini tatmak ve yemekler üzerine konuşmak.
Zaten o dönem aşçılık okullarına gidenlerin sayısında da patlama yaşanmıştı.
Yemeğe, yemek kültürüne, gastronomiye karşı bir ilgi vardı.
“X restoranın yemeği iyi değil, ama Z’yi çok tavsiye ederim” şeklindeki konuşmalar alıp yürümüştü.
Şimdi o trend tersine döndü.
Çünkü yeni açılan ve yemeği gerçekten ilginç olan restoranlar azaldı.
Adım başı artık modern meyhane ve modern ocakbaşılar var.
Başroller et ve mezede.
Yardımcı oyuncular ise mekanda çalan oynak Türkçe pop şarkıları...
“İyi yemek” fikri geri planda kalınca şu an eğlence hayatını sürükleyen daha çok şu oldu:
“Bana benzeyen bir kalabalıkla kafayı dağıtıp azıcık eğleneyim yeter”.

Nasıl geçti habersiz hafta sonu
 Bomonti’deki Batard’da yemek yedim.
Açıkçası yemekten çok aklımda kalan içerideki inanılmaz enerjik kalabalıkla New York mekanlarını andıran ambiyans/dekor oldu.
Klişe bir soru ama dayanamayıp ben de tekrarlayacağım şimdi:
Batard bu civarın Lucca’sı olur mu acaba?
 Cuma gecesi Müştemilat’ta olanlar arasında Gupse Özay da vardı.
Barış Arduç hayranları sormadan söyleyeyim: Barış’ı göremedim, ama sonradan geç saatte geldiyse bilemem, çünkü içerisi çok kalabalıktı.
Müştemilat sahnesinde ise o gece Aybüke sahne aldı.
Hani Edis’in de yakın arkadaşı olan sektörün en yeni şarkıcısı.
Bir ara neredeyse nefes almadan, şarkıları birbirine bağlayarak peş peşe söyledi.
Yeni şarkıcılarda beni en çok sıkan şey şu oluyor: Sürpriz yok.
Barlarda canlı performans yapan şarkıcıların hepsi belli bir çizgide.
Farklı bir şey denemiyor, risk almıyorlar.
Ama risk alan aradan sıyrılır, bunu da unutmasınlar.
Netflix’e sitem mi
Beş yıl önce beş yıl sonra

Netflix dizisi Hakan: Muhafız’ı 4 haftada 10 milyon kişi izlemiş.
Netflix kendisi açıkladı bu rakamı.
Bizde dizi genel olarak “ortalama” bulunsa da bu rakam gayet gurur okşayıcı.
Ama açıkçası bu rakamdan çok diziye ilham veren kitabın yazarı İpek Gökdel’in açıklaması dikkat çekiciydi.
Hakan Gence’ye verdiği röportajda diziyi izlemediğini söylemiş İpek Gökdel. Tamamını izlemek için de kendini hazır hissetmiyormuş.
İlginç değil mi?
Uluslararası bir platformda kitabından uyarlanan dizi yayında ve izlemiyorsun!
Her ne kadar kitaptaki birçok şeyi diziye uyarlarken değiştirmiş olsalar da insan merak edip izlemez mi?
Belli ki Gökdel o değişiklikleri çok fazla içine sindirememiş.
Yapım şirketi ve Netflix’e karşı sitem dolu.
Sözlerinden doğan algı bu.

Yazarın Tüm Yazıları