Şehit babaya veda

Basın gösteriminde izledim, Ian McKellen’ın başrolünde olduğu “Mr. Holmes ve Müthiş Sırrı” filmini.

Haberin Devamı

Ağır aksak ve umutsuz başladı.
Bir şey çıkmaz bundan derken giderek güzelleşti ve finale doğru içime öyle bir işledi ki.
“A Slight Trick of the Mind” adlı romanın uyarlaması olan filmde en çok, yaşlı adam ve küçük çocuk arasındaki dostluğu sevdim.
Duygu anlamında ise iki kez düşük yapan kadının ölen çocuklarına olan sevgisi, kopmayan bağı ve derin üzüntüsü etkiledi beni.
Kocası dahil, etrafındaki kimsenin anlamadığı, belki anlamış olsa da abarttığını düşündüğü bir bağdı bu.
Hayat böyle bir şey işte, ateş gerçekten de düştüğü yeri yakıyor.
Hem de fena yakıyor.
Film izlerken hikayenin içine girseniz bile her sahne, her kare insana günlük hayatı hatırlatıyor, olan bitenler, şehitler, acılı aileleri, babalar, anneler, arkada kalan eşler, çocuklar aklınızdan bir an olsun çıkmıyor.
Gözleri kan çanağı olmuş olsa da oğlunun cenazesinde dik durmaya çalışan bir anne, şehit olan babasının resmine kapanıp hüngür hüngür ağlayan küçücük bir çocuk.
Hayatımıza her an eşlik ediyorlar.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelere de kalbimin en derininden sabırlar diliyorum.

Haberin Devamı



Bade İşçil ne istiyor?

Kavgalı ayrılıklarda en çok çocuklara üzülüyorum ben.
Düşünsenize annen babanın, baban annenin arkasından konuşup duruyor.
Magazinel ayrılıklarda bunlar kayıtlara geçiyor üstelik, ömür boyu o çocukla yaşamak üzere.
Bade İşçil-Malkoç Süalp ayrılığında da küçücük bir bebek var ortada.
Babasından, “benim çalışmama izin vermedi” açıklamasıyla 80 bin TL nafaka isteyen bir anne.
Sonra “Kocam benim işime en büyük destek” dediği eski videolar çıkıyor meydana.
Baba çocuğu haftada bir gün sadece 3 saat görebiliyor.
Ölümüne bir nefret karı koca arasındaki.
Ben burada en çok da yakın arkadaşları ve tarafları birbirine karşı dolduranları suçluyorum.
Ayrılık da evlilik kadar ilişkiye dair.
Ama çirkinleşmek, iftira atmak, kısıtlamalar koymak, çocuğu görmeye sınırlar getirmek hiçbir şeye sığmıyor.
Barışırlar ya da ayrılırlar. Keşke barışsalar ama bildiğim tek şey bir babanın parayla sınanmasının ve çocuğunu haftada sadece 3 saat görebilmesinin haksızlık olduğu.

Yazarın Tüm Yazıları