Covid müzesine hazır mıyız?

Dünyanın dört bir yanındaki müzeler, ileriki kuşaklara bu tuhaf dönemi nasıl geçirdiğimizi anlatan belgeler bırakmak adına Covid-19’dan sonraki yaşamımıza ait parçalar topluyor.

Haberin Devamı

Bir önceki pandemi, yani 1918-20 yılları arasındaki İspanyol gribi dönemine ait elimizde yeterli belge ve koleksiyon olmadığı göz önüne alındığında bu çabayı alkışlamak lazım tabii.

Geçtiğimiz mart, nisan aylarından beri dünya üzerindeki müzeler bildiğiniz gibi kapalılar ve sadece sanal ortamlarda gezilebiliyorlar.

Bu sanal geziler pandeminin en başlarında hayli ilgi görüyordu.

Zamanla aynı Covid-19 gibi bizim ona olan tepkilerimiz de mutasyona uğradı, sanal geziler de balkonlardan yaptığımız alkışlar gibi geride kaldı.

Şimdi pandemi gündemi aşı sırası beklemeye evrilmiş durumda.

Küratörler bu döneme ait ne toplayacak derseniz, maskeler kuşkusuz ilk sırada yer alacak.

Black Lives Matter maskeleri başta olmak üzere çeşit çeşit maskelerden bakalım ne sanat eserleri göreceğiz...

Haberin Devamı

Caddelerde afişleri, video wall’ları, billboard’ları kaplayan “Evde kal”, “Mesafeni koru”, “Maske tak” tabelaları, Covid temalı doğum günü, yılbaşı ya da Sevgililer Günü kutlama kartları da müzelerde göreceğimiz objeler arasına girecek. Sarılmanın, tokalaşmanın yerini alan uzaktan selamlaşma mutlaka sanatta yerini bulacak.

İnsanların boş zaman değerlendirmede ilk sıraya koyduğu tığ işleri, sokağa çıkma yasaklarının ilk günlerinde evlerde depolanan tuvalet kağıtları, cipsler, çikolatalar ve belki Luppo bile müzelerde karşımıza çıkacak.

Ve tabii final umarım aşı şişeleri ile olur.

8 Aralık 2020’de ilk olarak 90 yaşındaki Margaret Keenan’a yapılan Pfizer Korona aşısının şırıngası Bilim Müzesi’nin koleksiyonuna alındı bile.

Müzeleri gezerken bu aşılardan yapılan koleksiyonlara yüzümüzde bir gülümsemeyle bakacağımız günleri iple çekiyoruz dememe gerek yok sanırım.

Kim bilir, belki pandemiye özel bir Covid müzesi bile açılır.

#hayvanseveryasaistiyoruz

5199 sayılı kanunun; 6’ncı maddenin korunduğu, sokaklardan hayvanlarımızı toplamayacak ve böylelikle sokaklarımızdaki hayvanlarla birlikte yaşama kültürünü devam ettirmemize izin verecek...

Hayvana yönelik her türlü şiddet eylemini, öldürmeyi, dövüştürmeyi, şiddeti, cinsel istismarı, tecavüzü paraya çevrilemeyecek ve en az 2 yıl 1 ay olacak şekilde hapis cezasıyla cezalandıracak...

Haberin Devamı

Sahipli-sahipsiz hayvan ayrımını ortadan kaldıracak ve hayvanları birer eşya ya da mal değil, duygulu birer canlı olarak kabul edecek...

Gerçek hayvanseverlerin evlerinde uygun koşullarda baktıkları hayvanlarına sayı sınırlaması getirmeyecek...

“Yasaklı ırk” yaftalamasını ortadan kaldıran, ırka bakılmaksızın, köpekleri tehlikeli hale getiren sahiplerinin cezalandırılmasını sağlayacak...

Saldırgan olmadığı halde sadece ırkı gereği barınaklarda hapse alınmış köpekleri ailelerine iade edecek...

Toplu katliamlar yapan, görevlerini yerine getirmeyen, kötüye kullanan, hayvan hakkı ihlali yapan belediye yetkililerinin soruşturma izni aranmaksızın yargılanmasını ve ceza almasını sağlayacak...

Haberin Devamı

Kürk hayvanı üretimi ve ithalatını yasaklayacak...

Hayvan ve doğa sevgisini okullara ders olarak getirecek...

Hayvan üretim ve satışını yasaklayacak...

Avlanmaya ve av turizmine son verecek...

Eğlence adı altında hayvan sömürüsü yapan sirkleri, yunus parklarını, hayvanat bahçelerini kapatacak, yenilerinin açılmasına izin vermeyecek...

Deneylere alternatif yöntemler kullanılmasını sağlayacak...

Yerel yönetimleri 7/24 veteriner hekimin bulunduğu, kısırlaştırma, tedavi ve aşılamaları eksiksiz yerine getiren hayvan bakım evleri kurmaya zorunlu tutacak

#hayvanseveryasaistiyoruz.

Lütfen siz de bu hashtag’e destek verin ki çıkacak yasa “keşke”lerle, pişmanlıklarla dolu olmasın.

Haberin Devamı

Buyurun polemiğe

Öncelikle belirteyim, ikisini de keyifle izliyorum.
Şu sıkıntıdan patladığımız günlerde yüzümüzün gülmesini, kahkaha atmamızı sağlayan herkes candır, kıymetlidir.
İşte bu nedenle diyorum ki, bu polemiğe hiç de gerek yoktu.
Aykut Elmas, “Bir stand-up keşfettim, seyircileri espri yapıyor, ilginç” diye tweet atınca pek çok kişi “Konuşanlar”ı kastettiğini düşündü ve yazdı da.
Hasan Can Kaya’ya da cevap hakkı doğdu tabii.
“Aykut Elmas’ı birebir tanımıyorum. ‘Bir stand up keşfi’ tweet’ini gördüm. Beni kastettiğini sanmıyorum. Çünkü ‘Konuşanlar’ stand-up değil, talk show. Aradaki farkı bildiğini düşünüyorum. Dolayısıyla o konuyla ilgili yorum yapamayacağım.” diye cevapladı.
Son derece kibar ve kendi içinde tutarlı bir cevap. Ama dedim ya, ben hiç sevmedim bu polemiği. Zaten şurada bir avuç değerli, yetenekli insansınız, bırakın birbirinize laf atmayı.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları