Ankara’ya sesleniyorum

Hayvanseverler, Ankara’da, Meclis’te, Türkiye’nin dört bir yanında haykırıyor, yalvarıyor.

Haberin Devamı

Şimdi sıra bende.
Hem bir gazeteci, hem HAÇİKO Derneği kurucusu ve başkanı ama her şeyden önce bir hayvansever olarak Meclis’ten, sizden rica ediyorum, yasa tasarısında yapılacak yanlışları engelleyin.
Yürürlükteki 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesinde “sokaktan toplanan hayvanların tekrar alındıkları yere bırakılması”na ilişkin ibare “sokak hayvanlarının mahalli idarelerce belirlenecek besleme noktalarına bırakılması” olarak değiştirilecek.
Bunun tek bir anlamı var... Kedi ve köpekler sokaklarımızdan alınacak ve bir daha geri getirilmeyecekler.
Sözde ‘yüksek kapasiteli barınaklar’da hapsedilip, alıştıkları ortamlardan uzakta “ölümü” bekleyecekler.
Hatta ve hatta biz yataklarımızda uyurken deney hayvanı olarak kullanılıp acılar çekecekler.
Biz de o arada sokaklarında kedi köpeklerin başıboş dolaşmadığı, temiz ama vicdansız bir ülkede yaşıyor olacağız.
Buna evet diyebilecek misiniz?
Bu bir rica, bir yalvarış.
Bizi, milyonlarca hayvanseveri üzmeyin.
Sokaklardan yükselen çığlığımıza kulak verin.

Haberin Devamı

Yunus parkları ve petshop’lar

Yasayla ilgili bir başka konu da yunus parkları.
Umutlanmıştık, kapatılacaklar ve bu ticari işkence sona erecekti.
Ne mi oldu?
Sermaye lobisi ağır bastı.
Parkların ülke ekonomisine sözde katkısı ve sosyal kültürel bir rol üstlenmesi nedeniyle yasaklanmasından vazgeçilmiş.
Sosyal ve kültürel rolle, işkence nasıl olur da bir araya gelir?
İşkence, haksızlık, masumun üzerinden rant sağlamak, olsa olsa para, ticaret ve vicdansızlıkla anılabilir.
Yunus parklarının kapatılması ve pet shop’larda hayvan satışının yasaklanmasını onaylamak birilerini kızdıracak belki.
Ama bazen rüzgâra karşı durmak ferahlatır insanı.
Vicdanınızın rahat, gönüllerinizin ferah olmasını tercih etmez misiniz?

Kış Uykusu’ndaki yılkı atı

Pazar günü Keyif’teki sinema yazımda “Kış Uykusu”nda ata işkence yapılan sahneyi eleştirmiş, “Bu sahne yazılmasa ve çekilmese olmaz mıydı?” demiştim.
Şimdi çok mutluyum.
O sahne yazılmadan çekilmiş çünkü.
Nasıl mı?
Filmin yapımcısı Zeynep Özbatur
, sinemada hayvan hakları konusunda birlikte yol aldığımız, birlikte çok işler yapacağımız değerli bir isim.
Kendisini at sahnesi ile ilgili aradığımda “O sahne söz konusu olduğunda herkesin aklına zaten ilk ‘Ömür ne der şimdi’ sorusu geliyordu” dedi ve bana olayın gerçeğini anlattı.
O sahne senaryoda yokmuş.
Bölgedeki yılkı atlarının sürü halinde koşma sahnelerini çekmeye giden ekip dereye düşen bir yılkı atının kurtarılışına denk gelmiş ve o olayı kameraya almış.
Dereye düşen at kendi çabasıyla çıkamadığı için boynuna ip geçirip çekmek gerekiyormuş.
Atın dereden çıkmak için can havliyle çabaladığı o sahne tesadüfen çekilmiş ve filme bağlanmadan önce de sesler sonradan eklenmiş.
Nuri Bilge Ceylan’ın hayranlıkla izlediğim büyüleyici filminde sadece o sahne üzmüştü beni.
Ama kurgulanıp zorla çekilen bir sahne değil de belgesel niteliğinde olduğunu öğrenince içim rahatladı.
Üstelik o güzel beyaz atı sonradan takip de etmişler, şimdi bir yavrusu varmış.

Yazarın Tüm Yazıları