4 bin adım atarız artık

Spor derseniz, pandeminin başındaki azim, istek yok.
Kendimizi kandırmak ve harekete geçmek için neden bulamıyoruz.
İşte tam da bu anda, tamamen salmaya meyilliyken gelen “günde 10 bin adım atmaya gerek yok, 4 bin adım da yeterli” müjdesi beni yeniden gaza getirdi.
10 bine ulaşamıyor ve kendimi başarısız hissediyordum.
Şimdi yürüyüşlere yeniden başlıyorum. 4 bini adımı geçtiğim günler de olacaktır, o zaman da madalya takarım kendime.
Attığım adımlar tabii ki Help Steps üzerinden HAÇİKO’ya, sokak hayvanlarına mama ve tedavi olarak gidiyor.
Siz de Help Steps uygulamasını indirip, günlük adımlarınızı HAÇİKO’ya gönderebilirsiniz.

Klostrofobisi olanlar izlemesin

Bilim insanları atmosferdeki oksijen miktarının zaman içinde giderek azalacağını, bunun gezegendeki yaşamın ve pek çok canlı türünün sonunu getireceğini söylüyor.
Bu canlılara biz insanlar da dahil tabii. Geriye sadece mikroskobik boyuttaki canlılar ve virüsler kalacakmış. İşte Fransız yapımı “Oksijen” de oksijenin giderek azaldığı klostrofobik bir ortamda geçiyor.
Bu filmi sinemada izlesek farklı olur muydu bilmiyorum ama evde izleyince bu tarz bilimkurguların etkisi azalıyor gibi geliyor bana. Ama yapacak bir şey de yok, korona nedeniyle devir evde sinema izleme devri. Oksijen ile ilgili hemen uyarımı yapayım, kapalı yer korkunuz varsa daha ilk dakikalarda filmi izlemekten vazgeçebilirsiniz, çünkü tüm olay gerçekten daracık bir mekanda geçiyor ve o arada da süreki olarak oksijensizliğe vurgu yapılıyor.
Tabutvari kriyojenik bir ünitede uyanan Liz, oksijeni tükenmeden kim olduğunu, başına neler geldiğini bulmaya çalışıyor.
“The Hills Have Eyes”, “Crawl” gibi korku gerilim filmlerinden tandığımız Alexandre Aja’nın yönettiği filmin neredeyse yüzde 90’ınında kamera önünde tek başına olan Liz’i Melania Laurent canlandırıyor.
Oksijen ağırlıklı olarak daracık, kapalı ve tek mekanda geçse ve her saniyesinde oksijenin azalmakta olduğuna vurgu yapsa da türdaşı klostorfobik filmlerin yarattğı hissi pek yakalayamamış.
Yer yer sıkıcı olmakla birlikte mantık hatalarına da düşen bu gerilimli bilimkurgu türün sevenlerinden iyi not alacak gibi.

Bursa’da balkondaki kedi

Bursa’daki HAÇİKO temsilcimiz Zeynep Dimidoa’ya bir ihbar geldi.
Bir aile kedisine balkonda bakıyormuş.
Yüksek bir balkon, dar ve korumasız.
Kumunu mamasını balkona koymuşlar, kediciği oraya hapsetmişler.
Tam bir işkence. Üstelik oradan düşebilir, atlayabilir.
Komşular defalarca uyarmış aileyi ve hep “yazlığa götüreceğiz, çok tüy döküyor, eve alamayız” cevabını almışlar.
Zeynep, Bursa’daki hayvan polisleri ile dayandı ailenin kapısına.
Hayvan polislerinin bizlere destekleri büyük, yeri gelmişken teşekkürlerimi ileteyim kendilerine. Bu şekilde bakılacaksa kediyi HAÇİKO olarak himayemize alacağımızı söyledik. Ama aile vermek istemedi kediyi, Zeynep’e çok sevdiklerini ve içeri alacaklarını söylemişler.
Bu yetmez tabii, her gün kediyi sever okşar ve beslerken video istedik kendilerinden.
Zeynep ve Bursa’daki hayvan polisleri takibi bırakmayacak.

Prens kraliyetten düştü

Madame Tussauds müzesi de rekabet ortamında işi iyice magazine vurdu.
Londra’daki Madame Tussauds’nun genel müdürü Tim Waters, “Prens Harry ve Meghan Markle’ı arkadaşlarının yanına taşıdık” açıklaması ile ikilinin balmumu heykellerini kraliyet alanından ve kraliçenin yanından alarak Hollywood parti alanına taşıttı.
İngiltere’de korona kapanmasının sona ermesi ile uzun süredir kapalı olan müzeler açılmıştı. Madame Tussauds, bu yeni ve ironik hamlesiyle çok konuşulanlar arasına girdi bile.