Irak’ta ilginç gelişmeler

Geçen hafta Irak’ta siyasi süreç nihayet ilerlemeye başladı. Bahram Salih Irak Cumhurbaşkanı seçildi. Bahram Salih’in ilk yaptığı iş Adil Abdul-Mahdi’yi yeni Irak hükümetini kurmakla görevlendirmek oldu. Bir önceki hafta da Muhammed Halbusi Irak Parlamentosu tarafından Irak Meclis Başkanı olarak seçilmişti.

Haberin Devamı

Irak’ta 2005’ten bu yana uygulanan siyasi teamül Irak Cumhurbaşkanının Parlamentodaki Kürt, Başbakanın Şii ve Meclis Başkanının ise Sünni milletvekilleri arasından seçilmesini öngörüyor. ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra getirilen 2005 Anayasası ile uygulanmasına başlanan bu durum Lübnan’daki etnik, din ve mezhep esasına dayanan siyasi sisteme benziyor. Lübnan’a Fransa tarafından getirilen bu siyasi sisteme yöneltilen eleştirilere karşılık, aynı model bugün de Irak’ta uygulanılıyor.

Irak’ta Parlamento seçimleri 12 Mayıs tarihinde yapılmıştı. İlk önce seçim sonuçlarına yapılan itirazlar, daha sonra Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanının kim olacağı konusunda süren tartışmalar Irak’ta siyasi sürecinin tamamlanmasını uzun süre geciktirdi. Irak Meclisinin etnik ve mezhep esasında bölünmüş yapısı kadar; Irak Şii, Sünni ve Kürt toplumlarının kendi içindeki bölünmüşlüğü de bu gecikmede önemli bir rol oynadı.

Haberin Devamı

2005 Anayasasının Irak’a getirdiği model Parlamenter sistem. Bu model içinde Cumhurbaşkanının yetkileri daha çok sembolik ve protokol ağırlıklı. Irak Anayasası ülkeyi yönetme yetkisini ise büyük ölçüde Başbakana bırakmış. Irak’ta Başbakan Irak nüfusunun en büyük bölümünü oluşturan Şii toplumu içinden seçiliyor.

Irak Parlamentosu içinde Şii, Sünni ve Kürt kesimleri temsil eden partiler de büyük bir bölünmüşlük gösteriyor. 2018 Seçimleriyle 329 sandalyeli Irak Parlamentosuna giren parti sayısı 35. Bunlardan büyük çoğunluğu Parlamentoda 1 veya 2 milletvekiliyle temsi ediliyorlar. Parlamentoda 10 üzerinde milletvekili bulunan partilerin sayısı ise 9. Irak Parlamentosundaki Partiler de daha çok ittifak ve koalisyon görüntüsünde. Irak Parlamentosundaki bu bölünmüşlük (kaçınılmaz olarak) siyasi hayata da yansıyor ve Parlamentoda karar alınması partiler arasında görüşmelerin ve sıkı pazarlıkların yapılmasını gerektiriyor.

Parlamento seçimlerinin üzerinden 5 ay kadar zaman geçmesine rağmen siyasi sürecin bu ölçüde yavaş işlemesinin önemli sebeplerinden biri Parlamentodaki Şii ağırlıklı partilerin bir Başbakan adayı üzerinde anlaşamamaları olmuştur. Şimdiki Başbakan Haydar al-Abadi’nin “Zafer İttifakı” son seçimlerde, beklentilerin aksine, kazandığı 42 milletvekili ile ancak 3. büyük parti olarak çıkabilmiştir. Seçimlerde 54 milletvekili çıkararak Irak Parlamentosunda 1. parti durumuna gelen “Sairun İttifakı” lideri Mukta al-Sadr’ın, Abadi’nin yeniden Başbakan olmasına karşı çıkması Irak’ta siyasi süreci yavaşlatmış, yeni bir Başbakan adayının bulunmasını zorunlu kılmış, sonuçta Adil Abdul-Mahdi yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir.

Haberin Devamı

Daha önce Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı, Maliye ve Petrol Bakanlığı gibi görevlerde bulunan Abdul-Mahdi Irak siyasi hayatında tanınan ve uluslararası alanda da bilinen bir şahsiyettir. Abdul-Mahdi’nin İran’a yakın olduğu bilinen “Irak İslami Yüksek Konseyi” ile geçmiş ilişkileri bilinmektedir. Bununla birlikte (Haydar al-Abadi’nin Başbakanlığının devam etmesini tercih ettiği bilinen) ABD’nin de, Abdul-Mahdi’nin yeni Irak hükümetini kurmakla görevlendirilmesine karşı çıkmadığı izlenmektedir. Abdul-Mahdi’nin önünde yeni hükümeti oluşturmak için 30 günlük bir süre bulunmaktadır. Abdul-Mahdi’nin bu süre içinde Şii, Sünni ve Kürt bakanlardan Parlamentoda çoğunluğu sağlayabilecek bir Bakanlar kurulu oluşturması gerekmektedir. 

Haberin Devamı

Parlamento tarafından Irak Cumhurbaşkanlığına seçilen Bahram Salih de Irak iç siyasetinde önemli görevlerde bulunmuş, uluslararası alanda ismi bilinen bir siyasetçidir. Daha önce Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi Başbakanlığı ve Irak merkezi hükümetinde Başbakan Yardımcılığı gibi görevlerde bulunmuştur. Bahram Salih, Irak’ta iki büyük Kürt Partisinden biri olan Irak “Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYP) üyesidir. KYP içinde birçok görevde bulunmuştur.

Son Parlamento seçimleri ve sonra meydana gelen siyasi gelişmeler Irak üzerindeki ABD-İran çekişmesini ve nüfuz mücadelesini bir kez daha ortaya koymuştur. Gerek Vaşington’un gerek Tahran’ın Irak’daki siyasi gelişmelerin kendi istedikleri “yönde” gitmesi konusunda gayret gösterdiklerine şüphe bulunmamaktadır. Bağdat üzerindeki siyasi nüfuzlarının yanında; ABD Irak’ta 5 binin üzerinde asker bulundurmakta, İran ise Şii milis gücü Haşdi Şabi içinde bulunan bazı grupları doğrudan yönlendirmekte ve desteklemektedir.

Haberin Devamı

Vaşington ve Tahran’ın Irak üzerindeki nüfuz mücadelesi zaman zaman farklı ve ilginç şekiller alabilmektedir. Cumhurbaşkanlığına seçilen Bahram Salih, Meclis Başkanlığına seçilen Muhammed Halbusi ve Hükümeti kurmakla görevlendirilen yeni Başbakan adayı Adil Abdul-Mehdi’nin hem Tahran hem de Vaşington tarafından desteklenmesinin (veya en azından bu isimlere karşı ne İran ne de ABD’den bir tepki gelmemesinin) Irak siyasetinin ilginçliğini ve bu ülke üzerindeki mücadelenin ne kadar karmaşık hale geldiğini gösterdiğine işaret edilmektedir. 

Irak’ta en etkili ülkeler durumunda bulunan ABD ve İran esasında (Sünni bölgelerde etkili) DEAŞ’la ve Saddam Hüseyin rejiminden kalan Baas ve Ordu mensuplarıyla mücadele konusunda aynı cephede yer almaktadır. 2003 yılındaki sebepleri bugün bile tartışılan (ve açıklığa kavuşmayan) Irak müdahalesi ve işgaliyle Irak’taki bütün iç dengeleri değiştiren ve İran’ın Irak üzerindeki etkinliğini sağlayan ABD’nin, İran karşıtı bütün retoriğine ve politikalarına karşın, Irak’ta açık bir ABD-İran çatışması istemediğine inananlar çoğunluktadır. Tahran’ın da, (adeta Irak’ı kendisine ”hediye eden”)  ABD ile Irak’ta ciddi bir çatışmadan kaçındığı izlenmekte, zamanın kendi lehine çalıştığına, (Obama döneminde olduğu gibi) ABD’nin (er veya geç) Irak’tan çekilip, Irak’ı tamamen İran nüfuzuna bırakacağına inandığı anlaşılmaktadır.

Haberin Devamı

Güney Irak’ta Şii bölgelerinde bu yılki parlamento seçimlerinden sonra patlak veren, Basra ve Necef gibi büyük şehirlere yayılan sokak gösterileri ve şiddet olayları Irak’taki durumun ne kadar karmaşık ve patlamaya hazır olduğunu bir kere daha Dünya’ya göstermiştir. Şiddet olaylarında İran Başkonsolosluğunun hedef alındığı ve göstericiler tarafından tahrip edildiği yönündeki haberler (Şii nüfusun İran’a yakın olduğunu düşünen uluslararası kamuoyunda) şaşkınlık yaratırken, ABD’nin güvenlik nedenleriyle Basra’daki (Basra Havaalanındaki) Başkonsolosluğunu kapattığı bilgisi de yine basında yer almıştır.  

Ankara’nın komşusu ve önemli bir ekonomik ortağı olan Irak’taki tüm gelişmeleri çok yakından izlediğine şüphe bulunmamaktadır. Irak’ta Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık görevlerine gelen Bahram Salih ve Adil Abdul-Mahdi esasen Ankara’da da tanınan ve bilinen isimlerdir. Geçmişte Türkiye-Irak ilişkilerinde rol de oynamışlardır. Geçmiş görevlerim nedeniyle Bahram Salih’le Türkiye ve Irak’ta birçok kez görüştüğümü ben de hatırlıyorum.

Irak’ta diğer önemli bir gelişme de Irak Kürdistan bölgesinde yapılan Parlamento seçimi olmuştur. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 111 sandalyeli Parlamentosu için 30 Ekim tarihinde yapılan seçimlerin sonucu henüz resmen açıklanmamıştır. Buna rağmen KYP’ den seçimlerin geçersiz olduğu ve seçimlere usulsüzlük karıştırıldığı yönündeki açıklamalar şimdiden gelmektedir.

Irak Kürt bölgesindeki basında yer alan bilgilere göre 30 Ekim Seçimini Neçirvan Barzani’nin lideri olduğu Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) oyların %45,6’sını alarak ve 45 milletvekili çıkartarak kazanmıştır. Böylece KDP sandalye sayısını 38’den 45’e çıkartmakta ve (daha önemlisi) küçük partilerin oylarıyla tek başına (bölgesel) hükümeti kurmaya yaklaşmaktadır. Basında yer alan bilgilere göre KYP oyların %21,2’sını alarak 18 milletvekili çıkartmış, oyların %12,1’ını alan Gorran Partisinin sandalye sayısı ise 12’de kalmıştır. Irak Kürt Bölgesi Parlamentosuna 8 Partinin girdiği anlaşılmaktadır.

30 Ekim seçimlerinden önce Irak Kürt Bölgesinde KDP ile KYB arasındaki ilişki ve  işbirliğinin bozulduğu yönünde işaretler artmaya başlamış, Parlamento seçimine giden dönem sırasında iki büyük parti arasındaki gerginlikte hızlı bir tırmanışa girmiştir. KDP ile KYP arasında 1998 yılında Vaşington’da varılan mutabakattan bu yana süren işbirliğinin bozulduğu ve Kuzey Irak’ın yine istikrarsız bir döneme girdiği izlenmektedir.

30 Ekim seçimlerinden sonra Irak Kürt Bölgesinde hükümet kurma çalışmalarının nasıl bir yön alacağı çok açık değildir. Bağdat’ta merkezi Irak Parlamentosu içindeki KDP-KYP işbirliğinin de bozulduğu görülmektedir. KDP, KYP’nin kendisi ile işbirliğinde bulunmadan Bahram Salihi Cumhurbaşkanlığı adaylığına seçmesinden memnun olmadığını birçok kereler göstermiş, KDP’nin Irak Cumhurbaşkanı adayı Fuad Hüseyin yarıştan son anda çekilmiştir.

Bakıldığında Mesut Barzani’nin referandum kararı ve Irak Kürt Bölgesini anlamsız ve dış destek olmadan (2017 yılı Eylül ayında) bir bağımsızlık referandumuna sürüklemesinden ve Irak Kürt Bölgesinin Merkezi Irak Hükümetiyle ilişkilerinin bozulduğu dönemden bu yana Irak Kürt Bölgesinde de istikrarın ve KDP-KYB arasındaki işbirliği ortamının büyük ölçüde bozulduğu gözlemlenmektedir. 30 Ekim seçimlerinin de Kuzey Irak’a istikrar getirmesi zor gözükmekte, Neçirvan Barzani’nin Başbakanlığının devam edebileceği anlaşılmakla beraber, KDP-KYP ilişkilerinin daha da bozulması ihtimali büyümektedir.

Bu durum da akıllara 1990’lı yılların başlarında çok bozuk olan KDP-KYP ilişkilerini getirmektedir. Türkiye’nin KDP-KYP ilişkilerini düzene sokmak ve iki partinin savaşmaması için başlattığı Ankara Süreci ve Ankara’da Türkiye’nin (ABD ve İngiltere’nin de katılımıyla) düzenlediği KDP-KYP toplantıları hala hatırlardadır. O dönemde Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevim dolayısıyla uzun bir süre bu toplantılara başkanlık etmiş; Neçirvan Barzani, Bahram Salih ve Hoşyar Zabari gibi daha sonra Irak ve Irak Kürt Bölgesi siyasi hayatında önemli roller üstlenen siyasetçilerle bu toplantılar sebebiyle tanışmıştım.

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde gerek yeni Irak Kürt Bölgesi hükümetinin, gerekse yeni Irak merkezi hükümetinin kurulması çalışmalarını çok yakından takip etmesi ve Kuzey Irak dahil tüm Irak’ta istikrarın bozulmaması, Türkiye-Irak işbirliğinin (terörizmle mücadele ve ekonomik işbirliği dahil) her alanda arttırılarak sürdürülmesine çalışması gerekecektir.    

 

Yazarın Tüm Yazıları