Eğitim, Nobel ve Sancar

Bu kadar karamsar günlerden sonra hepimizi, tüm Türkiye’yi sevindiren ve heyecanlandıran gelişme, Nobel’i bir Türk’ün alması oldu. İsveç Kraliyet Bilim Akademisi’nin Nobel Kimya Ödülü’ne layık gördüğü Prof.Dr. Aziz Sancar, kendisini Nobel’e götüren sürecin temel harcının halen yaşadığı ABD’de değil Türkiye’de atıldığını söyledi.

Haberin Devamı

Prof.Dr. Sancar, ortaokul ve liseyi memleketi Savur’da okuyor. Üniversite hayatında büyük bir başarıya imza atarak İstanbul Tıp Fakültesi’nden dereceyle mezun oluyor. Okuma yazma bilmeyen ama eğitim denince yürekleri titreyen bir anne babanın 8 çocuğundan biri. Aile, çocuklarını okutmak için çırpınmış ve başarmış da. 1974 yılında ABD’ye gidiyor ve yapmak istediği araştırmalar için önü açılıyor. O yılları, “Dicle Üniversitesi’ne döndüm, istediğim araştırmaları orada yapamadım, sadece orada değil Hacettepe’de bile yapamazdım. O nedenle tekrar ABD’ye gittim” diye anlatıyor.

Ödülü kazandıktan sonra söyledikleri çok çarpıcı: “Bizim memlekette çok güzel eğitim var, Türkiye’deki ilkokulumuz, ortaokulumuz, lisemiz, üniversitelerimiz bedava. Bana bu imkân sağlandı. Türkiye’de üniversite okurken gördüğüm eğitim buradaki üniversitelerin seviyesindeydi. Türkiye bize çok güzel eğitim sağlıyor. Bunu Amerika’da yapamazsınız. Ben bu ödülü memleketime ve Cumhuriyet devrinin başlattığı eğitime borçluyum. Genç beyinlere tavsiyem hiç yılmasınlar, dış ülkelere gitsinler, çalışsınlar. Fakat benim yaptığımı yapmasın, Türkiye’ye dönsünler.”

Ancak Prof.Sancar, aradan geçen zamanda Türk eğitim sisteminin ileriye değil, geriye gittiğini bilse, sanırım farklı düşünürdü. “Daha iyi bir eğitim sunacağız, sınavlardan kurtaracağız” diyerek, her seferinde sistemi alt üst eden siyasetçilerin eğitimi testlere, sınavlara endekslediğini görseydi herhalde çok üzülürdü. Çocukları araştırmaya teşvik eden, destek veren, onları anlamaya çalışan öğretmen sayısının azalışına, okul müdürlerinin siyaseten atanmasına, eğitimin yaz-boz tahtasına dönmesine tanıklık etseydi herhalde tepki gösterirdi.

Sancar, bu dönemde bilim aşığı bir genç olarak Türkiye’de bulunsaydı, araştırmaları için ne kadar çaba harcasa da belki sonunda pes etmek zorunda kalırdı. Bakın TÜBA’ya ve TÜBİTAK’tan son zamanlarda projeleri için destek alamayan binlerce gence...

Ülkemizde bilime, sanata, edebiyata siyasetin karıştırıldığı, sanatçıların, edebiyatçıların küstürüldüğü dönemde Sancar’ın bilimsel araştırmaları için imkân sağlanacak mıydı?
Evet, Sancar’ın ABD’ye gittiği dönemde imkânlarımız daha kısıtlıydı, okullarımız azdı, ama öğretmenlerimiz, sistemimiz daha öğretici, araştırmaya teşvik ediciydi. 41 yıl öncesi eğitim sistemi, yetiştirmeye, öğrenmeye endeksliydi.

Ama keşke aynı kalsaydı. Düzelteceğiz diye işe başlayıp sistemi bu kadar bozmasalardı.

Sancar’ın kökenini araştırıp etnik ayrımcılık yapmaya çalışan, Türkiye’nin renklerindeki ahengi bozmaya uğraşanlar bir de işe bu boyutuyla baksalar ya! ABD’nin dinine, etnik kimliğine bakmadan

Aziz Sancar’ın önüne serdiği imkânların ülkemizde de olması gerektiğini haykırsalar ya! Teşekkürler Sancar, bize eğitimin önemini, ülkemizin yol haritasının nereye doğru gitmesi gerektiğini hatırlattığınız için!

Minnettarız size, sizi yetiştiren bu topraklardaki eğitimcilere. Umarım bu güzel olay eğitimde neyin nasıl değiştirilmesi gerektiğini düşünmemiz için de bir fırsat olur.

Yazarın Tüm Yazıları