Nuran Çakmakçı

Yabancı öğrencide ilk 10’dayız

16 Mart 2024
YÖK kaynaklarına göre 2024 yılında Türkiye’de toplam yabancı öğrenci sayısı 338 bin 161. Bu da yüzde 4.76 oranla Türkiye’yi Dünya’da ilk 10 ülke arasına sokuyor. Bu oran Polonya’da yüzde 7, Almanya’da yüzde 11, ABD’de yüzde 5.6, Kanada’da ise yüzde 29...

Ülkemizde 7 milyon 109 bin 270 öğrenci yükseköğretim kurumlarında öğrenim görüyor. YÖK kaynaklarına göre 2024 yılında Türkiye’de toplam uluslararası öğrenci sayısı 338 bin 161. Bunun 195 bin 200’ü erkek, 142 bin 961’i kız öğrencilerden oluşuyor. Bu öğrencilerin 97 bin 272’si bu yıl üniversitelere kayıt yaptırdı. Bu rakamlar ile Türkiye, Dünya’da uluslararası öğrenci okutan ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Türkiye’ye gelen uluslararası öğrencilerin ülkelere göre dağılımı ise şöyle: Suriye, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak, Kazakistan, Mısır, Afganistan, Somali ve Yemen. Üniversitelerimizdeki toplam öğrenci sayısı ve yabancı öğrencilerin oranına baktığımızda uluslararası öğrencilerin oranının yüzde 4.76 olduğunu görüyoruz. Bu oran Polonya’da yüzde 7, Almanya’da yüzde 11, ABD’de yüzde 5.6, Kanada’da ise yüzde 29.

EN FAZLA YABANCI ÖĞRENCİ İSTANBUL VE ANKARA’DATürkiye’de uluslararası öğrencisi en çok olan 5 il sırasıyla: İstanbul (yüzde 35), Ankara (yüzde 6), Eskişehir (yüzde 6), Karabük (yüzde 3), Erzurum (yüzde 3). Dünyadaki uluslararası öğrenci sayısı Dünya UNESCO istatistiklerine göre 2020 yılında 6 milyon 391 bin 963 olarak açıklandı. 2024 verilerine göre, uluslararası öğrencilerin yüzde 67.28’ine tekabül eden 227 bin 516’sı devlet, yüzde 32.72’sine tekabül eden 110 bin 645’i vakıf üniversitelerinde eğitim görüyor. Türkiye’ye öğrenci gönderen İlk 20 ülkeye baktığımızda, Ortadoğu’dan 7, Afrika’dan 4, Orta Asya’dan 3 ülke görüyoruz. Türkiye’den eğitim almak için başka ülkelere giden öğrenciler ise sırasıyla en çok Almanya, ABD, İngiltere, Ukrayna, Azerbaycan ve Kanada’yı tercih ediyor.

PROF. DR. SEZER KOMSUOĞLU: MÜFREDATIMIZ KÜRESELLEŞMELİYükseköğretim konusunda çalışmalar yapan Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, bu durumu şöyle açıklıyor: “Tüm dünyadaki üniversitelerde uluslararasılaşma kapsamında yürütülen çalışmalar son yıllarda çeşitlilik kazandı. Ayrıca konunun sosyal, kültürel, ekonomik ve politik çıkar ile yakından ilgisi olması nedeniyle de eğitim sektörü dışındaki daha geniş toplulukların da konuyla ilgilendiğini görmekteyiz. Yükseköğretimin uluslararasılaşması, küreselleşmede yükseköğretimin rolünü ve kurumsal yapısını şekillendiren kilit bir güç olarak görülüyor. Artık ne eğitim ne de bilgi ulus devletlerin veya bölgesel kültürün kapsadığı alanla sınırlı değil. Uluslararası yükseköğretim pazarına dünyada yeni gruplar katılıyor, pazar büyüyor, rekabet artıyor. Verimli, iyi donanımlı, rekabete açık eğitim programları ile donatılmış üniversiteler ülkeler için önem kazanıyor. Türkiye bursları, YÖS sınavları, kurumsal ve ciddi bir şekilde yürütülüyor. Ancak, ülkemizde klasik sistemde yürütülen uluslararasılaşma politikaları yeni kavramlar açısından da değerlendirilmeli. Müfredatların uluslararasılaşması, şube kampüsler gündeme alınmalı. Dolayısı ile Türkiye’de de uluslararasılaşma ve öğrenci hareketi için aktif bir ulusal politikaya ve bu politikanın kurumsal düzeyde uygulanmasına ihtiyaç var. Yurtdışına lisansüstü öğrenci gönderme politikamızı da araştırma bulguları ışığında yeniden gözden geçirmeliyiz. Yurtdışında öğrenim görerek yurda dönen bursiyerlerin, yurtdışındaki öğrenim alanları ile ilgili birimlerde çalışması mutlaka sağlanmalı. Özellikle doktora derecesi için yurtdışına gönderilecek öğrencilerin kazanımları, ülkenin net ihtiyacı olan özellikle bilişim ve yüksek teknoloji konularını içermeli.”

 

Yazının Devamını Oku

LGS ve YKS için son üç ay... Bu tüyolar anne-babalara

2 Mart 2024
Milyonlarca gencin geleceğini etkileyecek LGS ve YKS maratonu için geri sayım başladı. LGS 2 Haziran, YKS ise 8 ve 9 Haziran’da yapılacak. Bu yıl LGS’de 1 milyon, YKS’de ise 3 milyondan fazla öğrencinin sınava girmesi bekleniyor. Ebeveynlere de görev düştüğüne dikkat çeken eğitim uzmanları, şu tavsiyeleri veriyor...

 

Lise ve üniversite adayları her iki sınava da aylar hatta yıllardır hazırlanıyor. Ancak bu son 3 ayda yapılacak çalışmalar da çok önemli. Bu son dönemeçle adaylar, önemli olduğu kadar stresli ve zor bir döneme giriyor. Tabii onlarla birlikte aileler de aynı süreci yaşayacak. Salim Ünsal ve Cihan Yeşilyurt yıllardır binlerce adayla ve aileleriyle çalışarak onların sınavlarına tanıklık eden iki uzman. Ben de bu süreci özellikle ailelerin daha kolay ve verimli geçirmesinin püf noktalarını bu iki uzmana sordum.

AİLELER SINAVIN İÇERİĞİNİ BİLMELİ

Salim Ünsal’ın adaylara ve özellikle ailelere son 3 aya ilişkin önerileri şöyle: “Sınava hazırlık salt öğrencinin değil ebeveyn, hatta ailenin de kısmen dahil olduğu bir süreç. Ailenin sınavın içeriğinden, sisteminden, sonuçlarından ve kazanımlarından yüzeysel bile olsa haberdar olması gerekiyor. Zira fikrinizin olmadığı bir sürecin ne parçası olabilir ne de onu yönetebilirsiniz.

KAYGILARINIZI KONTROL EDİN

Sınav başlı başına bir kaygı unsuru. Ama kaygının tamamını sınavın kendisine yüklemek haksızlık. Sınav sonrasına dair belirsizlik de bu kaygıyı yükseltiyor. Ailelerin bu belirsizliğin baskısını azaltacak çoklu hedeflerle gençlerin önünde yeni fırsat pencereleri açmaları iyi olur. Diğer yandan bazen ebeveynlerin sınava girecek çocuklarından daha kaygılı olabildiklerini gözlemliyoruz. Aileler bu konuda daha kontrollü olmalı. Çünkü kaygıları çocuklarına da sirayet edebilir.

Yazının Devamını Oku

Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi kuruluyor: Bakü’de İTÜ diploması

24 Şubat 2024
Bakü’de bu yıl açılması planlanan Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi’nde Türk okullarının önlisans, lisans ve lisansüstü programları yer alacak. Program, Türkiye’de hangi üniversite ile açılıyorsa o üniversitenin diploması verilecek. Öğrenciler, Hacettepe ile açılmışsa Hacettepe, İTÜ ile açılmışsa İTÜ diplomasını alacak.

BAKÜ’de Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi kurulması ile ilgili anlaşma Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in önderliğinde Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar ve Azerbaycan Eğitim Bakanı Emin Emrullayev tarafından imzalandı.

AZERBAYCAN’A YÖK’ÜN TECRÜBESİ

Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi başta sağlık, mühendislik ve bilişim sahalarında olmak üzere Türk yükseköğretim tecrübesini Azerbaycan’a taşıyacak. Bu yıl içinde yetişebilirse öğrenci almaya başlayacak üniversite ile ilgili detayları YÖK Başkanı Erol Özvar’dan dinledim. Azerbaycan’da uluslararası işbirliğini daha üst seviyeye taşıyacak bir üniversite modeli kurduklarını belirten Başkan Özvar, ayrıntılarla ilgili şu bilgileri verdi: “Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi bu yıl içinde faaliyete geçecek. Projenin en önemli özelliği Türkiye’nin en köklü ve güçlü üniversitelerinin programlarını aynı anda bir üniversite çatısı altında toplamak. Bu yeni modelde Yükseköğretim Kurulu’nca belirlenecek köklü Türk üniversitelerinin önlisans, lisans ve lisansüstü programları yer alacak.

TÜRK ÜNİVERSİTELERİ YURTDIŞINA AÇILACAK

Program, Türkiye’de hangi üniversite ile açılıyorsa o üniversitenin diploması verilecek. Örneğin Hacettepe ile açılmışsa Hacettepe, İTÜ ile açılmışsa öğrenci oranın diplomasını alacak. Bu yeni modelde Türk üniversiteleri açacakları programların müfredatını, kredi saatlerini, öğretim elemanlarını kendileri belirleyebilecek. Böylece Türkiye’deki lisans ve lisansüstü eğitim kalitesi yurtdışına taşınacak. Bu projenin diğer güçlü tarafı sıfırdan bir üniversite kurmadan güçlü üniversitelerin tecrübe ve birikimlerinin dost ve kardeş ülkelerle paylaşılabilecek olmamız. Bu üniversite modelinde programlar, büyük üniversitelerimizin ilgili bölümlerinin idarecileri ve başkanları tarafından yürütülecek. Talep edildiği takdirde diğer ülkelere de üniversitelerimizin tecrübeleri taşınacak.”

BİLİMİNSANLARI ORTAK ÇALIŞACAK

Yazının Devamını Oku

Rekorlara imza atan üniversitenin ödüllü rektörü

17 Şubat 2024
Dünya çapında çok sayıda rekora imza atan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün (İYTE) genç rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran, ödülden ödüle koşuyor. Son olarak Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı tarafından ‘altın ödül’e layık görülen Baran, başarı sırrını “Hayal etmek, çok çalışmak ve asla vazgeçmemek” olarak özetliyor.

1977’de Batman Beşiri’de 7 çocuklu memur bir ailenin 2’inci çocuğu olarak dünyaya gelen Yusuf Baran, 1998’de Dicle Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılan ulusal sınavda Türkiye birincisi olarak yüksek lisans ve doktora için ODTÜ’ye geçti. Doktora eğitimi sırasında kazandığı NATO bursu ile gittiği ABD’de Medical University of South Carolina’da misafir araştırmacı olarak çalıştı. Ardından İzmir Yüksek Teknoloji Enstütü’ne (İYTE) döndü ve bütün akademik kariyerini burada yaptı. 2018’den itibaren de üniversitenin rektörü oldu ve sonrasında da hem kendisi hem de üniversitesi dünya çapında ödülden ödüle koştu.



ZİRVELERDE KONFERANSLAR

İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan, çeşitli kurumlar tarafından desteklenen 40’ın üzerinde bilimsel araştırma projesi, 500’ün üzerinde bilimsel eseri ve Kanser Moleküler Biyolojisi kitabı olan Rektör Baran, Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, Dünya Bilim Forumu, Bakü Forumu, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Yaşam Bilimleri Forumu, Bilim Diplomasisi, Bilim Liderliği, Küresel İnovasyon Zirvesi, Küresel Yükseköğretim Zirvesi, G20 Araştırma ve Dijital Bakanları Zirvesi gibi çok önemli toplantılara davet edildi, konferanslar verdi ve katılım sağladı.

100’ÜN ÜZERİNDE ÖDÜL

Yazının Devamını Oku

TEVİTÖL ‘Üstün’leri bekliyor

3 Şubat 2024
34 yıl önce IQ’su yüksek çocuklar için ‘eğitim köyü’ olarak temelleri atılan ‘Üstünler Okulu’ TEVİTÖL, bugüne kadar 960 mezun verdi. Mezunları Harvard, Yale gibi dünyaca üniversitelerden burs alan okul, üstün zekâlı yeni öğrencileri bekliyor. Okulu ziyaret edip yöneticilerle hem TEVİTÖL’ü hem de çocukları üstün yetenekli ailelere yönelik önerilerini konuştum.

Gebze’de Türkiye’nin yüz akı olan ve dünyaca tanınan çok önemli bir kurumumuz var. Kapısından gireni sıcak bir yuva gibi karşılayan ve ‘Üstünler Okulu’ olarak bilinen TEVİTÖL.Yani Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi.

Bu okulun temeli işadamı Sezai Türkeş ve eşi İnan Türkeş tarafından 1990 yılında atıldı. Maddi olanakları sınırlı ama üstün, özel yetenekli çocukların hiçbir ücret ödemeden eğitilmesine imkân sağlanması düşüncesiyle kurulan okul, 1993’te 30 öğrenciyle İnanç Lisesi adıyla açıldı. Ancak 1996’da maddi güçlükler başlayınca 1997’de ortaokul bölümü kapandı ama kurum lise olarak devam etti.

2000’de ilk mezunlarını veren okula kabul için öğrenciler önce bir sınava girdi, daha sonra IQ testinden geçtiler. Ardından gözlem kampına alınıp, burada da başarı gösterenlerin okula kaydı yapıldı.

HARVARD VE YALE’DEN BURS

Bir yıl sonra Türk Eğitim Vakfı’nın (TEV) desteğiyle okul eğitimine devam etti. TEV’e geçtikten sonra bazı öğrenciler tamamen burslu alınırken, büyük bölümü de kısmi burslu olarak kabul edildi. Şu anda 280 yatılı öğrencinin eğitim gördüğü okul bugüne kadar 960 mezun verdi. Bu mezunların birçoğu da Harvard, Yale, Columbia gibi önemli ve tanınmış üniversitelerden burs alarak adını dünyaya duyurdu. Geçtiğimiz hafta okulu ziyaret ettim. TEVİTÖL kurucu temsilcisi Mehmet Ali Neyzi, TEV Genel Müdürü Banu Taşkın ve okulun kuruluşunda büyük emeği olan, üstünler konusunda araştırmaları ile bilinen Prof. Dr. Füsun Akarsu ile bir araya geldik.

Yazının Devamını Oku

Genel Müdürden özel okullara ‘pagan’ uyarısı

1 Şubat 2024
Türkiye Özel Okullar Derneği’nin 22’inci Geleneksel Eğitim Sempozyumu, ‘Eğitime Bütünsel Yaklaşım ve Yapay Zeka’ başlığı altında Antalya’da başladı.

Sempozyumun açılışında konuşan MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Fethullah Güner, özel okullara çağrıda bulunarak, pagan kültürü ile ilgili etkinliklere yer verilmemesini istedi. Güner, özetle şunları söyledi: “Çocuklarımızın etkiye çok açık oldukları bir dönemde, bir de sistematik olarak kendi elimizle kendi kimliğimizin dışında bir kültür emperyalizmine maruz tutulmamalarının önemini çok defa söyledik. Bununla ilgili yazılar da yazdık. Ama yazılar yetmiyor. Kendi okullarımızda çocuklarımızı kendi medeniyet çizgimizin dışına taşıma gibi bir zaafa düşersek o zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924 yılında yapmış olduğu çok değerli bir işlevi gündeme almak, hatırlatmak gerekir.

44 OKULU KAPATMIŞTI

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1924’te Türk kimliği ve ananeleriyle doğrudan tezat oluşturan, çocukları dış bağlantılarla adeta bir devşirme mekanizmasıyla sistemin dışına çeken, dış bağlantılı 44 okulu tek bir kararla kapatarak faaliyetine son verdi. Bakanlığımızın politikalarıyla ters düşen paydaşlarımız olursa, o zaman biz de devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmış olduğu bu değerli faaliyeti aklımızda tutmak durumunda kalacağız, kalmalıyız zaten.

KÜLTÜREL YOZLAŞMA

Kulüp çalışmalarını, bilim, sanat, edebiyat, spor alanlarındaki etkinlikleri destekliyoruz. Tarih ve kültürel kimliğimizle alakası olmayan, pagan kültürüne kadar uzanan belli bayramları ya da etkinlikleri ise okulların içerisinde bir faaliyet olarak görmek istemiyoruz. Bu konudaki duruşumuz net. Sizlerden bu konuda hassasiyet bekliyoruz.

DİN DERSİNDE MATEMATİK

Maalesef yapmış olduğumuz denetimlerde ya da bize ulaşan bilgilerde yer yer bizim çok değer verdiğimiz, tarihi ve kültürel olarak çok önemsediğimiz bir derste İngilizce işlendiğini, din kültürü dersinde matematik işlendiğini duyunca gereğini yapmamız gerekiyor. Bunu paydaşlar olarak da masaya yatırmalıyız.

1.5 MİLYON ÖĞRENCİ VAR

Yazının Devamını Oku

Üniversite diplomasına sertifika desteği: Her kurs bir kredi

27 Ocak 2024
Üniversite öğrencilerinin kampus dışı eğitimleri diplomalarına yansıyacak. Öğrencilerin güvenilir kaynaklardan aldıkları kurs, sempozyum ya da kongre gibi eğitim sertifikaları krediye dönüşebilecek. Detayları YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar Hürriyet’e anlattı.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üniversite öğrencilerini yakından ilgilendiren önemli bir mevzuat çalışması başlattı. Buna göre üniversitelilerin kampus dışında aldıkları eğitimleri diplomalarında, transkriptlerinde (bir öğrencinin mezun olduğunda ya da eğitim aldığında tüm ders notlarını gösteren belge) görülebilecek. Yükseköğretimde önemli bir yenilik olarak açıklanan bu çalışmaya göre, öğrenciler ya alanlarıyla ilgili ya da seçimlik dersleri kapsayan bir kurs, kongre, sempozyum, sertifika programı, seminer ya da herhangi bir eğitime katıldıklarında bunları ders kredilerine saydırabilecek. Yani katıldığı bir kurs, sempozyum ona not olarak yansıyacak, ders kredisini yükseltecek.

TEK ÖĞRENME YERİ AMFİ OLMAYACAK

Konunun ayrıntılarını, uygulamayı 2024-2025 akademik yılında pilot olarak başlatacaklarını söyleyen YÖK Başkanı Erol Özvar’a sordum: “Yükseköğretim Kurulu olarak üniversitelerimizin öğrencilerin farklı öğrenme kaynaklarından edindikleri deneyimleri tanımaları için gerektiği mevzuat alt yapısı oluşturuyoruz. Bu yönde uygulamalar geliştirmeleri ve bu öğrenme kaynaklarını arttırmalarını, çeşitlendirmelerini istiyoruz. Ancak bunu yaparken denetlenebilirlik, ölçülebilirlik, yeterlilik, şeffaflık ve yansızlık ilkelerine bağlı kalınmasını önemsiyoruz. Artık tek öğrenme kaynağı amfiler değil. Eğitim, sadece öğretim üyelerine bağlı olmayacak. Öğrenciler nerede neyi bulabiliyor, almak istiyorsa onu alacak. Tek önemli nokta eğitimin güvenilir kaynaktan alınması. Öğrenciler genelde bilgiyi bir kurumdan, formel kanaldan alıyor. Oysa artık yapay zekâ hayatımıza girdi, öğrenme kaynakları da çeşitlilik de arttı. Biz artık bu konuda büyük esneklik sağlıyoruz.

DEVLET ŞART DEĞİL STK’DAN DA OLABİLİR

Bu bilgileri öğrendiğini ispatladığı anda bunu bir kazanım olarak öğrenciye yansıtacağız. Online bir siber güvenlik dersi aldıysa, bunu ders olarak saydırabiliyor. Artık internette online kurs, dersler var, katılabileceği seminer, sempozyumlar bulunuyor. Ancak eğitimler sertifika sistemi altında olmalı. Yani ölçülebilir, denetlenebilir bir sisteme bağlı olmalı. Bu eğitimlerin sadece bir üniversitede, bir devlet kurumunda olması şart değil. Bir sivil toplum kuruluşundan, Google Akademi’den, Huawei Akademi’den alınabilir. Bu programlardan alınan sertifikalar birçok yerde mühendislik programlarının bile önüne geçmiş durumda. Uluslararası düzeyde tanınıyor. Dünya bu işlere yönelmişken, biz de bunları göz önünde tuttuk. Mevzuat çalışmaları yapılıyor, işin bürokratik taraflarını hallediyoruz.”

ÖLÇÜLEBİLİR VE GÜVENLİ SERTİFİKA

Yazının Devamını Oku

Notlar nasıl olursa olsun tatil zehir olmasın

20 Ocak 2024
Yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1 milyon 200 bin öğretmen dün ara tatile girdi. Karne öncesi özellikle düşük notu olan çocuklar gergin bir bekleyişteydi. Uzmanlara göre notlar hayattaki başarının değil akademik başarının göstergesi. Bu nedenle zayıf getiren çocuklarınıza kızmayın, olumlu ve destekleyici davranın. Zira 15 günlük ara tatil eksikleri tamamlamak için iyi bir fırsat olabilir.

ALTINBAŞ Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve Psikolojik Araştırmalar Merkezi (APAM) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen ile karne döneminde her yıl yaşanan sorunları ve bu sorunlar karşısında ebeveynlerin nasıl tutum almaları gerektiğini konuştum. Prof. Dr. Özen’e göre karne hem çocuğun hem de ebeveynlerinin geri bildirim kaynağı. Çocuğun kendisine yönelik düşüncelerini geliştirmesinde ve kendi öz saygınlığında önemi büyük.

SİZ EBEVEYNSİNİZ ÖĞRETMEN DEĞİL

Prof. Dr. Özen, “Önemli olan, bu geribildirimin nasıl karşılanacağı, nasıl değerlendirileceği ve nasıl tepki verileceğidir. Çocukların karne sürecine sağlıklı yaklaşmalı, olumlu bir öğrenme ortamı oluşturmalı. En önemlisi de anne baba tarafından çocuk her koşulda desteklenmeli. Çocukların notlarını değerlendirecek olan okul ve öğretmenleridir. Siz ise onun ebeveynisiniz, öğretmeni değil” dedi ve ekledi: “Unutmayın çocuğunuzun karne notları sadece onun akademik başarısını gösterir hayat başarısını değil.”

10 ADIMDA KARNE SENDROMUYLA BAŞ ETME YOLLARI

Prof. Dr. Özen, ebeveynlere karne sendromuyla baş etmeleri için önerilerini 10 başlıkta sıraladı:

1. DESTEKLEYİCİ OLUN: Çocuğunuzun karne notları ne olursa olsun, ilk tepkinizin olumlu ve destekleyici olması önemli. Zayıf notları olsa da mutlaka başarılı olduğu dersleri vardır. Onu başarıları için tebrik, çabaları için de takdir edin.

2. AÇIK İLETİŞİM KURUN:

Yazının Devamını Oku