Kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz, dokundurmayız!

BAŞLIĞI okuyunca hemen tepki göstermeyin, önce bir dinleyin.

Haberin Devamı

Bugün, her 100 çalışandan sadece 15’i kıdem tazminatını alabiliyor, 85’i alamıyor. Tüm çalışanların da yüzde 6’sı kıdem tazminatından yararlanabiliyor. Bunu ben değil, sendikalar söylüyor. Şimdi, bunu bir kenara koyun. Peki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ne diyor: “Mevcut düzenlemenin kaldırılmasına yönelik adım atmamız mümkün değil. Çalışanımızın alın terine, emeğine halel getirecek hiçbir adım içinde olmayız.”

Demek ki, neymiş; ortada bir sorun var ve biran önce de çözülmesi gerekiyor. Kimin adına çözülmesi gerekiyor? Çalışan adına. Hükümet de mevcut hakların kaybolmayacağının güvencesini veriyor. Buraya kadar tamam mı? Kimi çevreler diyecek ki, “Tamam değil, kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz, dokundurmayız.” Aynı çevreler işçilerin kıdem tazminatı alamadığının da doğru olmadığını savunuyor. Neymiş, işçiler, dava açmaları halinde çoğunlukla tazminatlarını alıyormuş. Komediye bakın. İşçilerin tazminat alamadığı doğru; alınabilmesi için dava açılması gerekiyor, açılsa bile hepsi değil, çoğunluk alabiliyor. Bunun söyleyen de bazı işçi sendikalarının başkanları.
Düşünebiliyor musunuz,  15 yıl bir işyerinde çalışacaksınız, şirket batacak, sizin kıdem tazminatı da güme gidecek. Dava açacaksınız, 3-4 yıl sürecek; sonunda mahkeme hükmedecek ama ortada para olmadığı için ya alamayacaksınız ya da yarım yamalak alacaksınız. Çalışana reva mı bu?

 

Haberin Devamı

FONLU SİSTEM NASIL OLACAK?

 

Peki, hükümet, ne düşünüyor? Kıdem tazminatında fonlu sisteme geçilmesini öneriyor; bireysel emeklilik sistemindeki gibi. Ne demek fonlu sistem? En basit haliyle, her çalışan için bir kıdem tazminatı hesabı açılacak, işveren her ay çalışan adına açılan hesaba kıdem tazminatı karşılığını yatıracak. Hesapta biriken paralar fonlarda değerlendirilecek. Bugün nasıl kıdem tazminatından yararlanabilmenin şartları ve süreleri varsa; çalışanın, hesabında biriken parayı alabilmesinde de aynı şart ve süreler olacak. İşten erken ayrılıp, yeni işe girerse; yeni işveren çalışanın adına olan hesaba tazminatı yatırmaya devam edecek. Çalışan emekli olduğunda ise hesabındaki birikiminin tamamını alabilecek, hem de nemalanmış haliyle.
Böylelikle çalışanların kıdem tazminatı zamanında yatacak, yatıp yatmadığı takip edilecek, biriken paralar değerlenecek ve daha da önemlisi işveren zora düşse de çalışanlar mahkemeye gerek kalmadan kıdem tazminatını alabilecek. Bunun neresi kötü Allah aşkına?

 

Haberin Devamı

SORUN VAR, ÇÖZÜME GEREK YOK

 


Neymiş efendim, daha önce de konut edindirme fonu gibi fonlar kurulmuş, hepsi çarçur olmuş, devlete güvenilmezmiş. Tamam, o zaman özel sektör yönetsin. Yok, özel sektöre de güven olmazmış, çalışanın alın teri özel sektöre yedirilmezmiş. Bu nasıl bir zihniyettir?
Şunu da belirteyim: Fonlu sistem, hükümetin önerisi ve düşüncesi. Elbette, detayları konunun tarafları ile konuşulup, tartışılacak ve en uygun model bulunacak. Zaten hükümet de ‘yaptım, oldu’ tarzı olmayacağını söylüyor. ‘Kıdem tazminatında 30 günden bir saat aşağısı olmaz’ mı diyorsun; tamam, otur masaya, koy şartını. Hatta öyle ki, devletin de bu hesaba katkı yapması için ısrar et; bireysel emeklilikte olduğu gibi.
Ama yok, devlete de güvenmem, özel sektöre de güvenmem, sorun var ama çözmeye gerek yok deyip, her şeye karşı çıkarsan, masaya bile yaklaşmazsan; o zaman da akıllara ‘sen çalışanın hakkını mı koruyorsun yoksa başka bir derdin mi var’ sorusu geliyor.

Yazarın Tüm Yazıları