Almanya için ‘alarm’ zili

Yazılan, çizilenlerden aksiyon filmi de çıkar, komedi filmi de.

Eski monarşi günlerine özlem duyan yaşlı bir Prens, aşırı sağcı eski bir milletvekili, bir yargıç, emekli bir asker, Rus işbirlikçileri ve onların etrafında dallanıp budaklanan bir örgütlenme.

Kendilerine ‘Reichsbürger’ diyorlar, yani ‘İmparatorluk Vatandaşları’.

Hayalleri de 2’nci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’ni ve sınırlarını meşru saymadıklarından 1871 tarihli Alman İmparatorluğu’na geri dönmek.

PRENS HEINRICH’İN RÜYASI

Haklarında çeşitli senaryolar var. Parlamentoya baskın düzenleme planı yaptıkları, hatta cumhurbaşkanı ve başbakan için dublör kullanmayı düşündükleri, bir yandan da Prens 13’üncü Heinrich’i ülkenin başına getirmeye hazırlandıklarına dair.

700 yıllık Reuss hanedanından gelen Heinrich, komplo teorilerine kanmış, yoldan çıkmış bir yaşlı diye sülale tarafından dışlanmış biri. Ülkenin doğusunda bir de av köşkü var. Buranın mühimmat deposu olduğu, hatta hafta sonları silahlı talim yapıldığına dair de kuşkular söz konusu.

AYLAR SÜREN TAKİP

Almanya malûm zaman zaman aşırı sağcı gruplanmalarla ilgili de gündeme gelen bir ülke. Asker ve polisin içine aşırı sağcıların sızdığı, bunların ülke için güvenlik tehdidi oluşturduğu tartışması yeni bir durum değil.

Ayrıca koronavirüs salgınıyla birlikte komplo teorileriyle beslenen, ülkenin satanist bir grup tarafından yönetildiğine inanan ‘Qanon’ ve alışılmış düşünce yapılarını sorgulayan ‘Querdenker’ (Bağımsız Düşünenler) gibi protest gruplar da söz konusu. Bu grupların kimi zaman birlikte hareket ettiği de biliniyor.

‘Reichsbürger’ de aşırı sağcı bir grup. Örgütün içine muhbir sokan, itirafçılarla da epey bir bilgiye sahip olan Alman istihbaratı, belli ki eski asker üyeleri de bulunan yapılanmayı bir ‘terör riski’ olarak algılamış ve çökertilmesi için düğmeye basmış.

BELLİ Kİ ENDİŞE YARATTI

Kendi içinde bir yönetim şeması olan, hatta gölge bakanlıklar belirleyen yapılanma bunu hayata geçirebilecek güçte miydi bilinmez ama, belli ki Almanya’yı harekete geçirmeye yetmiş.

Yine 11 eyalette 150 yere 3 bin polisle operasyon düzenlenmesi, yasa dışı yapılanmanın epey ciddiye alındığına işaret ediyor. Alman Başsavcısı Peter Frank, ‘terör örgütünün bazı üyelerinin parlamentoya baskın düzenlemeyi düşündüğünü’ hazırlıkların ileri seviyede olduğunu söylüyor.

BİR AKIL TUTULMASI

21’inci yüzyıl Almanya’sında, Avrupa’nın göbeğinde bir darbe riski olabilir mi, tabii şaşkınlık yaratmıyor değil. Ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında Avrupa’nın yaşadığı enerji darboğazı, bir yandan kendini hissettirmeye başlayan enflasyon ve mülteci akınının Avrupa ülkelerinde yarattığı yabancılaşma hissi, belli ki ırkçı gruplara daha fazla alan açıyor. Hatta demokratik ve meşru yöntemler varken şiddete başvurup darbeyle rejim değiştirme gibi bir akıl tutulmasını bile gündeme getirebiliyor.

DAHA İYİ MÜCADELE

Almanya’daki ırkçı ve yabancı karşıtlığından en fazla etkilenen grupların başında Türkler geliyor. 2000-06 yılları arasında 8’i Türk, 10 kişinin öldürüldüğü ‘Dönerci Cinayetleri’ ile suçlanan neo-Nazi çetesiyle ilgili sadece bir kişi yargılanıp hüküm giymişti. Oysa bu grubun devlet içine sızmış yapılanmadan destek bulduğuna dair iddialar araştırılmaya değer bulunmamıştı.

Türkiye, ayrıca Almanya’yı ulusal güvenliğine tehdit olarak gördüğü terör örgütü PKK ve FETÖ gibi gruplara ev sahipliği yapmakla suçluyor. Geçtiğimiz günlerde ise STK’ların Almanya Başbakanı Olaf Scholz liderliğindeki koalisyon hükümetini aşırı sağcı, ırkçılık ve anti-semitizmle mücadelede yetersiz gördüğüne dair haberler vardı.

İşte bu bağlamda Prens Heinrich ve işbirlikçileri Almanya için bir ‘uyan’ zili olabilir.