Cumhuriyet bitmeyen bir umuttur

Atatürk, Cumhuriyetimizi kurduğunda, bence en büyük devrimi kadınlar yaşadı.

Haberin Devamı

Şair olan babaannem Saliha Anıl Cumhuriyet sayesinde özgürce yaşadı.

Özgürce şiirler yazıp bastırdı.

Medeni Kanun sayesinde 50’lerde, üç oğlu varken boşanıp, kendine yeni bir hayat kurabilmişti.

İzmir güzeli seçilen, bana göbek adımı veren anneannem Ferhan Tüzünataç da, felsefe öğretmeniymiş o sıralar.

Birbirlerini ne yazık ki tanımadılar.

İkisi de çok çalışkan, girişimci, parlak kadınlardı.

İyi eğitim görmüş, çalışarak kendi ayakları üzerinde durmuş kadınlardı.

 Annemi de öyle yetiştirmiş anneannem. Annem de çocuk da yaptı kariyer de.

Kızının bunu şarkı olarak yazacağını bilmeden.

Şimdi konserlerimde hep yanımda. Onun verdiği güç bambaşka.

Ben de bundan 23 sene önce “Ben Özgürüm” şarkısıyla doğdum.

Cumhuriyetin 100. yılını, 29 Ekim’de Manisa’da vereceğim konseri bu şarkıyla açarak kutlayacağım.

Haberin Devamı

Benden önce gelmiş, cumhuriyetle doğup, yeşermiş o şanslı kadınların neslindenim.

Kuşaklar boyu, ilmek ilmek örülen o saç örgüsünde bir dize örgüyüm.

O günlerde Atatürk ve Meclis’in aldığı kararlar sayesinde bugün, bu ülkede rahat nefes alıp veren, kendini gerçekleştirebilen, mesleğini dilediğince icra eden özgür bir kadın ve bir dünya vatandaşıyım.

Ne mutlu bana, ne mutlu bize...

Cumhuriyetin 100. doğum gününde, bizden sonra gelen nesle büyük borcumuz ve sözümüz olmalı.

Annelerimiz, anneanne ve babaannelerimiz nasıl bu kanatlarla ve değerlerle bizi donattıysa, biz de gelecek nesillere bunu aktarmalı ve böyle gençler yetiştirmeliyiz.

“Fikri hür, vicdanı hür” ne güzel bir cümle...

Ne büyük bir dilek...

“Benim hem yollarım/ hem sözlerim/ hem de konuşan gözlerim var hürüm” demiştim ben de “Ben Özgürüm” şarkısında.

Hür olmak benim parçam. Dilimde bir yemin. Tuttuğum bir söz.

Geçmiş bize bir güzel gelecek verdi.

Şimdi umutla bu geleceği devam ettirmek, bizim en büyük görevimiz.

Geçenlerde bir röportaja verdiğim cevapla, kocaman bir umutla ve gururla sonlandırayım bu kutlamayı.

Soru: Sosyal sorumluluk projelerinizde özellikle kadınlara yönelik, kızların eğitimi gibi alanlarda yer alıyorsunuz. Sanatçı olarak umut veren bir noktada durduğunuzu düşünüyor musunuz?

Haberin Devamı

Yanıt: Düşünüyorum... Sanatçı olarak değil, Nil olarak. ‘Her çocuk bir evren’ gibi, çocuğa şefkat ve saygıyla çalışan, ‘waldorf felsefesi’ni benimsemiş bir yuvanın kurucusu olmak. ‘Her çocuk başlı başına bir evrendir, başka, bambaşkadır’ demiş olmak. ‘Yuvam Dünya’ derneğiyle, üzerimize ateş topu gibi düşecek olan iklim kriziyle ilgili ses çıkartmak. ‘Asıl yuvamız dünya’ demiş olmak. TEV’in ‘Nil’in Kızları’ bursuyla okuyan bir genç kadının doğum günümde hediye olarak yolladığı Nil portresine bakmak, ‘yeter ki kızlar okusun’ demiş olmak, bir umuttur. Umut başka nedir ki?

Cumhuriyettir umut.

 

Yazarın Tüm Yazıları