Nil Karaibrahimgil

Kolumda açan çiçek

18 Mart 2024
Ağaçlarla yan yana olalı beri, utanır oldum kıpırdanıp durmaktan.

Güneşe şöyle kollarını gere gere uzanmak varken, bir telaş içindeyim hep.

Köklerinden emin, rüzgârlar, mevsimler, kuşlar, böcekler, mantarlar, yosunlar hepsinin iyi kötü misafirliğini gövdemle karşılayabilmeyi hatırladım.

Bir kiraz ağacının dalından, sürpriz bir çiçeğin birdenbire açıverişini gördüm.

Hani bazen güne öyle bir çiçek açıverir ya. Hem birdenbire olanı, hem de çok yavaşı gördüm.

Zaman her canlıya başka akıyor. 

Mevsimlerle yaşamayı...

Zamanı ileri geri almaya çalışarak, ayarlarıyla oynamamak gerektiğini...

Bazen çırılçıplak üşümeyi ama baharını da içinde taşımayı gördüm.

Yazının Devamını Oku

Kadın olmak güzel

11 Mart 2024
Var bir benTüy kadar hafif.

Dağlar kadar emin.
Kuşlar gibi özgür.
O denizler kadar derin.
Var bir ben
Bahar gibi hep yüzüme gülen.
Ah! Kadın olmak güzel!
De ki her gün içinden: “Seviyorum beni ben!”

Yazının Devamını Oku

Hayatın kimlerle çerçeveli?

4 Mart 2024
Hayatımızı kimlerle çerçevelersek, sınırlarımız o insanlar kadar oluyor. Bu sebeple arkadaşlar, eş ve dost en önemlisi.

Kim bu insanlar?

Nasıllar?

Bize kendimizi nasıl hissettirirler? 

Daha da önemlisi kendileri nasıl hislerdedir...

Neyi, kimi, neden severler?

Günlerini neye harcarlar, neye hayıflanırlar...

Neyin yokluğunu çekerler?

Zamanımızı birlikte geçirmeyi seçtiğimiz bu insanlar, bize bir ufuk çizer.

Yazının Devamını Oku

Ne mutlu hayalinin ipini göğe salmamış olana

26 Şubat 2024
(Bu yazı, yeni çıkan kitabım ‘Kanatların Var Ruhunda’dan alınmıştır.)

Bir insanı, o insan yapan şey, içindeki öze olan sadakati oluyor.
O özle bağlantının kopması an meselesi.
‘Kopyala rahat et’ diyen bir sürü insandan, konu komşu arkadaştan ve bunu haykıran binalardan, kurumlardan, söylemlerden sağlam geçmen gerek, özünü sıcacık tutabilmek için.
Nasıl fiziksel kopyalamalar, ‘bu suratta bir şey, bu surata ait değil ama ne!’ gibi duruyorsa, ruhsal ve zihinsel kopyalar da öyle ait değil duruyor ruhlara.
Birbirlerine ve bir şeye aitler belki ama kendilerine değil. İnsanın kendi elini tutabiliyor olması, insanoğluna verilmiş bir hediye hatta bir mesaj gibi geliyor bana.
Kendinle el ele tutuşabiliyor, kendini selamlayabiliyor, hatta ellerini birbirine sürterek ısı bile çıkartabiliyorsun.
Bu konunun şu an dikkatimi çekmesinin sebebi, etrafta bağlantı kopukluğu yaşayan insanlarla karşılaşmam.

Yazının Devamını Oku

Sağ kola 5 lastik bant

12 Şubat 2024
Hemen diyeceksiniz ki “Neden?”Daha sakin bir insan olabilmek için tabii ki.

Sabahtan sağ bileğime 5 lastik saç bandı koyuyorum.
Amaç hepsini gün sonu sola alabilmek.
Her sakince tepki verebildiğimde, kibarlığımı, saygımı ve merkezimi tutabildiğimde hop bir bant sola.
“Ne gerek var, hem sen bu kadar kendini kaybeden biri misin” diyebilirsiniz...
Evet, öyleyim.
Özellikle annelikte öyleyim.
Ani çıkışlarım oluyor ya da küçük şeylere büyük tepkiler verebiliyorum.

Yazının Devamını Oku

Yüzde otuz hata payı

29 Ocak 2024
Şimdiden söyleyeyim bu rakamı tamamen uydurdum. Hiçbir bilimsel veriye dayanmıyor. Kendi kendime konuşurken (evet sık yaparım) dedim ki, “Nil kızım, yüzde otuz hata payı tamamdır.”

Yüzde yetmiş galip olmak, büyük hediyedir.

Her şeyi, her zaman, her koşulda ve her halinle yüzde yüz iyi yapamazsın. 

Yüzde yüz insanın içinde bir canavardır. Seni kemirir. Ayaklarından ufak ufak kemirir.

Her Nil, yüzde otuz eksik ve defolu gelir.

Anne Nil, eş Nil, müzik yapan Nil, yazan Nil, kız çocuğu Nil, kardeş Nil, yoldaş Nil...

Bardak doludur, boştur... Güne göre, bakışına göre, akışına göre değişir onu bilemem.

Bildiğim şu, sen yüzde otuzu rahat bırak!

Size, hayatta beni ferahlatan düşünceleri yazmayı en başından beri borç bildim.

Yazının Devamını Oku

Baş harflere baktığında: Kanatların var ruhunda

22 Ocak 2024
.

Kaygılar, korkular, kuruntular hep K’yla başlar.

Ardından yürür ve sürekli sana bir şey fısıldarlar.

Nereye gitsen fare gibi peşindedirler ve yoktur susacakları.

Anneni ararsın içinde, saçını okşasın, “Geçecek ben buradayım” desin.

Telaşla çarpan kalbinde, el yordamıyla bir sükûnet taşı ararsın

Lokomotifler geçer yanından, trenlerin ritmi şaşmaz, hayat kırmızıda durmaz.

AAA diye bağırırsın bazen, duyanın da olmaz bazen, bazen değil çoğu zaman.

R

Yazının Devamını Oku

Odada bir şükran koltuğu

15 Ocak 2024
Her güne güzel bir düşünceyle başlayıp, günü de güzel bir düşünceyle noktalamayı başarırsam, günler daha bir kolay olur diye düşünerek odadaki koltuğa baktım.

Şöyle hakkıyla düşünmek için, bir koltuk iyi olur.
Sabah gözümü açtığımda genellikle kendimi rüyanın tozundan pasından silkeliyor oluyorum.
“Evde Tek Başına” filmi gibi rüyalar gördüğümden, genellikle “Oh be bunlar gerçek değilmiş” hissiyle uyanıyorum.
Sonra bütün o olanları nasıl da yaşadığımı ve kendime yaşattığımı anlayıp, uzun uzun beynin yapısı ve gerçeklik hakkında düşünüyorum.
Yattığım yerde, gözüm kapalıyken bu kadar gerçekliği kendime yaşatmayı başarıyorsam, gün içinde gözüm açıkken düşündüklerimle kendime neler ediyorum diye düşünüyorum bu sefer.
Bildiniz! Ben düşündüklerimi bile düşünüyorum.
Bu iyi bir şeymiş ama.

Yazının Devamını Oku