“Gülşen”de yine âh ü enin eyledi bülbül...

“Mehmet”ti...

Haberin Devamı

 

“...Çok nadide bulunan renkte bir gül çeşidi”ydi.

“İsmiyle müsemma“ derlerdi ya eskiler; hep “hâdise”lerin ortasında yaşadı.

Sevenleri tarafından, onun gibi “övülmüş” kaç kişi vardır acaba ?

 

“Hulûsi’”ydi elbet...

 

“Sırdaş”tı, hem de nasıl ?

“Kızıldı, kızgındı, kor halinde güneş”ti lâkin;

buna karşılık, “hâlis”ti, “saf, samimi, içi temiz ve candan”dı ezelden..

 

“Gülşen”di nihayet !

“Gülistan” idi,“gül bahçesi”ydi varlığı, biz Mülkiyeliler için...

 

Yıllar önce beraber söylerdik...

Muallim İsmail Hakkı Bey’in

Haberin Devamı

Rast Yürük Semaîi ile sesleniyorum ardından:

 

“...Gülşen”de yine âh ü enin eyledi bülbül

Bir nakş okuyup savt-ı hezâr eyledi bülbül

Olmaz deheni yâre müşâbih deyû gonce

Gül mushâfını açdı yemin eyledi bülbül...”

 

(Bülbül, gül bahçesinde yine âh etti ve inledi;

Bir nakış okuyup yüzlerce sesin cümbüşüyle doldurdu.

Gonca, “Sevgilinin ağzına benzer yoktur” deyince,

Bülbül, gülden yapılmış kutsal kitabını açıp yemin etti...) diyorum yani.

 

Sağlığını elinden alan “haksızlıklar“a isyan;

seni unutmamaya, unutturmamaya yemin ettik !

Seni bizden ayıran herşey;

“hedef tahtası”ndadır ebediyyen...

 

O halde;

“ateş” bro, “ateş...”

 

 

Yazarın Tüm Yazıları