Bornova’da çöp toplama hallerimiz

Haberin Devamı

GEÇEN pazartesi saat 09.06’da çektim bu fotoğrafı...

Bornova’da çöp toplama hallerimiz

EVKA-3’ün nabzının attığı kavşakta... Bornova Belediyesi’nin “tam teşekküllü” çöp toplama aracı, yeşil renkli, üzerinde “evsel atık” yazan bidonların içini boşaltıyor. Yolun tam ortasında “sultanî” bir edâ ile duruyor. Araç üzerindeki vinç çalıştırılıyor, uzuyor, uzanıyor, “çöp toplama ünitesi”ni alıp kaldırıyor, kamyonun üstüne getirip boşaltıyor ve sonra yerine bırakıyor. Bu işlemi ne zaman yapıyor? Sabah trafiğinin en yoğun olduğu saatlerde... Üstelik, 1-2 istasyonluk bir ziyaret de değil. Aynı cadde üzerinde 100 metre arası olmayan bir sürü bidon var. Saniyeler içinde kamyonun arkasında üzüm salkımı gibi bir araç konvoyu oluşuyor. Kavşağa çok yakın bir nokta olduğu için, önce bütün kavşak, sonra da geliş-gidiş olarak 4 yön felç oluyor. Okullar kapandığı için servislerin ortalıkta olmadığı bir kesitten söz ediyorum. Resmin içine onları da dahil edin. Saati 10 dakika geriye alın. İçinde işine, okuluna, belki hastaneye, belki havalimanına yetişmeye çalışan insanların olduğu, onlarca araçtan oluşan hareketsiz bir resim. Gergin korna sesleri, gürültü kirliliği, yükselen küfürler, yoğunlaşan egzoz dumanı, yakıt israfı... Bu karmaşanın hiç yaşanmaması olası elbette. Sadece biraz plânlama, biraz özen, biraz niyet, biraz “işimi nasıl daha iyi yapabilirim” heyecanı gerekiyor. “Küçük şeyler”in kentin ve kentlinin mutluluğu için önemli olduğunu hissetmek gerekiyor. Güne daha huzurlu bir başlangıç hepimizin hakkı.

Haberin Devamı


Anadolu Jet yolcusu

GEÇEN pazar, Anadolu Jet’in 7006 sefer sayılı Ankara-İzmir uçağındayız. Motor çalışıyor, uçak körükten ayrılıyor ama kısa bir süre sonra tekrar duruyor. Bir anons: “Sayın yolcularımız, önemli olmadığını düşündüğümüz bir teknik sebeple park’a geri dönüyoruz. Daha güvenli bir uçuş için küçük bir kontrol istedik. Teknik ekip geliyor. Küçük bir gecikme yaşayacağız. Anlayışınız için teşekkür ederiz...” Haliyle herkesin keyfi kaçıyor. Ben içimden, “Bunun böyle ifade edilmesi şart mıydı?” diye söyleniyorum. Yanımdaki yolcu, “Sanıyorum prosedür bunu gerektiriyor” diyor. Derken, arkamdaki hanım yolcu, kabin görevlisine yüksek perdeden sesleniyor: “Bakar mısınız? Bagajım yok, ben bu uçakla uçamam artık. İnmek istiyorum.” Yolcular arasında ister istemez bir dalgalanma... Görevli yanımıza geliyor. Yolcuya, “Gerek yok ama nasıl isterseniz” diyor. Yolcu konuşmaya, fikir üretmeye, negatif enerji saçmaya devam ediyor. Biraz sonra kapı açılıyor, yolcu ayrılıyor uçaktan. Bir anons daha: “Sayın yolcularımız, bir yolcumuz inmek istediği ve uçaktan ayrıldığı için güvenlik prosedürü gereği lütfen kabin görevlilerine el bagajlarınızı gösterip size ait olduğunu doğrulayınız.” Uçakta bir hareketlilik daha. Herkes yerine oturduktan sonra, öndeki perdenin yanında (sonradan İngiliz olduğunu öğrendiğimiz) kaptan pilot beliriyor. Ahizeden, çok sakin, çok samimi ve güven veren bir açıklama yapıyor: “Teknik ekip gereken kontrolleri yaptı. Sorunsuz bir şekilde uçacağımızdan eminiz. Amacımız, sizlerin güvenliğini en üst seviyede tutmaktı. Gecikme ve anlayışınız için teşekkür ederiz.” Yolcular, ister istemez kendilerini bu açıklamaya teslim ediyorlar. Havalanıyor ve salimen iniyoruz İzmir’e... Komşu yolcular arasındaki final değerlendirme, “inen yolcunun uçmama hakkı bulunduğu, ama ortalığı velveleye verme hakkı olmadığı” yönünde noktalanıyor. Birbirimize zehir ettiğimiz hayatımıza, biraz “özen” katabilsek, ne çok şeyin değişeceğini konuşuyoruz. Hepimizi tebessüm ettiren haber ise son dakikada geliyor. Prosedür gereği –çenesi düşük- hanımı “uçak İzmir’e inene kadar Esenboğa’da bir odada beklettikleri”ni öğreniyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları