Mevlid Kandili vesilesiyle... O’nun doğduğu gece

Bu gece Mevlid Kandili. Dünyaya gelişi vesilesiyle, Hz. Peygamber’in özel olarak anıldığı gece...

Haberin Devamı

Dünyanın dört bir köşesindeki Müslümanlar, bu gecede Resulullah’ı vefayla anıp doğum yıldönümünü dualarla kutlarlar.

*

Elbette bir Müslüman, gönlünde müstesna bir yere sahip Hz. Peygamber’i sadece Mevlid Kandili’nde değil, her namazda okuduğu dualarla anar: “Allah’ım, Muhammed’i ve Muhammed’in ailesini (ümmetini), esenlikle yücelt; bereket ver.” Bu dualardaki “Al-i Muhammed” ifadesi doğrudan Hz. Muhammed ve ailesi (Ehl-i Beyt) anlamına geldiği gibi, ona inanan ümmeti olarak da anlaşılır.

Mevlid Kandili vesilesiyle... O’nun doğduğu gece

SEVGİNİN YANSIMASI

Kuran, tebliğ görevi karşılığında Hz. Peygamber’in insanlardan herhangi bir ücret talep etmesinin söz konusu olmadığını vurgular. O’nun insanlardan yegâne beklentisinin “akrabalık sevgisi” olabileceği ifade edilir (Şûrâ, 23)Mevlid Kandili de bu doğrultuda Hz. Peygamber’in sevgiyle, muhabbetle anıldığı bir vefa gecesidir. Bu gecede, Kuran’da belirtildiği üzere (Ahzab, 56) o’na çokça “salat ü selam” getirilir. “Salat getirmek” (çoğulu “salavat”), Resulullah’ın manevi şahsiyetini selamlayıp esenlik ve rahmet dilemek olarak tarif edilebilir.

Haberin Devamı

VAZGEÇİLMEYEN ROL MODEL

Mevlid kandilleri ayrıca Hz. Peygamber’in vasıflarının insanlara hatırlatıldığı zamanlardandır. İnançlı bir Müslüman için “Muhammed Mustafa” Allah’ın varlığını ve birliğini tebliğ eden “kutlu elçi” olmanın ötesinde bir rol modeldir aynı zamanda. O’nun güzel ahlakı ve davranışları, her Müslüman için rehber niteliğindedir: Doğru sözlülük, her zaman ölçülü olmak, iyilikseverlik, yardımseverlik, bağışlayıcılık ve hoşgörü, barıştan yana olmak, kötü düşünüp kötü konuşmaktan kaçınmak, güler yüzlülük, sabırlı olmak, hakka riayet edip adaletten ayrılmamak, kimseyi ve hiçbir varlığı hor görmemek, asla kibre kapılmamak...

ANARKEN ANLAMAK

Hz. Peygamber’in dünyaya gelişinin İslamiyet için önemi aşikâr. Hayatının dönüm noktasıysa, doğduğu günden ziyade o’nun insanlara tebliğe başladığı tarihtir. Hayatı süresince yaşananların, sadece Müslümanlık değil, insanlık tarihi için çok derin etkileri olduğu muhakkaktır. Ne var ki geçmişteki olaylar, ancak bizim bugünkü yaşantımıza etkisiyle önemini korur. Dolayısıyla Resulullah’ın insanlara verdiği mesaj doğru anlaşılmadıkça, o’nun örnek olduğu güzel davranışlar yaşatılmadıkça, her türlü anma sadece sözde ve şekilde kalacaktır. Sevdiklerimizi gönlümüzde yaşatmanın en güzel yolu, onların en sevdiği şekilde davranmak değil midir?

Haberin Devamı

TAM OLARAK HANGİ TARİH

YÜZYILLARDIR, Mevlid Kandillerinde bir gelenek olarak Hz. Peygamber hakkında şiirler (nat-ı şerifler) okunur, ilahiler söylenir. Hatta bu eserlerin bazıları “Mevlid” adıyla başlı başına bir tür oluştururlar. Bunların Türkçe’de en bilineni ve okunanı, Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n-Necat” adlı eseridir. “Ol Rebiu’l-evvel ayı nicesi / On ikinci gece isneyn (Pazartesi) gecesi”... Süleyman Çelebi, işte böyle anlatır Hz. Peygamber’in doğduğu geceyi.

Mevlid Kandili vesilesiyle... O’nun doğduğu gece

*

Mevlid Kandili, İslam aleminde Hicri takvime göre Rebiu’l-evvel ayının 12’si kabul edilir. “Kabul edilir” diyoruz çünkü aslında Hz. Peygamber’in doğum gününü kesin olarak bilemiyoruz. Hatta aynı durum doğum yılı için de geçerlidir. Resulullah’ın doğum yılı miladi takvime göre 569, 570 veya 571 yıllarından biridir.

*

Haberin Devamı

Bu farklı rivayetlerin nedenine gelirsek... Arabistan’da Hz. Peygamber’in doğduğu dönemde, yılları sayan, günleri tam tespit eden bir yazılı takvim sistemi kullanılmıyordu. Önemli olaylar esas alınır, doğumlar bu olaylara nispetle söylenirdi: “Fil Olayı’ndan şu kadar yıl önce/sonra” gibi... Ayrıca doğumların kayıt altına alınması gibi bir uygulama da yoktu. Dolayısıyla eldeki verileri değerlendiren Müslüman tarihçiler, Resulullah’ın doğum tarihi hakkında farklı sonuçlara ulaştılar.

*

Söz konusu takvim eksikliğinden çok daha önemlisi ise Hz. Peygamber’in kendisinin bu konu üzerinde durmamasıdır. Hayattayken o’nun doğum günü kutlanmamış, Resulullah’ın sahabeden böyle bir talebi, beklentisi olmamıştır. Zaten her durumda gösterişten, debdebeden uzak duran alçakgönüllü bir insan olarak böyle davranması gayet doğaldır.

*

Haberin Devamı

Mevlid Kandili, Müslümanların peygamber sevgisinin bir yansıması olarak 10. ve 12. yüzyıllar arasında yerleşmiş bir gelenektir. Alimler Mevlid Kandili’ni, “bidat-ı hasene”, yani Resulullah’tan sonra ortaya çıkan ancak faydalı bir dini gelenek olarak tanımlamışlardır.

Yazarın Tüm Yazıları