Perde arkası: Gözaltı süresi neden ve nasıl kısaldı?

Hükümet 22 Ocak Pazar gecesi dört Kanun Hükmünde Kararname (KHK) birden yayınladı.

Haberin Devamı

Bu kararnameler 23 Ocak pazartesinin ilk saatlerinde Resmi Gazetede yayınlandı ve hemen yürürlüğe girdi.

Kararnameler, giderek artan şikâyetlerin konusu olan bazı Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamalarını –CHP tarafından yetersiz de bulunsa- hafifleten türdendi.

Örneğin, OHAL ile 4 günden 30 güne çıkarılan gözaltı süresini 7 güne indiriyordu.

Örneğin, OHAL ile 5 güne kadar çıkabilen avukatla görüşme yasağını kaldırıyordu.

Bir OHAL işlemlerini inceleme komisyonu kuruluyordu. İki yıl süreyle görev yapacak bu komisyona 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL sonrasında işten çıkarılanlardan üniversiteden atılan öğrencilere, medya şirketleri dahil, kapatılan şirket, dernek, sendika ve benzeri kuruluşlara başvuru hakkı tanınacaktı.

Bu komisyonun kararından tatmin olmayanlar için Ankara idari mahkemelerine başvuru yolu açık olacaktı.

Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, KHK’ların çıkarılma gerekçesi olarak “OHAL düzeninin daha iyi işlemesi” gereğini gösterdi.

CHP’li Levent Gök, Komisyonu vatandaşın Anayasa Mahkemesine başvurusunu engelleme girişimi olarak eleştirdi, özellikle Anayasa referandumuna giderken OHAL’in tamamen kaldırılması gerektiğini söyledi.

Yine de, KHK’ların en çok eleştirilen konulardan bazılarına yetersiz bulunsa da rahatlama getirdiği söylenebilir.

Peki, ne oldu da hükümet durduk yerde, terör eylemleri kesilmemişken, üstelik İstanbul Emniyetine, AK Parti İl Binasına daha yeni saldırılmışken, bir Pazar gecesi bu KHK’ları çıkardı?

Perdeyi araladığımızda Türkiye’nin kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Konseyi’nin Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) bir ay kadar önce (14 Aralık 2016) verilen bir önergeyi görüyoruz.

Bu önerge, “Türkiye deki demokratik kurumların işleyişi” üzerine Meclis’in “acilen” toplantıya çağırılmasını öngörüyordu.

Önergenin gerekçesinde, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında OHAL altında alınan önlemlerin kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı olduğu öne sürülüyor, bunun Konseyin temel ilkelerine aykırı olduğu iddiasıyla Türkiye’nin “denetime” alınması isteniyordu.

Haberin Devamı

Türkiye zaten daha önce bir denetim atlatmış, neyse ki “diyalog” aşamasına alınmıştı.

Halen Konsey’in “denetimine” alınan dokuz ülke vardı. Bunlar, alfabetik sırayla Arnavutluk Azerbaycan, Bosna Hersek, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna idi.

Türkiye bu ülkelerin arasında sayılacaktı.

Üstelik bu kararı alacak olan organ 2010-2012 arası başkanlığını Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı AKPM olacaktı.

Böyle bir gelişme, Türkiye ile Avrupa kurumları arasındaki bağları biraz daha zayıflatacak, mesafeyi biraz daha açacaktı.

Geçtiğimiz hafta Dışişleri, Adalet ve İçişleri bakanlıklarının da katıldığı yoğun bir çalışma yapıldı Ankara’da.

Haberin Devamı

AKPM’nin bulunduğu Strazburg ile yoğun temas içinde durumun ciddiyeti bir kez daha ölçüldü.

Nihayet Pazar akşamı KHK’lar çıktı.

23 Ocak sabahı erken saatlerde Resmi Gazetede yayınlandı.

Birkaç saat sonra ne oldu, biliyor musunuz?

Strazburg’ta, AKPM’de o oylama yapıldı.

Türkiye’nin denetime alınmasıyla ilgili acil görüşme isteyenler 94 oyla yine çoğunluktaydı, ancak 68 ret ve 19 çekinser oy sayesinde gerekli üçte iki çoğunluğu bulamadılar.

 Önerge reddedildi, Ankara derin bir nefes aldı.

Tabi yalnızca şimdilik… Unutmayalım ki konunun “acil” görüşülmesi reddedildi; muhtemelen Haziran ayında, yeniden gündeme gelebilir.

O zamana dek yeni gelişmeler, koşullarda düzelme olursa, o başka.

Haberin Devamı

Bu gelişme bize neyi mi gösteriyor?

En çok iki şeyi:

1- Türkiye’nin Batı ve Batı kurumlarıyla ilişkisi Türkiye’deki siyasi iklim, hak ve özgürlükler ve dolayısıyla ekonomi için elzem,

2- AK Parti bünyesinde Batı karşıtlığı ne kadar yükselirse yükselsin, ne kadar müsamaha edilirse edilsin, hükümet Batı ile ilişkileri koparmaması gerektiğinin farkında.

Yazarın Tüm Yazıları