Yerleşik kültürle yüzleşmeden çocuğa cinsel istismar bitmez

HER gün en az bir çocuğun cinsel istismarının haberini alıyoruz.

Haberin Devamı

Bu sorunu ortadan kaldıramamak bir yandan, adaletin yerini bulmadığına tanıklık etmek diğer yandan vicdanlarımızın kanaması durdurulamıyor. 

Peki biz sorunun kaynağını doğru okuyor muyuz?
Avukat Seda Akço’ya aklımdakileri sordum. Hepimize ayna tutacak cevaplarını sıralıyorum. Devamı, bu sorunun önüne geçmenin yolları, bir sonraki yazıya...

 

‘KÜLTÜRÜMÜZDE BU YOK’ DİYEMEYİZ

 


Önleyici bir sisteminiz yoksa çocuk istismarı artar. Özellikle de toplumlar göç, savaş, afet, yoksulluk gibi krizler yaşadıkları dönemlerde. Suriye’de çocuğun cinsel ilişki partneri olması normal karşılanıyor. Bir yandan buraya öyle bir kültür de geliyor. Ama bizim kültürümüzde de ‘Bu yok’ diyemeyiz. Yasalarımız izin vermese de geleneklerimizde çocuk evliliği de çocuğun cinsel partner olarak kabul edilmesi de var. Bu gerçekle yüzleşmeden meseleyi çözmeye çalışıyoruz. 18 yaşın altındaki çocukların cinsel partner olarak kabul edildiği ya da evlendirilebildiği yerleşik kültürle yüzleşmedikçe cinsel istismarla etkin bir mücadele ne mümkün ne de samimi. İdare “Erken evliliğe müsaade etmeyeceğiz” diyor. Erken evliliğe izin vermemek ‘Evlendirilmeye kalktığında izin vermeyeceğiz’le olmaz. Kimse zaten o aşamada izin istemiyor. Ona neden olan şeyle yüzleşip onu çözmek lazım. Erken evliliğe, çocukların cinsel partner olarak görülmesine zemin teşkil eden değerlerle yüzleşmeden sorun çözülemez.

 

Haberin Devamı


DİN ADAMLARININ SÖZLERİ

 


Kimi din adamları “Şu yaştan itibaren çocukla evlenmek mubahtır” gibi açıklamalar yapıyorlar. Sorunun ana kaynağı bu referanslar. Bu açıklamalar çocuk istismarını savunuyor. “Kuran’da bunun karşılığı yok” diyerek karşı çıkılıyor. O zaman, din adamlarının bu söylediklerinin çocuk istismarına teşvik edici yönünü görüp onu düzeltecek bir müdahalenin yapılması lazım. Tek tek susturmak çare değil, bu bakış açısını değiştirecek faaliyetlerde bulunmak gerek. Din adamlarının, toplumun, çocukların eğitimi gibi. Çocuk evliliği ve istismarı sorun ediliyor ise, toplumun çocuğun cinselliğine bakış açısını değiştirecek yaygın bir program ağı olmalı.

 

Haberin Devamı


BUNUN ADI TECAVÜZ DEĞİL, ÇOCUK İSTİSMARI

 


‘Çocuk tecavüze uğradı’ diye verilen haberlerin kendisi de problemli. Bu, toplumun bakış açısını yansıtıyor. Oysa bunun adı çocuk istismarıdır. ‘Tecavüz’ kavramı yetişkin cinsel yaşam terminolojisine aittir. ‘Tecavüz’ dendiğinde, çocuklar yetişkinlerin cinsel yaşamlarından ayrı bir kategoride değerlendirilmemiş oluyor. Bu, alttan alta çocukların toplumda bir partner olarak  kabul edilebiliyor olmasından kaynaklanıyor. Bu sadece bir tecavüz fiili değil. Bu bir istismar, çocuğun kötüye kullanımı eylemi. Tecavüz biriyle rızası olmadan cinsel ilişki kurmaktır. Siz ‘çocuğa tecavüz’ dediğinizde mesele ‘rızası varsa problem yok’a dönüyor. Ama burada sorun, yetişkinin çocuğu bir partner olarak görebilmesi.

 

Haberin Devamı


BİR EĞİTİMCİ NASIL ‘RIZASI VARMIŞ’ DER?

 


Kayseri’de bir lise öğrencisi öğretmeninin cinsel saldırısına uğruyor ve intihar ediyor. Fail “Biz flört ediyorduk. Rızası vardı, birlikte olduk” diyor. Bir çocuk öğretmenine, doktoruna, babasının arkadaşına âşık olabilir. Çocuk gelişimi açısından bakıldığında bunun doğal kabul edilmesi gerekir. Ama bir yetişkin bunu yapamaz. Yetişkinin görmesi lazım ki bu, bir yetişkinin bir yetişkine duyduğu histen farklı bir şey. Yetişkinin bundan kaçınması lazım. Onun için, bunun bir istismar olarak ortaya konması önemli. Failin bahanesi de toplumu yansıtıyor. Bir eğitimci nasıl “Ama rızası varmış” diyebilir? Bırakın çocuk olmasını, öğrencisiyle ilişkisi etik değil. Bu tarz soruşturmalara konu olan öğretmenlerin eğer tutuklanmamışlarsa sıklıkla başka okullara gönderildiğini görüyoruz. Bir çocuğun istismarıyla suçlanan bir kimse nasıl başka çocuklarla çalışabilir? 

Yazarın Tüm Yazıları