Sosyopatiyi normalleştirmek

Artık hepimiz haykırıyoruz: Türkiye’de, hayvanların kanunlarda “eşya” olarak değerlendirilmesini Erzincan Orduevi’nde bir erin yavru kediye yaptığı işkence değiştirmeyecekse, ne değiştirecek?

Haberin Devamı

Sosyopatların davranışlarına “yanlış” diyecek, cana kıymalarına, toplumu yaralamalarına mani olacak bir kanun yok mu Türkiye’de?
Antisosyal ve psikopatik kişilik bozukluğu belirtileri gösteren kişilerin tedavi görmemeleri, serbest bırakılmaları ve genel cezasızlık, çok tehlikeli bir yere işaret ediyor.
Böyle adamlar toplumun genelini yansıtmasa da, eğer kanun yapıcılar bir canlıya yaptığı işkencenin “anormal” olduğunu söylemez, bunu engelleyecek bir kanun çıkarmazlarsa, gün gelecek işkence de, işkence haberi de normalleşecek!
Her gün bir başka işkence, her gün bir başka hayvana eziyet, bu haberleri görerek büyüyen gençler yetişiyor.
Eğer bu cezasızlık devam ederse, gençlerin bu görüntülere hassas olacağını düşünmeyin.
Eğer bu işin bir cezası olmazsa, gün gelecek toplum “normu” olarak sosyopatiyi konuşacağız!
Bu olay, antisosyal ve psikopatik kişilik bozukluğu belirtileri gösteren kişilerin toplum içindeki yerine işaret ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bu kişiye disiplin cezası vermekle yetindi şimdilik, emniyet birimleri ise gözaltına aldıktan sonra salıverdi.
Bir topluma yapılabilecek en
büyük kötülük, bir davranış örüntüsü yeniden tekrarlanarak yapılmış oldu.
Her gün bu kişilik bozukluklarını taşıyan insanların haberleriyle dehşete düşüyoruz.
Şiddet eğilimi olan erkekler, kadına şiddet, hayvanlara akıl almaz işkence edenler neden bitmiyor?
Trafik neden her yıl onbinlerce kişinin ölümüne neden oluyor?
Neden temel insan hakları konusunda dahi üstün mücadeleler vermek zorunda kalıyoruz?
Defalarca yazdık ve sonuç alana dek yazacağız...
Çünkü Türkiye’nin hukuk sistemi sınıfta kalıyor. Türkiye’nin en büyük sorunu cezasızlık. Türkiye’nin en büyük sorunu, kişilere, güç oyunlarına göre işleyen sistem.
İnsan hakikaten düşünmeden edemiyor, bazı durumlarda
tıkır tıkır adalet üreten mekanizma, konu “herhangi bir kadın” veya işkence gören canlılar söz konusu olduğunda neden işlemiyor?
Neden biz yetersiz, işlevsiz kanunların sürekli insan ve hayvan haklarını çiğneyenlere özgürlük sağladığı koşullarda yaşamak zorundayız?
Biz bu soruları hep soracağız.
Yanıt alana, değişim sağlayana kadar yazacağız.

Haberin Devamı

Abazoğlu’nun “Zayıf kadın” dayatması

Haberin Devamı

Cengiz Abazoğlu, birkaç gün önce Demet Evgar’ın belini aşırı derecede incelttiği ve giydiği elbiseyi photoshop ile “ütülediği” bir fotoğraf paylaştı ve sosyal medyada büyük bir tepki gördü.
Demet Evgar da aynı fotoğrafı paylaştı fakat arada büyük bir fark vardı: Evgar, fotoğrafın orijinalini paylaşmıştı.
Abazoğlu’nun paylaştığı fotoğrafta Evgar incecik beliyle adeta Jessica Rabbit’in ölçülerine yaklaşıyor, orijinalinde ise bel ölçüsünde bir
anormallik yok.
Demet Evgar o fotoğrafı sildi ancak Abazoğlu’nun paylaştığı fotoğraf hesabında hâlâ duruyor.
Bir açıklama veya bir özre gerek duymaması ise hayret uyandırıcı.
Küçük kızlara kadın bedeni algısı ile ilgili en büyük dayatmayı yapan Barbie bile kısa bir süre önce “normal bedenli” bebekler üretti.
Barbie bile strateji değiştirmişken Cengiz Abazoğlu hâlâ bize zayıf kadın imgesi dayatıyor.
Doğan Cüceloğlu “Mış Gibi Yaşamak” adlı kitabında “mış gibi “yaşanan özel hayatlar kadar “mış gibi yapılan” işlerin de tehlikesini anlatır.
Demet Evgar’ı ve tasarladığı elbiseyi olmadığı bir şekilde göstererek takipçilerini kandırmış oldu Abazoğlu.
Başarılı modacımızın kadın, dünya ve yeni çağın “kodları” konusuna biraz kafa yormasını dileriz, “Zayıf kadın” dayatması çok eskidi.

 

Yazarın Tüm Yazıları