Ve daha sonra

Petrol ile özgürlükler arasında ters ilişki olduğunu ilk defa The New York Times yazarı Thomas Freidman’dan duymuştum...

Haberin Devamı

10 yıl önce İstanbul’daki bir konferansta demişti ki:

Rabbinize şükredin ki Türkiye’nin petrolü veya doğalgazı yok...

*

Rahmetli Özal da diyordu ki:

İyi ki petrolümüz yok yoksa biz de çalışmazdık...

Yani, tembel bir millet olurduk...

Bazıları da diyor ki:

Petrolümüz olsa Kerkük ve Musul’a dönüşürüz...

Böyle yıllarca kendimizi avutup durduk...

Petrol ve doğalgaza milyarlarca dolar para verdik, vermeye de devam ediyoruz...

*

Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz aramalarına başlayınca bir kez daha düşündük Freidman’ın sözlerini...

Yani, petrolümüz olduğunda savaşların kapımızda eksik olmayacağını anlatmaya çalışıyordu...

Ve Irak, İran’ın akıbetlerini örnek gösteriyordu...

Bizi sürekli tüketen bir müşteri gibi görenler üretime geçerek güçlü ve zengin bir ülke olmamızı istemiyordu.

*

Haberin Devamı

Küresel güçler yaşadığımız coğrafyayı kontrollü devletlerle yönetmeye alışmış.

Asırlardan beri küresel güçler ile aramızdaki geleneksel ilişkiyi sürekli sorgulayarak yaşamak zorunda bırakılmışız.

Ve bizleri uluslararası yasalarla sınırlamışlar, yani “hukuk devleti” olmamızla, kendilerine sıra geldiğinde ise keyfi devlet iktidarı gibi davranmayı sürdürmüşlerdir...

Bu tavrı da gelenekselleştirdiler...

*

Dünyaya demokratik bir yönetim tarzı yerine gücü önplana çıkartan, kullanan totaliter bir yönetim tarzı sergilemiş ve gün geçtikçe halklar bu tarz yönetim anlayışına alıştırılmıştır.

Açıklık ve yeniden yapılanma politikalarıyla yaşadığımız coğrafyadaki ülkeleri oyalamayı tercih etmişler...

Başlattıkları yenilik çabaları ise coğrafyadaki birçok devletin yıkılmasına neden olmuştur...

Yasaların değiştirilmesiyle bir toplumun demokratikleşeceği beklentisi birçok yerde farklılıkları terörize etmiş ve iç kırılmaları beraberinde getirmiş...

*

Uluslararası analistler ise bu durumu şöyle özetliyordu:

Demokratikleşme yasaların uygun olmasıyla birlikte bir anlayış ve birikim de gerektirmektedir.

Bir toplumun demokratik olup olmadığı tartışılırken geçmişteki deneyimleri ve demokratikleşme yönünde geçirmiş olduğu evreler dikkate alınmak zorundadır.

*

Haberin Devamı

Thomas Freidman’ın sözleri yine aklımıza geliyor...

Daha sürdürülebilir bir hayat tarzı benimsemediğimiz sürece yanıp gideceğiz. Bu dünyayı yiyip götüreceğiz.

Dünya bugün bazı tehlikelerle karşı karşıyadır.

Bunlar enerji ve doğal kaynakların tedariki, iklim değişikliği, enerji fakirliği ve biyoçeşitlilik kaybıdır...

Belirsizlikler adım atmamak için geçerli bir neden değildir, “daha sonra” lafının da ömrü sona ermiştir...

*

Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz aramalarımıza karşı gelişlerin nedeni Türkiye’nin zenginleşmesinin ve güçlenmesinin istenmeyişidir...

Ve gelinen noktada şunu diyebiliriz ki Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz aramalarını sürdürmeliyiz...

Haberin Devamı

Korkularımızı büyüterek ‘büyük Türkiye’ olamayız...

“Daha sonra petrol ve doğalgaz buluruz” diyerek meçhul tarihlere öteleyip duranlara, hep aynı masalı bize anlatıp duranlara diyoruz ki...

“Daha sonrası yok!”

Yazarın Tüm Yazıları