Sıcakla mücadelede iptidai yöntemler

Fazla ısı insanın zekâsını düşürüyor. İnsanın serinleme yöntemleri aramaktan başka hiçbir şeye ayıracak anlamlı bir enerjisi kalmıyor.

Haberin Devamı

Sıcakla mücadelede iptidai yöntemler

Hava, sıcaklık babında her maksadını aştığında Ahmet Çakar’ın “Manası yok bu kadar sıcağın” cümlesini tekrarlamak zorunda kalıyorum. Ve Ahmet Çakar’dan alıntı yapmak sevdiğim bir şey değil. Lakin gerçekten sıcak.
Sıcağa odaklanmamak, odaklanacak başka şeyler bulmak için sosyal medyaya bakıyorum. Burada mevzu edemeyeceğim meseleleri ayıkladığımızda orada da sıcakla ilintili konuların önüme gelip durduğunu görüyorum.
Adana’da güneşe ateş açanlar her yıl olduğu gibi bu yıl da anlayışla karşılanıyor. Mikâil’in izinli olup olmadığını tartışanlar var. Kimi cümlesini daha tamamlayamadan ağzından çıkan kelimelerin erimesinden şikâyetçi. Yazcı-kışçı kavgası sürüyor. Yazcılar durumu savunmak için kışçıların kışın kat kat giyindiğini, yazın en azından insanın doğal haline daha yakın olduğunu anlatıyor. Bence insanın şu sıcakta önü arkası belli bir argüman kurabilmesi bile kaliteli bir yazcı olduğunu gösterir. Benim zekâ seviyem herhangi bir konuyu anlamlı bir bütün olarak konuşmama yetmeyecek kadar düşüyor bu iklimde.
Söyleneni de sınırlı anlıyorum. Cevabım da genellikle “Çok sıcak” oluyor. Bu hafta editörüm bana “Ne yazarsın” diye sorduğunda da “Çok sıcak” dedim. Bunu aslında gün içinde 150 kere yaptığım bir durum tespitini tekrar paylaşmak için şey etmiştim. O da herhalde sıcakla boğuşmanın bendekine benzer etkisiyle “Sıcakla baş etme yöntemleri diye not aldım” dedi, gitti.
Sıralayacağım. Sıralamadan önce de şunu vurgulamak isterim ki ben yaza kategorik olarak karşı değilim. Denizi, kumu, kokteyli, Yalın’lı dondurma reklamlarını kim sevmez? Ama şehirde yaza biraz karşıyım. Hani hep diyorlar ya “Şehirde kedi-köpek olmaz” diye, bence de mesela şehirde yaz olmaz. Olmamalı. Yaz deniz kenarına sık gidebilenlere, bütün mevsimi orada geçirenlere gelmeli. Ya da yaz gelmesin, orada dursun, biz ona gidelim lazım oldukça.

Haberin Devamı
“Denizi, kumu, kokteyli, Yalın’lı dondurma reklamlarını kim sevmez ki? Ama şehirde yaza karşıyım. ”

Çivi çiviyi söker mi?

Haberin Devamı

Neyse. Yöntemler vaat ettim. Şunlar kendileri:
* Daha sıcak bir yere gitmek. Hamam olabilir. Sauna olabilir. Yüksekten korkanın tırmanışa başlaması gibi. Çivi çiviyi söker. Sen mi büyüksün ben mi, sen mi sıcaksın ben mi yöntemi uygulamak. Çıkınca dışarısı bir tık serin bile gelebilir.
* Kendimizi buzdolabına sığdıramayız. Ama zamanın kot reklamı gibi pantolon, muhtelif giysi, çarşaf gibi şeyler dondurularak kullanılabilir. Ben iki şort attım buzluğa. Sonucu haftaya bildiririm.
* Belediyenin park-bahçe-çimen sulama aparatları güzel su püskürtüyor. Biraz vakitli kalkıp sulama saatini denk getirenler için güzel fırsatlar var.
* Pozitif tarafından bakmayı denemek olabilir. Sapık gibi terlendiği için bir yandan da güzel kalori atılıyor. Emek sarf etmeden plaj vücuduna giden yol bir nevi. Plaja gidilmiyor olması haricinde bir sorun yok.
* Aynı zamanda işe gitmek de anlamlı bir hale geliyor. Ofislerde klimalar haldır huldur çalışıyor sonuçta. Normalde bir dakika fazladan kalmak istemeyeceğiniz ofisiniz size hiç gelmediği kadar makul bir mekân gibi gelebiliyor.
* Metrolara sığınılabilir. Havalandırmaları iyi çalışıyor. Ama işe gidiş geliş saatlerinden kaçınmak lazım.
Bu yöntemlerle bu sıcak dalgasını da atlatırız, önümüzdeki yaza Allah kerim.

Yazarın Tüm Yazıları