Madalyalar sonra gelir zaten

Gencecik Türkiye Cumhuriyeti, 1924 yılında Paris’te düzenlenecek olimpiyat oyunları için davet edildiğinde dönemin İdman Cemiyetleri İttifakı’nın başkanı olan Ali Sami Yen, Ankara’nın yolunu tutar.

Haberin Devamı

Hazırladığı raporu Milli Eğitim Bakanı İsmail Sefa Özler ve Başbakan İsmet İnönü’ye sunar, yardım isteğini dile getirir ve talebi hızlıca değerlendirilerek onaylanır, kıt kaynaklara rağmen bir bütçe ayrılır ve seçmeler için harekete geçilir.

Mustafa Kemal ve arkadaşlarının imzalarıyla yayınlanan kararda “Bu yarışmalara katılmakta Türkiye için yarar vardır. Memleketimizde sporun gelişmesi ve yaygınlaşması, bu gibi uluslararası yarışmalara katılmakla mümkün olacaktır. Bu yüzden Türk gençlerini uluslararası yarışmalara girebilecek biçimde eğitmek ve geliştirmek üzere gereken uzmanların Avrupa’dan getirilmesi ve adı geçen Olimpiyat yarışmalarına Türk sporcuların da katılımını sağlamak için harcanmasına gerek görülen 17 bin TL’nin acilen Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’na ayrılmasına karar verildi...” yazdığını belirtiyor Olimpiyat Komitesi’nin web sayfası.

Haberin Devamı

Madalyalar sonra gelir zaten

1896’da başlayan olimpiyat oyunlarına 1906’dan itibaren katıldığı belirtiliyor çeşitli kaynaklarda ancak “Gidebilen imkânı varsa gitsin, yarışabilirse yarışsın” şeklinde bir ilgi ve destek(sizlik) olduğu anlaşılıyor...

Cumhuriyet Türkiyesi’nin 19 futbolcu, 11 atlet, 5 güreşçi, 3 bisikletçi, 2 halterci ve 1 eskrimciden oluşan ilk kafilesi madalya alamasa da önemli bir kapı açmış oluyordu...

Fakat bu kapı aralandığıyla kaldı yıllarca, malumunuz...

Türkiye sonraki organizasyonlarda 30, 40, bilemediniz 50 kişilik kafilelerle katıldı, 1960’ta güreşçilerin zaferleriyle gelen büyük başarıyı bir daha pek göremedi veya geliştiremedi.

Tokyo Olimpiyatları’nda durum nedir?

108 sporcumuz var bu olimpiyatlarda ve işin iyi yanı bu sporcuların 50’si, yani neredeyse yarısı kadın sporcular.

İkinci iyi haber ise çok genç bir sporcu kafilesiyle olimpiyatlarda boy göstermemiz. Pek çoğu ilk kez olimpiyatlarda; 9’u henüz lise öğrencisi...

“Orada bulunmak”, “o ortamda yarışmak” hem kendileri hem de bizler için sevinilmesi, coşkuyla karşılanması gereken “gerçek” hadise.

Haberin Devamı

Genç sporcularımızın sosyal medya hesaplarını bugünden geriye doğru incelediğinizde büyük bir emekle, fedakârca, adanmışlıkla, istekle çalışan pırıl pırıl karakterler görüyorsunuz.

Madalyalar sonra gelir zaten

Madalya beklentisi, milli marş dinletmek isteği elbette herkesin hayallerini süslüyor ama ilk hedef bu genç sporcuların sayısını artırmak, onları rahat ettirecek iyi bir sistem kurgulamak ve devamlılığı sağlayacak programlar geliştirmek.

Olimpiyatları kaç madalyayla tamamlayacağımızla çok ilgili değilim, ilgi duyduğum hadise bu pırlanta geçenlerin sayısını artırmak, rol modeline dönüşerek diğer çocuklara umut veren modellere dönüşmelerini ummak...

100 yılda 41 sporcudan 108 sporcuya çıkmış ancak kafile büyüklüğümüz işte...

Haberin Devamı

Daha doğru planlamalar yapalım, desteğimizi, sevgimizi ve kaynaklarımızı sadece madalyaya endeksli olmaktan çıkaralım derim öncelikle...

Madalyalar sonra gelecektir...

Madalyalar sonra gelir zaten

NAOMİ, SİMONE, BU SİSTEM, BU DEPRESYON...

TOKYO’da Olimpiyat ateşini yakan Japon tenisçi Naomi Osaka, oyunların 3’üncü turunda elenince bazı haberler “Sürpriz gelişme... Şok, şok, şok!..” tonunda yankılandı medyada...

Dünya sıralamasında ikinci sırada bulunan, gencecik yaşında 4 grand slam kazanmış olan Naomi’nin hikâyesini biraz olsun takip edenler bunun sürpriz değil, “beklenen hadise” olduğunu biliyordu oysa...

Şu sıralar Netflix’te izleyebileceğiniz Naomi Osaka belgeseli genç yıldızın yaşadığı çöküntüyle ilgili bolca detay veriyor.

Haberin Devamı

2018’de AND Açık Finali’nde Williams’ı yenip şampiyon olduktan sonra bir anda dünyanın ilgi odağına yerleşen, dünyanın en çok kazanan kadın sporcusu unvanını kazanırken ağır da bir bedel ödeyen Naomi, omuzundaki ağırlığı taşımakta güçlük yaşadığını ve depresyona girdiğini duyuralı epeyce zaman oldu.

Yoğun ilginin, yüksek beklentilerin, sponsor taleplerinin, medya programlamasının ve yoğun temponun altında ezilerek mental problemler yaşadığını duyurduğunda pek çok elit sporcudan, ünlü isimden destek yağdı yağmasına ama belgeselde de belirttiği gibi “Günün sonunda tek başınasın” işte...

Naomi Osaka depresyonla mücadele eden ilk elit sporcu değil. Büyük beklentiler, sistemin arsızca artan talepleri derken intihara sürüklenenler bile oldu.

Haberin Devamı

Tokyo’da “yıldız baskısıyla” dağılan bir diğer sporcu da yine sıkı takip altında hırpalanan ABD’li cimnastikçi Simone Biles oldu...

Naomi Osaka belgeselini izlemenizi öneririm. Orada Simone Biles’ın da başarı baskısıyla dağılan başka genç ruhların da izlerini, yardım çığlıklarını göreceksiniz, duyacaksınız...

Yazarın Tüm Yazıları