Paslanmaz çelikçilerin ‘Kibar’ mücadelesi

İthalat vergilerindeki artış bu kez de beyaz eşyadan tencereye geniş bir yelpazede üretim yapan paslanmaz çelik eşya üreticisini vurdu. Hammadde maliyeti artan KOBİ’lerin iflas etmeye başladığını söyleyen Paslanmaz Çelik Derneği, haksız rekabet yaratan uygulamanın sona ermesini istiyor.

Haberin Devamı

Paslanmaz çelikçilerin  ‘Kibar’ mücadelesi

TÜRKİYE’nin önemli bir sorunu cari açık... Nedenleri arasında, ithalata bağımlı üretim de var. Hükümet bir süredir ithalatı kısıtlamak amacıyla bazı sektörlerde antidamping vergileri uyguluyor. İthalatta vergiler yaklaşık yüzde 10 civarında artıyor. Bu artıştan olumsuz etkilenen sektörlerden biri plastik sektörüydü. Geçen haftalarda bu konuda sektörün eleştirilerini yazmıştım. Şimdi de ocaktaki tencereden, kapıdaki arabaya, beyaz eşyadan gıda sanayiine kadar birçok sektörün hammaddesi olan paslanmaz çelik sektöründen ses geldi.

Aldığım bilgilere göre Türkiye’nin paslanmaz çelik tüketimi yıllık 325 bin ton civarında. Türkiye’de bu tüketimin tamamı ithal ediliyordu. 2013 yılında ise Kibar Holding’in Güney Koreli Posco ile Kocaeli’nde yaptığı 200 bin tonluk bir yatırım devreye girdi.

Haberin Devamı

YÜZDE 65’İNİ TEMSİL EDİYOR

O yatırımdan sonra da hükümet tüm sektörlerde olduğu gibi yerli üretimi desteklemek ve ithalatı azaltmak amacıyla koruma kararı aldı. 2013 öncesi yüzde 2 olan ithalat vergilerini önce 8’e, 2015’te ise yüzde 10’a çıkardı. Üyelerinin çoğunluğunu KOBİ’lerin oluşturduğu sektörün yüzde 65’ini temsil eden Paslanmaz Çelik Derneği üyelerinin bu karardan nasıl etkilendiklerini anlatmak için Genel Sekreter Faruk Köksal aradı. İthalat vergisinin Güney Kore hariç getirilmesi sektördeki tepkilerin ana nedeni. Sektör temsilcileri Tayvan ve Çin gibi ülkelerden yapılan ithalata yüzde 10 vergi getirilirken, Türkiye’de paslanmaz çelik üretiminde dördüncü aşama olan soğuk haddelemede üretim yapmaya başlayan Güney Koreli Posco’nun hammaddeyi ithal ederken muaf tutulması kararının haksız rekabete yol açtığını düşünüyor.

Köksal, eşitlik ilkesinin zedelendiğini ve özellikle küçük üreticilerin rekabet şansının yok edildiğini belirtiyor. Ayrıca yapılan üretimin sektörün ihtiyaçlarını karşılamadığını söyleyen Köksal, bir de Avrupa Birliği ve serbest ticaret anlaşması olan ülkelerden gümrüksüz gelen mamul maddelerle rekabetin tamamen zorlaştığını anlatıyor.

Haberin Devamı

ZOR DURUMDALAR

Verdiği bilgiler şöyle: İthal vergisinin artmasıyla Türkiye’de üretilen katma değeri ve ihracat potansiyeli yüksek makineler, otomobil aksamları, mutfak eşyaları, beyaz eşyalarda maliyet yükseldi. Fiyatlara yansıyan bu durumla enflasyonist baskı arttı. Yurtdışı pazarlarda ise rekabette zorlanmaya başladık.

- İhracat zarar görüyor. İthalatın azaltılması amaçlanırken mamul madde ithalatında artış söz konusu. Bu gelişmeler, çoğunluğunu KOBİ’lerin oluşturduğu sektörümüzde geleceğe ilişkin kaygılarımızı artırıyor.

- Özellikle maliyetin yüzde 85-90’ını paslanmaz çelikin oluşturduğu tencere, evye gibi ürünleri üreten şirketlerde iflaslar da başladı. İthalatı azaltalım derken tekel yaratıldı. Özellikle Kahramanmaraş’ta yoğunlaşan işletmeler zor durumda.

Haberin Devamı

Aralarında endüstriyel mutfak üretiminde dünya markaları arasına giren Öztiryakiler gibi büyük şirketlerin de olduğu üreticilerin sorunları böyle. Aslında katma değeri Türkiye’de bırakacak üretimin desteklenmesi politikası doğru. Her kesimi de mutlu etmek zor. Ancak 200 milyon dolar ihracat yapan ve 10 bine yakın istihdam sağlayan sektörün sesine de kulak vermek şart!

Paslanmaz çelikçilerin  ‘Kibar’ mücadelesiİSO ODAKULE’YE GEÇİYOR

İstanbul Sanayi Odası, Türkiye’de sanayi tarihinin yazıldığı bir oda.  30 Mayıs 1952’de ilk meclis toplantısını yaparak faaliyetlerine başlıyor. 750 üye ile kurulan oda bugün 18 binin üzerinde üyeye sahip.

İSO, bugün otel olarak kullanılan Eminönü’ndeki muhteşem tarihi bina 4’üncü Vakıf Han’da bir odada faaliyete başlıyor. Üye sayısı artınca önce Sirkeci’deki Kılavuz Han’a ardından da Kruger Hanı satın alarak buraya taşınıyor.

Haberin Devamı

İSO’nun merkezi 1963’ten beri Pera’daki bu binada yer alıyor. 1970’de ise üyelerden Jak Kamhi’nin de önerisi ile İstiklal Caddesi üzerindeki iki katlı Karlman Pasajı’nı satın alan o dönemin yönetim kurulu, burada yeni bir bina yapmaya karar veriyor. İstanbul’un ilk gökdelenlerinden 22 katlı bina inşa ediliyor. Binanın mimarları İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Kaya Tecimer ve Ali Taner. Binaya da Odakule ismi veriliyor.

Mimari açıdan döneminin ilginç binalarından biri olan Odakule, İstanbul’un camla kaplı ilk binalarından da biri.

Bu bina geçen yıl İSO yönetimince önce 33 yıllığına işletilmek üzere ihaleye çıkarıldı. Ancak uygun fiyat oluşmayınca oda merkezinin buraya taşınmasına karar verildi. Bir süredir yenileme ve güçlendirme çalışmaları süren binada işler tamamlandı.

Haberin Devamı

Geçen hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Genel Kurulu’nda karşılaştığım İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, 12 Haziran’da binaya taşınacaklarını söyledi.

Pera’nın en güzel binalarından Kruger Han ise kiralanacak. Ancak Bahçıvan “Turizmde duru ortada kiralamak için çok acele etmeyeceğiz” diyor.

MÜSTEŞARIN BİLDİĞİNİ KEŞKE BİZ DE BİLSEK!

Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir geçen hafta yazdığım “Suudi Arabistan 4 gemiden vazgeçti” haberine yönelik Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada “Aksine devam edeceği yönünde bir duyum var” açıklaması yaptı. Ben de olumlu bir gelişme var mı diye haber kaynaklarıma tekrar sordum. Ancak onlar Demir, kadar umutlu değil. Suudi Arabistan’ın 4 gemi için başvurduğu, imzayı atacak STM’nin ise tersanelerden fiyat toplamasından sonra bir daha geri dönüş olmadığı belirtiliyor. Sektör, Demir’in açıklamalarına şaşırmış. Aldıkları duyuma göre ise Trump’ın Suudi Arabistan’ı ziyaretinden sonra 11,8 milyar dolarlık gemi siparişi de ABD’ye verilmiş. Keşke Demir’in söylediği gibi olumlu adımlar atılsa da biz de bunu duyursak. Türkiye’nin katma değeri yüksek savunma sanayiinde ihracatçı bir ülke olması hepimizi sevindirir!

Yazarın Tüm Yazıları