Duvarların dili ve sanatı

“Duvarların dili olsa da anlatsa her şeyi” denir. Tanık olduklarını bize aktarabilse... Duvarların dili yok belki ama mağara döneminden beri insanoğlu onu bir ifade aracı olarak kullanmış. Dili, sahnesi haline getirmiş. Hayvan resimleriyle av sahnelerini canlandırmışlar. Antik Yunan ve Roma’da statü ve zenginlik sembolü olmuş evleri süsleyen fresk ve mozaikler. Bu gelenek, dokumayla duvar halılarına evrilmiş.

Haberin Devamı

Yerden duvara çıkan dokumalar sınıf farkının en belirgin göstergesi olmuş. Avrupa aristokrasisinin en büyük simgesi haline gelmiş. Zamanla temsil ettiği değerler farklılaşmış. İnançlarını, dileklerini, hayal ettikleri dünyaları, gelenek göreneklerini, kutsallarını işleyip asmış duvarlarına insanlar. Çağdaş sanatın malzemesi haline gelmiş. Kısaca mağara duvarındaki o ilkel hayvan çizimiyle başlayan süreç binlerce yılın içinden geçerek günümüze ulaşmış.

Duvar halısının başlangıcından günümüze kadar geçirdiği değişimi, temsil evrimini örnekleriyle gösteren bir sergi açıldı Mardin’deki Sakıp Sabancı Kent Müzesi Dilek Sabancı Galerisi’nde. Adı ‘Duvarlar ve Ötesi’.

Duvarların dili ve sanatı

Haberin Devamı

Mağara resimlerinden başlayan yerleşik yaşama geçişle birlikte duvarları süsleme içgüdüsünün, fresk ve mozaik gibi çeşitli mimari bezemelerin yanı sıra, tekstilin en eski formlarından biri olan duvar dokumalarının tarihsel süreçteki gelişimini anlatan ‘Duvarlar ve Ötesi’ sergisi, farklı koleksiyonlardan 110’dan fazla duvar halısını bir araya getiriyor.

Serginin Mardin’de açılmasının ayrı bir anlamı var aslında. Dar sokaklarda girdiğiniz herhangi bir kahvehanenin ya dükkânın taş duvarlarında karşınıza çıkıyor aslanların, ceylanların ya da dini figürlerin işlendiği duvar halıları ya da dokumalar.

Duvar halıları bölgede halen yaygın olarak kullanılıyor ve hayatın içinde temsiliyet anlamında büyük önemi var.

Duvarındaki o halının geçmişinden günümüze gelene kadar geçirdiği evrimi, zanaattan sanata nasıl dönüştüğünü görebiliyor çünkü sergide insan.

Sergi 30 Nisan 2023 tarihine kadar açık.

Duvarların dili ve sanatı

SAKIP SABANCI MÜZESİ MÜDÜRÜ DR. NAZAN ÖLÇER: TIPKI MARDİN GİBİ

‘DUVARLAR ve Ötesi’ sergisini planlarken kendimize birtakım sorular sorduk: Duvarlar neden süslenir, neden Picasso, Miro gibi ressamlar, heykeltıraşlar ve fotoğraf sanatçıları duvar halısı da yapma ihtiyacı duymuştur? Camilerimizi benzersiz kılan çiniler ilk ne zaman beyaz duvarların yerini aldı? Mardin’deki kiliseler biraz da onları faklı kılan duvarlarıyla hepimizi bambaşka bir dünyaya götürmüyor mu? Geleneğimizde de olan duvarları boş görmeme arzusu, insanlık kadar eski, belki de geleceğe bir iz bırakma dürtüsü. Sanatçıların kendilerini başka materyallerde deneme, görme, daha fazla kişiye ulaşma isteği... İşte tüm bunlar sergimizi şekillendirdi. Pek çok özel koleksiyon taraması yaptık. Ayrıca Mardin bölgesinden, evlerden, kiliselerden, Ezidi köylerinden halıları bir araya getirdik. İstanbul Harbiye Radyoevi’nde duran ve ziyaretçileri karşılayan Özdemir Altan’ın iki dev duvar halısı ilk defa kurum dışında Mardin’de müzemizde sergileniyor. Vahap Avşar, Belkıs Balpınar, Burhan Doğançay, Gülsün Karamustafa, Zeki Faik İzer, Tulga Tollu ve Gültekin Çizgen gibi sanatçıların geleneksel Türk halılarının dokunduğu metotla gerçekleştirdiği çağdaş halı tasarımları, inanıyorum ki ziyaretçilerimizi şaşırtacak.

Haberin Devamı

‘Duvarlar ve Ötesi’ sergimizde bir yandan inanç kaygısıyla ve geleneksel tekniklerle üretilen isimsiz duvar halılarını, diğer yandan güncel tasarım figürlerini barındıran ve çağdaş metotlarla üretilen örnekleri bir arada sunuyoruz. Yine bir birliktelik... Tıpkı Mardin’in kendisi gibi...”

Duvarların dili ve sanatı

‘İMZA’DA TEK BAŞINA...

YAZARLARA okurla buluşma fırsatı sunan imza günleri heyecan verici olduğu kadar negatif anlamda da unutulmaz olabiliyor. Çok sevilen, çok satan yazarlar saatlerce imza vermekten bitap düşerken; birkaç stant ötede, önünde isminin yazdığı kartla bir başına bekleyen yazar görüntülerine kitap fuarlarından aşinayız. Geçen günlerde Twitter’da benzer bir imza günü hüsranı anısı gündem oldu. Fantastik kurgu yazarı Chelsea Banning, ilk kitabı ‘Of Crowns and Legends’ için Ohio’da düzenlediği imzaya sadece iki arkadaşının geldiğini duyuruyordu: “Dün imza günüme yalnızca 2 kişi geldi. Bu yüzden oldukça hayal kırıklığına uğradım. Özellikle etkinliğe 37 kişi ‘Gidiyorum’ yanıtını verdikten sonra. Biraz üzgünüm. Doğrusu, biraz da utanıyorum.”

Haberin Devamı

Genç yazar ve kütüphaneci Banning’in tweet’i kısa sürede viral oldu, 80 binden fazla ‘like’a ve 7 binin üzerinde ‘retweet’e ulaştı. Dahası, Margaret Atwood, Neil Gaiman, Stephen King gibi dünya çapında yazarların da aralarında olduğu çok sayıda yazardan destek mesajı aldı. Atwood, “Aramıza hoş geldin. Ben de yapışkan bant almaya çalışan ve benim yardımcı olabileceğimi düşünen bir kişinin dışında kimsenin gelmediği bir kitap imzalama etkinliği yapmıştım” derken, King de katılımcısız bir imza anısı paylaştı: “‘Salem’s Lot’ için düzenlenen imza gününe sadece bir kişi geldi. O da şişko bir çocuktu ve yanıma yaklaşıp dedi ki: ‘Dostum şu Nazi kitapları nerede, biliyor musun acaba?’

Haberin Devamı

Neil Gaiman ise “Terry Pratchett ve ben Manhattan’a kimsenin gelmediği ‘Good Omens’ kitabının imza günü için gitmiştik. Yani bu bizden iki kişi fazla olduğunu gösteriyor” tweet’iyle genç yazara destek oldu.

Bu arada kısacık mesajıyla gündem olan genç yazarın kitabı, Amazon’un ‘Arthurian Fantasy’ kategorisinde en çok satan ikinci kitap oldu. Yazara pek çok etkinlik teklifi de gelmeye başlamış...

TÜYAP Kitap Fuarı’nda ilgisiz kalıp bunalıma giren yazarlara teselli olur bu örnek...

 

Yazarın Tüm Yazıları