Yeni bir çağ ve NATO - En büyük tehdit kim ya da ne?

Bir bilimkurgu filminden alınmış görüntüler gibiydi... Maskeli dünya liderleri... Temassız... Mesafeli... Dünyanın çoğunluğunu elinde bulunduranların, birlikte hareket etmek için kurdukları bir örgütün çatısı altında önümüzdeki yılların olası tehditlerini yeniden sıralamak ve çoğu zaman sadece kendi çıkarları için işletmedikleri birlikteliklerini “yeni bir çağda” daha iyi işletebilmek için bir araya geldikleri toplantı...

Haberin Devamı

Kaygıları, 10 yıl içerisinde büyük belirsizliklere neden olabilecek radikal değişimler yaşanabilecek olmasıydı... Onlar bu kaygı ile hazırlanan NATO’nun yeni konsept filmini birbirlerine mesafeli bir duruşla izlerken, kendi kendime söyleniyordum: “Olası tehditler için kafa yormayın, 10 yıl içinde büyük belirsizliklere neden olabilecek en büyük tehdit biziz, sizsiniz, insanlar ve yönetimleri...” Tehdit sıralamasında gerçekte ilk sırada ne Rusya var, ne de Çin... Hiç şüphe yok ki ilk sırada temelinde insanın neden olduğu felaketler ve o felaketlerin durdurulmazsa bir gün insanlığın sonunu getirecek olması var. NATO, “Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik” raporuyla ortaya koyduğu gibi, yeni strateji belgesine bu en büyük tehdidi “iklim değişikliği, doğal afetler ve salgınlar” ifadesiyle ekliyor. İklim değişikliğinin de, doğal afetlerin de, hatta salgınların da sorumlusu insan... NATO ve tüm dünya bu konularda gerçek anlamda bir mücadele ortaya koyamazsa, tehdit olarak sıraladığı diğer başlıklar ve o tehditlerle mücadele edecek NATO üyeleri zaten ortada olmayacak. Çıkarları nedeniyle başka konularda tam olarak uzlaşamayan ülkeler umalım ki gerçekten yeni bir çağ, insanlık ve gelecek için uzlaşabilsin.

Haberin Devamı

Yeni bir çağ ve NATO - En büyük tehdit kim ya da ne

NATO’NUN DEĞERLERİ

Kuruluşu itibarıyla mücadelesinin en önemli bileşeni müttefik devletlerin birlikte hareket etmesiydi. Ancak özellikle 2010 ve 2020 yılları arasında müttefikler arası anlaşmazlıklar, çıkarların örtüşmemesi, birlikte hareket etme kabiliyetinin azalması gibi olumsuzluklar yaşandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, her ne kadar “Beyin ölümü gerçekleşti” dese de, komada görülen NATO’yu hayata döndürmek amacıyla bir reçete hazırlandı. Üç ana amaç belirlendi:

Müttefiklerin birliğinin, dayanışmasının ve uyumunun güçlendirilmesi.

Müttefikler arasındaki siyasi istişarenin ve eşgüdümün artırılması.

İttifak’ın güvenliğine yönelik mevcut ve gelecekteki tehditlere ve sınamalara cevap verebilmek için NATO’nun siyasi rolünün ve ilgili araçlarının güçlendirilmesi.

Haberin Devamı

Bu üç ana amacın yanı sıra NATO komadan gerçekten çıkarılabilirse, kendisinden beklenen yeniçağda belirlenen tehditlere karşı tüm müttefiklerinin birlikte ön alması ve mücadele etmesi. Yeniçağda yeni eklenen tehditler de gündemde, geçmişten beri gelenler de.... Rusya, Çin, konvansiyonel silahlar ve bu silahlara kolay erişim, kitle imha silahları, devlet dışı aktörler, terör örgütleri, yeni hibrit saldırı yöntemleri, iklim değişikliği, doğal afetler, salgınlar...

Eğer NATO komadan çıkarsa, güçlenerek yeniçağ için gerçekten hazırlık yaparsa ve daha önemlisi siyasi çifte standartlar uygulamaktan vazgeçerse, riskleri de fırsatlara çevirme imkânı bulacaktır. Bu müttefikler için de yeni durumlar yaratacaktır. Türkiye ile ilgili örnek verecek olursak; Türkiye’nin Rusya ile hoş karşılanmayan ilişkisi karşısında, Türkiye NATO çerçevesinde gerekeni yapmak durumunda kalırken, müttefikleri de Türkiye’yi Rusya’ya itmemek zorunda kalacaktır. Eğer Türkiye S-400’leri rafa kaldırmak durumunda kalırsa, başta ABD olmak üzere müttefik ülkeler de müttefiklik gereği, Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütleriyle ilişkisini kesecek, hatta o örgütlerle mücadele etmek zorunda olacaklardır. Bu örnekleri ittifak içindeki başka ülkeler açısından da çoğaltabiliriz. Hal böyle olunca mesele NATO’nun gerçekten komadan çıkarılıp çıkarılmayacağıdır... Başka bir deyişle mesele, ülkelerin NATO’yu komadan çıkarmak isteyip istemediklerindedir.

 

Yazarın Tüm Yazıları